boku çıkan hafta. yerli malı haftasında coco kola içen çocuğu eleştirenleri eleştirmek istityorum evet saçma bir hafta doğru ama eleştiriler en az bu hafta kadar yaratıcılıktan uzak. ne yapsın bebeler bir boktan haberleri mi var? al HA vur ha yensin içilsine gelmişler, senenin bir günü de olsa okula severek gitmişler, bırakIN DA yesinLER, içsinLER. şabalağa bak malta eriği yiyo yerli malı haftasında demek kadar sığ bir eleştiri anlayışı olamaz ne kadar yalap şalap, çalakalem yazılar yazılıyor. pes! EL KADAR ÇOCUKLARIN YERLi MALI HAFTASI ÇORUM LEBLESi, YiYiP kristal COLA iÇMESiYLE Mi düzlüğe çıkacak bu memleket. yerli malı haftası ziyafettir be bir sürü velet dayanışmayı öğrenir hayatında tadına bakamadığı püsürleri tatma şansı bulur. velhasılkealam son kaledir, vermeyiz.
ortaokul vakitlerimizde organizasyonu düzenlenen önemli günlerdendir. bir grup öğretmenin tezgahladığı, börek, çörek yemek için hazırlanan bir komplodan başka bir şey değildir. o zamanlar öğretmenin annenizin yapıp size verdiği böreği büyük bir şevkle götürürdük okula. neymiş öğretmenimiz beğensin. ne salakmışız arkadaş. sonra sonra anlamaya başladım da milletin kekini, böreğini takas yapardım kendi böreğimle.
ilkokuldaki en güzel günlerin haftasıdır. ortaokul döneminde tabi.
mandalina-fındık savaşları yapılır. akılsız çocuklar güzelim yerli mallarını zayi ederler. ama zevkliydi, hiç unutmam kafamda mandalina patlamıştı bir sefer. mancınık yapar, kaşıkla fırlatırdık böyle onları. hey gidi hey.
ilkokuldaki kutlaması benim için tam bir trajedi olan haftadır. sebebi hocamızın yaptığı duyuruyu duymamış ya da kaale almamış olmamdır. herkesin annesi türlü yemeklerle gelmişti sınıfa. bi tek benim annem yoktu. halime acıyan velilerin birer ikişer önüme pasta börek vs koymaları sırasındaki psikolojim tahmin edilemez boyutlarda boktandı.
ilkokuldayken bir sürü hoca değiştirdim, hepsinin türlü türlü huyları vardı. tek ortak huyları ise öğrencilerin yerli malı haftasında getirdikleri en güzel şeyleri çocuklar yemeden öğretmenler odasına götürmeleriydi. yani yerli malı haftası çocukları ezme haftasıdır efendim.
cocacolanın yerli malı olmadığını öğrendiğim haftadır. ilköğretimin ilk yıllarında yerli malı haftası için herkes kek börek çörek getirirken ben marketten cocacola almıştım ve öğretmenimiz * cocacola şişesini gazete ile sararak servis etmişti. * (bkz: yerli malı haftasında okula cocacola götürmek)
abuk subuk gibi gözükse bile son derece mühim bir olaymış, maalesef 23 yaşımda yeni anladım. zannedersem bu sene icra edilmedi ya da benim haberim olmadı. zaten sorsan ne zamandır yerli malı haftası diye doğru cevaplayan gençler azınlıkta kalır. gerçi ülkemizde üretilen, yerli ne kaldı ki haftasında okula götüreceğiz.
herkes amasya elması, ordu fındığı olurken benim göğsümde kocaman bir kalp içinde "yerli malı haftası" yazıyordu, çünkü ben haftanın içinde vücut bulduğu çocuk rolündeydim. ya birinci ya da ikinci sınıftaydım. karşımda da yabancı mallar vardı sanıyorum. onlar kendilerini övdükten sonra, ben seyircilere bunların kullanılmasının yanlış olduğunu bağırıyordum, isim hakkına sahip olduğum hafta için. yukarıdaki başlıklara göre böyle bir rol her okulda yokmuş galiba. böyle bir rol olduğunu bilen varsa lütfen buraya yazıp beni rahatlatsın biraz. ben bu durumun kalıcı etkileri var mıdır, diye düşünmeye başlamadan. sonra okulumu değiştirmiş annemler... bir daha da öyle kutlamadım yerli malı haftasını.
yerli malının sadece elma armut oldugunu düşünen bazı papucumun milliyetçilerinin ayyuka çıkarak, ayağıngaki adidas ayakkabı, kıçındaki levis pantolonla bir avuç fındığı sana yedirmeye çalıtığı dönemdir.
ilk okul hayatına bir zaman kesin kes eminim ki meclis yada kurul onayıyla giren bir haftadır .. bir zamanda bu şekilde kaldırılmış olmalı ..çünkü şu sıralar pek görünmüyor ortalıklarda ..
bu haftada ne yapılır...?
aslına bakarsanız niye yerli malı haftasıdır o bilmem....adı hafta diye geçer ama okulda bir gün kutlanır o kadar ... hem bu günün ne anlama geldiğini bence hiç birimiz kutlarken bilmezdik... okula kek yapan anneler daha çok düşündüklerinden eminim bu gün hakkında... bir de zaten bu gün herkes kek getirirdi... sınıf bir hafta kek kokardı ki keki hiç ama hiç sevmememin nedeni bu kokudur..
birde bizim sınıfta herkes mutlaka hıyar getirirdi... illa ama... adana nın en kolay sebze/meyvesi olduğundan sanırım.....sende ne var hadi paylaşak diyince herkes hıyarını masaya koyardı öncelikle...:)şimdi olsa benim ki daha büyük ..ahmet senin ki de pek bir ufakmış falan diye olmadık espriler yapılabilir:)...hıyarsız bir yerli malı haftası düşünemiyorum zaten... bir de keksiz..
