olmak ya da kalmak. düşünsene koca dünya sana kalmış.
ilk bakışta güzel gibi gözüken bir hayal. sonraları düşündüm de boktan bi durum gibi gelmeye başladı. düşün ki kasıkların doldu. ne yapıcan? kendini mi becericen, yoksam dağlara taşlara mı sürtecen?
ya da lost'u kim çekecek? sovyır kadar yakışıklı olsam ben çekeyim diyeceğim de, o da olmaz. aynaya bakınca aynalar çatlıyor tipsizlikten.
ya da babamdan çok sevdiğim bilek metal. o cillop şarkıları kim yapacak. kim bağıracak, anıracak, hönkürecek? denemedim değil de; iki saniye sonra ciğerim ağzımdan çıktı.
ilk zamanlar acayip sarabilen bir durum olur herhalde. eğer yeryüzü denen bu mekanda küresel ısınma etkilerini göstermeyecekse cok nezih olur. ama tabi ne kadar sürer orası ayrı mevzu.
bazen kimi insanlar gerçekten bunu hissederler. öyle bir yalnızlık çekerler ki binlerce insanın arasında kendileri yapayalnızdırlar. bazen öyle bir olur ki sanki bu dünyada 6 milyar insan yaşamamaktadır.
3 günlüğüne çok güzel olabilir. ama 3 günün sonunda durum boktanlaşmaya başlar. ikinci insanın evrilmesini beklersiniz ama ömrünüz yetmez. yinede bi umut demekten başka çare yoktur.