hayatımız büyük yere sahip 5 ve 10 kuruş (bunlarla çok şeyler yapabilirsiniz) eğer biri parayı eksik verse hemen kızar "napıyon bilader dersiniz" ama o yere düştüğüne sanki evlatlıkmış muamelesi yapar ve üşengeçlikten onu almayız..
sonra metroda bilet alırken biletçi amcamız bizden bozuk para ister, sanki en randımanlı çalışan yer onlar değilmiş gibi bozuk paraları bulunmaz ne hikmetse. sizin de aklınıza gelir hemencecik o kıytırık 5 kuruş, küfür etmekten alıkoyamazsınız kendinizi. **.
o almaya tenezzül etmediğiniz paraya imrenerek bakan birini gördüğünüzde ya da o paraya muhtaç olduğunuzda aklınızı başına getirecek eylemdir lakin artık çok geç olacaktır.
zaten o düşen para ya annenizin ya babanızın parasıdır kendi paranızı kazanınca tek 1 kuruşuna bile kıyamazsınız.
iktisattaki fırsat maliyeti kavramına göre değerlendirirsek o 5 kuruşu eğilip alınacak zamanda ondan daha fazla bir fayda kazanılması söz konusu ise yapılan eylemdir.
Tabi bir de 5 kuruşun marjinal faydası fazla olmadığından olmalıdır.
bir insanın yere düşen beş kuruşunu aldığı zamanda olabilir hiç tenezzül etmediği zamanlarda olabilir. şurası bir gerçek ki yerden beş kuruşunu aldığı zaman daha evvel yerde kalan beş kuruşlarını niye almadı diye kendine küfreder.çünkü yere eğilirken parası yoktur ama kalktığında beş kuruşu olacaktır.
yanlış harekettir. miktar değil kavram önemlidir. almadığınız şey paradır.dünyadaki en önemli şeylerden biridir. bu hareketi yapan insan mutlaka fakirlikle tanışacaktır.
iktidarın her gün emeğini, paranı, kazanılmış haklarını çalmasına göz yummaktan daha kötü değildir.
onu da almaya üşeniyoruz ya hani.. kim çıkacak şimdi meydanlara, amaan hak öyle kazanılmaz ki zaten. di mi?
yok bir şeyi bir şeye bağlamaya çalışmadım. illiyet kurmadım.
açık açık yazdım.
evet, bitti.
Tek başına fazla birşey ifade etmeyen ama daha sonra topluluk içinde zaman duruma göre eksikliğini hissedebileceğiniz bir olaya sebebiyet verebilecek bir durumdur. 5 kuruş için bütünleri bozup sövmek olağandır.