kutlama olayı pazartesi yapılırdı sanırım... haftanın başı diye galiba... sonra hafta boyunca yerli ve yurdun malı övücü yazılar okunurdu... lann sanki herşey ona bağlı gibi... emperyalizm ve kapitalist düzen denen bişey yok gibi davranırdık...:) sonradan herşey değişti tabi ne okul sırlarındaki kek kokuları kaldı... nede benim o dalga geçtiğim hıyarın masaya çıkartılma sahnesi...
vel hasıl gereksiz ama güzel bir haftaydı efendim.... bana kalırsa yanlızca adı ofsayttı... yoksa kaynaşalım yeter yani :( o günler artık (bkz: para ile alınamayacak şeyler) arasındadır.
genellikle herkesin ilkokul döneminde ziyafet verildiğine ilişkin anılarının ortak olduğu hafta. iyi güzel de acaba bu ilkokul çocukları "yerli malı" deyince ne anlıyor? hiçbir sınıf öğretmeni bunu düşünmüyor ne yazık ki. hatırlarım yerli malı haftası deyince hemen annelerimiz kek, pasta, börek yaparlardı. onları bir güzel süsleyip paketleyerek okula getirirlerdi. sınıfın içine doluşurdu tüm anneler. içlerinde bir tane bile baba olmazdı. her çocuk :" benim annem çok güzel kek yaptı, benim ki sigara böreği yaptı yaa." diye kendi annesinin yaptığıyla övünürdü. sonra o yapılan güzelim kekler, pastalar...vs. önce öğretmene sunulurdu ki öğretmen "bu çocuğun annesi ne becerikli, ne kibar" desin. sonra o çocuk öğretmenin gözüne girmeyi başarsın diye.
dün gibi hatırlıyorum ilkokul öğretmenim sırayla hepsinden tadardı, anneler sorardı tabii:" nasıl olmuş, öğretmen bey/hanım? bir de ben candy'nin annesiyim." diye tanıtırlardı kendilerini. neyse efendim sonra herkes birbirinin getirdiğinden alırdı bir parça. kolalar, meyve suları içilirdi. fakir olan çocuklar da vardı tabii sınıfta. onlar çok bir şey getiremezlerdi. annesinin beslenme çantasına koyduğu ekmek arası peynir/zeytin ile yetinirlerdi. bir yerde boyunları bükük kalırdı yani. evet bunca şeyin ardından "yedik, içtik, güldük eğlendik de" acaba yerli malı nedir? hiçbir şey öğrenmedik. tıkınmaktan fırsat bulamadık.
halbuki çocuklara önce yerli malı tanıtılsa, bu cennet ülkenin güzelliklerinden bahsedilse, misal, o kadar yeyip içmek yerine saksılara domates, biber fidası dikilse, her gün değişiklikler incelense. sonra az da olsa yetiştirilen sebzelerin tadına bakılsa; inanın çocuklar yerli malı ne demek çok daha iyi öğrenirler. sınıfa tıkılıp kalmak yerine il bazında bulunan birkaç seraya geziler düzenlense. çiftçilerle sohbet edilse. o çiftçiler çocuklara meyve ve sebzeleri nasıl yetiştirdiklerini göstererek anlatsa çocuk için yerli malı hayali bir şey olmaktan çıkar. başka bir etkinlik daha olabilir mesela; her bir çocuk kendi memleketinin nesi meşhursa, diyelim ki malatya deyince kayısı, kars deyince peynir, çorum deyince leblebi, incir üzüm deyince izmir....vs. akıllara geliyor değil mi? işte bunlara ilişkin küçük araştırmalar yapıp gelip sınıfta anlatsalar, eğer ki o mevsimde bulunması mümkün ise sınıfa getirilse ve hep birlikte tadına bakılsa. pasta ve böreklerden çok daha önemli değerler kazandırılır çocuklara. hatta büyüdükleri zaman öss ve kpss sınavına hazırlanırken bile acaba fındık nerede yetiştiriliyordu? giresun mu, yoksa trabzon mu? ikilemine düşmezler.
şimdi bunları neden yazdın candy? nesi önemli sanki? diyebilirsiniz. amacım bunun gibi birçok alanda yapılan yanlış öğretmen tutum ve davranışlarının farkına varılması. öğretme stratejilerinin çıkar gözetmeksizin uygulanması. ama çok acı bir durum ki, "nerde beleş, oraya yerleş" fikri bazı eğitim insanlarını da asıl hedefinden saptırıyor. bu saçma fikirler bir an evvel sona ermeli.
"amasya'nın elmasıyım
meyvelerin hasıyım
al, sarı yanağım var
yersen beni kan yapar"
dizelerini aklıma getiren, yurdumun haftası. birinci sınıfta saçma sapan bir "okul müsameresi"nde kendi repliğim olan üstteki dörtlüğü söyleyince, görevimi yapmış olmanın verdiği haklı gururu iliklerime kadar hissetmiştim.
bi de portakal merve vardı gözlüklü falan. sonra göremedim o merve'yi pek. gıda mühendisi olcam diyodu zamanlar ama sınıf öğretmenliği okucakmış, annesi anneme söylemiş.
çocukluk günlerinin en güzel haftasıdır. ilkokul 1. sınıf'a giden yeğenimin yerli malı haftası etkinliğine poğaça ve elmalı kurabiye yapmak sureti ile katıldım. biz ilkokulda iken de böyle sıcakmıydı diye aptal aptal sırıttım . ne güzel günlermiş.