minicik bir yüreğin feryadı, kalbi pır pır allah aşkı ile yanan bir gariban dindar çocuğun sokakları inleten haykırışları vardı az evvel sokaklarda. kaldırımlar taşları bile diz çökmüş o feryada ağlıyordu, gönülleri yakıyordu bu yakarış. esnaf sokaklara dökülmüş, yüzlerce dindarlaştırabildiklerimizden misiniz sorusuna biz kökten dindarız cevabı veren, o gülüşü bile hüzün dolu olan, üstlerindeki baskıyı asgariye indirmeye çalıştığımız ak partili insanlar... bizim insanlarımız. ülkenin gerçek sahipleri.. sokaktaki o insanlık dramına saniye saniye tanık oluyordu herkes. bu arada kolluk kuvvetlerimizi kimse aramayı akıl etmemişti. tabii ki ben hemen gittim ve aradım. evvela bu insanlık dramını anlatacağım. anlatacağım ki bu kişilerin ne denli gaddar, ne denli ahlaki yapıdan soyutlanmış kişiler olduğunu anlayabilesiniz. ağlamaktan gözleri harab olan bir çocuk ve koskoca olmasına rağmen ufacık yüreği olan bir adamın ibretlik hikayesi..
yemin ediyorum bakın, orucumu yeni açtım mübarek ağzımla söylüyorum. zerre abartım varsa şuan masamda duran yumurtalı pideyi yedi gavur kapısında dileneyim. bu kadar olmaz dedirten görüntülere hakikaten yürek dayanmıyor. brezilya karşısına çıkmış san marino a2 takımı gibi çaresizdi o çocuk. tek suçu ise yerdeki yüce başbakanımız tayyip erdoğan'ın mitinglerde kullanılan o gülen siması olan fotoğrafını yerden almak olan çocuk ağlıyordu.
göz yaşları en laikin bile kalbini derinden sökebilir ve adeta hançerleyerek kalbini paramparça edebilirdi. fakat bu adam çocuğunu öyle bir şamarlıyordu ki inanamazsınız. hakikaten şuan bu adamın cezasının verilmesiyle beraber biraz da olsa yüreğim ferahlandı.
tüm aile üyelerimiz teker teker eve teşrif ettiği için acayip huzurluydum. kalbim çok huzurluydu. valideciğim yemekten sonra yememiz için tatlı ve iftar için pide almaya gönderdi. verdiği kağıt beş lira yüreği gibi sıcacıktı. cep telefonumu aldım ve kemerime taktım ve sandaletlerimi ayağıma geçirip bermuda şortumla müslüman adımları atarak yola koyuldum. evin kapısından sağ adımla çıkmayı da ihmal etmedim tabii ki. arkadaşlar söyleyeyim bismillah diyeceksiniz ve sağ ayak ile çıkış yapacaksınız evden. çok sevabı var gerçekten. geçen köse dursun abi sol ayağıyla küfrederek çıktığından sakat kaldı. altından alıyorlar yani.
hülasa, pide ve tulumba tatlısı almak adına müslüman adımlarıyla ilerliyordum. o esnada bilen bilir avcılar fabrikalar yolu, bankalar falan var orda. heh orda teb bankasının önünden geçiyordum ki az önümde izmir marşı eşliğinde yanındaki çocuğa pata küte saldıran, ağız dolusu küfrederek şov yapan bir baba gördüm. haşa allah'a falan sövüyordu ve ağzından çıkan sözler ; "bir daha oruç tutarsan .... " "şerefsizin piçi" gibi acayip ahlaksız cümlelerdi. bu arada da çocuğa saldırıyordu. hemen koştum ve beyefendi durun bu şekilde halledilmez bu iş. çocuk ne yaptı, bir kusuru mu oldu? mübarek ramazan ayındayız bu şekilde dövmeyin evladınızı. hem de gururu incinecek sokakta dövüyorsunuz. bakın ben bile kız kardeşim hata yaptığı zaman eve gelmesini bekliyor ve valideciğime tutturup kızgın demirle dövüyorum, dudağını falan patlatıyorum dedim.
"sen karışma sakalını siktimin ibnesi, lan top hadi git başımdan, yerden tayyip erdoğan resmi alırken yakaladım bu piçi" "kimse benim çocuğuma karışamaz herkesin çocuğu kendine taaaam mı lan o.ç" deyince kendimi tutamadım ve kafayı burnunun üstüne patlattım. afalladı uyku semesi koltuktan düşmüş gibi oldu.
esnaf bana saldırıldığını zannedip koşmaya başladı ve adamı topluca linç ettik. yerde sürükledik ve al sana çağdaşlık şerefsiz herif diyerek acayip şekilde dövdük. sonra kolluk kuvvetlerini aradım ve polis arkadaşlar gelirken adamı ayıltıyormuş gibi yaptım.
bu sever laik polislerdi gelen. allah muhafaza sorgulamasınlar diye ordan sıvışmaya kalktım. bu arada adam polisleri tanıyormuş onların takımındanmış yani. ben laikim memur bey dindarlar saldırdı dedi. o esnada kaçmaya başladım ve ara sokaklarda izimi kaybettirip, başka esnaftan alışverişimi yaparak eve geldim.
yalnız çocuğun onca dayak yemesine rağmen babasına kafa attığımda düşen babasına sarılıp ağlayışı hala gözümün önünden gitmiyor...
