ekmek yediğin ülkeye saygı göstergesidir. ancak yerli üretimin de bunu tüketecek halka saygısı olmalıdır. kaliteli ve mümkün olabilecek en makul fiyata satışa sunulabilecek şekilde üretim yapmalıdır. yerli kompradorlar şişsin diye de kalitesiz ve pahalı şeyler almak ahmaklıktır. hasılı olayın üretici ve tüketici olmak üzere iki boyutu vardır. ve ikisi de birbirine saygı duymak zorundadır.
bilinçli uygulandığı takdirde büyük katkı sağlayacak davranıştır.Tıpkı gelişmiş diğer ülkeler gibi. ihtiyaçlara göre zamanla yerli ürünler gelişir beklentileri karşılar. Bir tarz ve markalar ister istemez ortaya çıkar. Her sektörde geçerlidir.
uygulanamayacak olan davranış. biriniz göstersin bana türkiye'de nike,adidas ayarında ayakkabı, sony ayarında televizyon, nikon ayarında fotoğraf makinesi, nokia ayarında cep telefonu yapan bir şirket. gösteremezsiniz çünkü yok öyle bişey.
--spoiler--
uygulanamayacak olan davranış. biriniz göstersin bana türkiye'de nike,adidas ayarında ayakkabı, sony ayarında televizyon, nikon ayarında fotoğraf makinesi, nokia ayarında cep telefonu yapan bir şirket. gösteremezsiniz çünkü yok öyle bişey.
özelleştirmeler sayesinde ithalat önemini kaybetmişdir. çünkü yerli mal kullansakta yine özelleştirme için sattığımız işletmelerin kaymağını yiyenler yabancılardır.
ülkemizin hayrınadır. ismini vermek istemediğim bir fransız otomobil markası türkiye'deki firmasının buzdolabını dahi kendi ülkesinden getirdiğini 1996 yılında mahallemizdeki bekçi amcadan duyunca o anda tepki vermeyen tüylerim şimdi diken diken.
AB ye uyum süreci çerçevesinde bir çok tarım ürününe kota koyulup, üretilenin büyük bir kısmınında ihraç edildiği bu ülkede hala hangi yerli ürünü kullanmak gerektiğini bilenin olup olmadığını merak etmekteyim.
bahsedilen ürünler gıda maddelerinin dışındaki şeyler isede o zaman buna bir yerimle gülerim. ki bu ülkede 50 kuruşluk malın bile çinden, tayvandan vb. ülkelerden geldiğini 5 yaşındaki çocuklar bile biliyor artık.
he mesele "yabancı sermayeye para kazandırmak yerine yerli sermayeye kazandırırım ben kardeşim" ise. bilsinki adanalı bi patronda o işçinin suyunu sıkabildiği kadar sıkmak için uğraşıyor ingiliz patronda aynı şey için uğraşıyor.
yerli malları o kadar azaldı ki bir markete girip cıktgınızda bir kontrol ettiginizde yarısından cogu ithal ne yazıkki . yerli malı haftası vardı bir zamanlar hala yapılıyor mu bilmem . ama tarım bile biter oldu. uretim mi hersey ranta bırakılınca ureten desteklenmeyince sonuclar ortada .
cari açığı kapatmaya yönelik hamledir. kullanıcıların parası iç piyasada kaldığı için devir daimde yine harcıyana dönmesi muhtemeldir. fakat böyle bir düşüncenin uygulanabilmesi için işletme sahiplerinin paralarını yurt dışına çıkarmalarının önüne geçilmelidir. yoksa bir anlamı kalmaz..
an itibariyle ütopik bir karardır.dünya pazarına nüfuzlu bir şekilde yayılmış markalar var, dünyanın neresinde ucuz işçilik var,maliyetler en aza indirgenebiliyor ,oralarda üretim kararı alınıyor (Çin,Tayland vs gibi).
Bizim marka oluşturmak, mevcut ürünlerin kalitesinde üretim yapmak ve tasarım yapmak gibi konularda bariz sıkıntılarımız var,henüz doğru düzgün üretime dönüşmüş ürünlerimiz yok.öve öve bitiremedikleri kalabalık genç nüfusumuzla düşük ücretten seri üretim yapmak gibi bir durumumuz yok malesef.
ayrıca tüm dünya ülkeleri tekelleşirken,türkiye sürekli özelleşmekte ,yerli yatırımcıya yeterli teşvik ve subvansiyon sağlanmıyor,hal böyleyken yerli yatırımcı ürküyor ve yerli malı denecek objeler azalıyor.