insanın en evhamlı, en buhranlı, ve en meşgul anlarında eskaza yere düşürüldüğünde ulaşılabilmesi en zor olan bölgelere gidebilmesi dolayısıyla canlı olduğunu düşündürten durumdur.
(bkz: yaşayan silgiler)
araştırdım buldum, şöyle ki: silgilerin kimyasında yoğun duygulara maruz kaldığında seyrelici özellik gösteren bir madde varmış. nasıl derseniz: öğrenci silgisini yere düşürdüğü vakit 'ulan silgim kaybolursa ben n'aparım?' diye düşünüp karmaşık duygulara gark olduğu için, bundan etkilenen silgi normaldeki görüntüsünden farklı, yarı görünmez bir hal alırmış ve öğrenci silgiyi bulamazmış.
silgimizi kaybettiğimizde panik yapmayalım, hiçbir şey olmamış gibi arayalım onu. aksi takdirde bir dizi kimyasal azizliği uğrarız ve çok sevdiğimiz, bebişimiz olan silgimizden olmuş oluruz.
fıtık edici özelliktir. şöyle ki; sürekli silmekten yusyuvarlak bir hal almış silgi artık tekerlek moduna girmiştir ve en ufak bir dokunmada yuvarlana yuvarlana tahmin edemeyeceğiniz uzak köşelere kendini savurur ve yeni maceralara atılır. bu durumda silgi sahibinin tek yapabileceği belini boynunu büküp uzun süre masa altlarında söz konusu maceraperest silgiyi aramaktır. bu da bel boyun fıtıklarına sebebiyet verebilir, ondan yani. **