minicik bir yüreğin feryadı, kalbi pır pır allah aşkı ile yanan bir gariban dindar çocuğun sokakları inleten haykırışları vardı az evvel sokaklarda. kaldırımlar taşları bile diz çökmüş o feryada ağlıyordu, gönülleri yakıyordu bu yakarış. esnaf sokaklara dökülmüş, yüzlerce dindarlaştırabildiklerimizden misiniz sorusuna biz kökten dindarız cevabı veren, o gülüşü bile hüzün dolu olan, üstlerindeki baskıyı asgariye indirmeye çalıştığımız ak partili insanlar... bizim insanlarımız. ülkenin gerçek sahipleri.. sokaktaki o insanlık dramına saniye saniye tanık oluyordu herkes. bu arada kolluk kuvvetlerimizi kimse aramayı akıl etmemişti. tabii ki ben hemen gittim ve aradım. evvela bu insanlık dramını anlatacağım. anlatacağım ki bu kişilerin ne denli gaddar, ne denli ahlaki yapıdan soyutlanmış kişiler olduğunu anlayabilesiniz. ağlamaktan gözleri harab olan bir çocuk ve koskoca olmasına rağmen ufacık yüreği olan bir adamın ibretlik hikayesi..
yemin ediyorum bakın, orucumu yeni açtım mübarek ağzımla söylüyorum. zerre abartım varsa şuan masamda duran yumurtalı pideyi yedi gavur kapısında dileneyim. bu kadar olmaz dedirten görüntülere hakikaten yürek dayanmıyor. brezilya karşısına çıkmış san marino a2 takımı gibi çaresizdi o çocuk. tek suçu ise yerdeki yüce başbakanımız tayyip erdoğan'ın mitinglerde kullanılan o gülen siması olan fotoğrafını yerden almak olan çocuk ağlıyordu.
göz yaşları en laikin bile kalbini derinden sökebilir ve adeta hançerleyerek kalbini paramparça edebilirdi. fakat bu adam çocuğunu öyle bir şamarlıyordu ki inanamazsınız. hakikaten şuan bu adamın cezasının verilmesiyle beraber biraz da olsa yüreğim ferahlandı.
tüm aile üyelerimiz teker teker eve teşrif ettiği için acayip huzurluydum. kalbim çok huzurluydu. valideciğim yemekten sonra yememiz için tatlı ve iftar için pide almaya gönderdi. verdiği kağıt beş lira yüreği gibi sıcacıktı. cep telefonumu aldım ve kemerime taktım ve sandaletlerimi ayağıma geçirip bermuda şortumla müslüman adımları atarak yola koyuldum. evin kapısından sağ adımla çıkmayı da ihmal etmedim tabii ki. arkadaşlar söyleyeyim bismillah diyeceksiniz ve sağ ayak ile çıkış yapacaksınız evden. çok sevabı var gerçekten. geçen köse dursun abi sol ayağıyla küfrederek çıktığından sakat kaldı. altından alıyorlar yani.
hülasa, pide ve tulumba tatlısı almak adına müslüman adımlarıyla ilerliyordum. o esnada bilen bilir avcılar fabrikalar yolu, bankalar falan var orda. heh orda teb bankasının önünden geçiyordum ki az önümde izmir marşı eşliğinde yanındaki çocuğa pata küte saldıran, ağız dolusu küfrederek şov yapan bir baba gördüm. haşa allah'a falan sövüyordu ve ağzından çıkan sözler ; "bir daha oruç tutarsan .... " "şerefsizin piçi" gibi acayip ahlaksız cümlelerdi. bu arada da çocuğa saldırıyordu. hemen koştum ve beyefendi durun bu şekilde halledilmez bu iş. çocuk ne yaptı, bir kusuru mu oldu? mübarek ramazan ayındayız bu şekilde dövmeyin evladınızı. hem de gururu incinecek sokakta dövüyorsunuz. bakın ben bile kız kardeşim hata yaptığı zaman eve gelmesini bekliyor ve valideciğime tutturup kızgın demirle dövüyorum, dudağını falan patlatıyorum dedim.
"sen karışma sakalını siktimin ibnesi, lan top hadi git başımdan, yerden tayyip erdoğan resmi alırken yakaladım bu piçi" "kimse benim çocuğuma karışamaz herkesin çocuğu kendine taaaam mı lan o.ç" deyince kendimi tutamadım ve kafayı burnunun üstüne patlattım. afalladı uyku semesi koltuktan düşmüş gibi oldu.
esnaf bana saldırıldığını zannedip koşmaya başladı ve adamı topluca linç ettik. yerde sürükledik ve al sana çağdaşlık şerefsiz herif diyerek acayip şekilde dövdük. sonra kolluk kuvvetlerini aradım ve polis arkadaşlar gelirken adamı ayıltıyormuş gibi yaptım.
bu sever laik polislerdi gelen. allah muhafaza sorgulamasınlar diye ordan sıvışmaya kalktım. bu arada adam polisleri tanıyormuş onların takımındanmış yani. ben laikim memur bey dindarlar saldırdı dedi. o esnada kaçmaya başladım ve ara sokaklarda izimi kaybettirip, başka esnaftan alışverişimi yaparak eve geldim.
yalnız çocuğun onca dayak yemesine rağmen babasına kafa attığımda düşen babasına sarılıp ağlayışı hala gözümün önünden gitmiyor...