evet benim babaannemin evinde aynen böyle yapılır. iki katlı ahşap evin ocağı (bizlerin şömine dediği) yakılır, babaanne o ocakta ekmeğini, yemeğini (kendi beslediği tavuğu ) pişirir. yere bir sofra bezi, uzerine de tepsiyle sofra kurulur. bahçeden toplanan domates biberlerle salata yapılmıştır, taze yoğurttan yapılan mis gibi ayran köpük köpük bardaklara doldurulmuştur. ocakta, odun ateşinde pişen sıcacık ekmeklere babaannenin el yapımı tereyağı sürülür, misler gibi yenir. bu sahneyi de bana bir masada kimsecikler yaşatamaz, hayal ettiremez. yemişim bakterisini bilmem nesini. egzoz soluya soluya vardığımız evimizde, gdo lu sebzelerle yapılan yemekleri, bilmem hangi pisliğin içinde pişen ekmeklerle yerken aldığım kanserojen maddelerin yanında, ben babaannemin yer sofrasındaki bakterilere kurban olayım. nokta.
yerde oturulduğunda mide katlanır ve kişi erken doyar. aslında tam doymadan kalkar. ama masada bu şekilde değildir ve yemekten doymadan kalkmak tıbbi açıdan en iyisidir.
yerde yemek yemek insanların alışkanlıkları sonucu oluşmuş yemeklerini yeme yeri tercihidir. asla ilkellik olarak nitelendirilemez. kişi yerde yemek yerken yemeğin üzerine çok eğildiğinden daha çabuk doymuş hisseder ve aile bütçesine tasarruf olarak yansır.
çok nostaljik olacak ama sobalı bir ev düşünün . çıtır çıtır yanan bir sobanın yanında kurulmuş yer sofrası , ve sofranın etrafında oturumuş aile /akraba vs yakınların ...
sofra bezini sereceksin , üzerine tepsiyi biraz yüksek tutması için bulaşık leğeni/büyük bir tencere gibi bir kap koyacaksın , onun üstüne de koca bir tepsi , tepside ortada salata ve turşu , tabakta ise nefis yemekler .