-cüzdan olsa kimliğine bakar bulursun,ama şimdi kime sorsan" aa ben düşürdüm benim param" diyecek.en iyisimi sen al bir kısmıyla(vicdanına göre karar ver) fakir fukaraya yardım edersin.ama yerde bırakırsan belkide senden daha vicdansız biri alacak fakir fukarada havasını alacak-diye uyarılması gereken kimsedir.
yaş kemale erdi, askerlik geldi çattı başıma ki oyle boyle bir bela değil. bir de master a basladım akdeniz üniversitesinde ki neredeyse 28 yaşımda askere gidecektim. mastera gidemediğim için* en iyisi masteri iptal ettirip erken sevk dilekçesi vererek askere gitmeye karar verdim ki bu hayatımda verdigim en kötü karar olacagından bi haber benim gibi bir zat için o zamanlar baya mutlu ve hayatından buyuk bir yuk kalkacagından sevincle verilmiş bir donum noktasıydı. efenim master iptal ettirmek icin akdeniz universitesi kampusune gittim dilekcemi verdim vs. kurul kararı ogleden sonra cıkacagından bekleme moduna girerek üniversitenin içinde avare avare dolasmaya basladım. akdeniz ünversitesi için mutlu üniversite derler. gerçi bunu kendileri soylerler zira ciddi anlamda oraya gelen ogrencilerin hepsi hawaideymişcesine davranır. yaz aşkları yoktur her ay aşk vardır orada. fazla ayrıntıya girmeyelim ogrenciler mutlu, hava güzel, sahil yakın, kum sıcak, deniz ise tertemiz. kuşlar çiçekler böcekler derken kendimi akdeniz üniversitesi hastanesinin bahce kantininin onunde buldum. nasıl dalgınsam artık "neredeyim lan ben" edası ile çevreyi tanımaya çalışırken 2 metre önümde 100 ytl. "hayt huyt lan noluyoz neresi burası para mı yagıyor" şokunu atlatmam kısa sürdü. paranın yanına kadar gittim ayak parmaklarımın ucundaydı sanki önüme kırmızı halı değil de paralar sermişlercesine. çevreme baktım düşürme telaşı içinde olan var mı yok mu diye. fakat nafile... inanın paranın bir kaç metre çevresinde bahce kantini olmasından dolayı piknik bankları filan var ogle arası herkes muhabbet etmekle ve yemek yemekle mesgul, kimse görmemiş.hala para ayaklarımda. bekliyor masumane... banklardaki herkese seslendim düşüreni gördünüz mü diye. ortalık bir an sessizliğe büründü. herkes bana bakıyordu ne yapacak diye. kimse görmemişti düşüreni ve açık hava olmasına ragmen o gürültü bir anda kendisini fırtına oncesi sessizligine bürümüş kuşlar dahi ötmez hale gelmişti sanki. yavaşça eğildim aldım parayı. 100 milyon. tek kağıt... parmaklarımın ucu ile tutuyorum, havaya kaldırdım yaklastırmıyorum kendime... cep telefonumu cıkardım diger elimle. hastanenin numarasını aradım ve güvenliği bağlatarak bir güvenlik istedim. kapattım telefonu. hala sessizlik ve hala para iki parmagımın arasında ve hala havada benden uzakta. güvenlik geldi 10 dakika kadar sonra. ona verdim parayı lakin küçük bir tutanak düzenlemesini istedim. yazdık oracıkta, telefonunu bile aldım güvenlikçinin...
aklımdan geçenleri saymak isterim. parayı buldugum yer hastaneydi. o parayı dusuren 2 tür insan olabilirdi ya hasta ya doktor hemsire vs. hasta düşürmüşse belki o paraya ilaç alacaktı. doktor düşürmüşse belki o parayı kazanmak için eline neşteri almak için ne kadar okumustu. ve şimdi ne kadar çalışarak kazandı. kimin hayatını kurtararak...
vel hasılı kelam parayı teslim ettim. size göre bu enayilikse evet enayiyim. en babasından... *lakin lafım bunların enayi oldugunu dusunenlere...
Cebinizde 5 kuruş olmadan okula giderken yerde gördüğünüz para 20 ytl ise insanı tereddüte düşürsede allahın lütfuyla gaflete düşürmeden gerçekleştirilmiş eylemdir.
yerdeki para bozuk paraysa ve mahalle kahvesinin hemen önündeki kaldırımda duruyorsa zaten eğilip almamak menfaatiniz icabıdır.yerden alınacak 1 lira size birçok şey kaybettirebilir.
aptalliktir. dusuren insan o noktaya gelip o parayi bulabilecek midir ki? o noktaya gelse bile para yerinde duruyor olacak midir? alin harcayin ne guzel.
efendim enayiliktir.Enflasyonu yok saymaktır yarınını düşünmemektir.Bulunan parayla ne kadar da güzel iddia oynanacağı hakkında fikir sahibi olmamaktır.
yerine göre değişecek bir harekettir. şöyle ki toplu taşıma araçlarında, herhangi bir kurumda ve özellikle de okul ortamında yerde bulunan paraları bizzat gidip ilgili kişiye (görevli, müdür veya müdür yardımcısı) teslim ederim. nasılsa paranın ulaşacağı yer bellidir. fakat yolda bulduğum para benim sayılır arkadaşım. ben o parayı kime güvenip de vereyim. şahsen ögrenciyse parayı bulan şahıs -ki öyleyim- zaten o ögrencinin her daim paraya ihtiyacı vardır. o sizin şansınızdır. **
aldiktan sonra üç kere 'bu kimin?' diye seslice bagirmasi gerekir. eğer ki cevap gelmezse para artik onundur, tillahi gelse alamaz. ama bagirma onemli.