engin günaydınlı seyir zevki yüksek bir zeki demirkubuz filmi. "diyemedim ya la" repliği ile zihinlere çivilenmiştir adeta. dostoyevski'nin yeraltından notlar'ından bir uyarlama olarak görülebilir. aynı yönetmenin "yazgı" isminde de bir filmi var. o film ile bu film birbirini müthiş tamamlıyor. ona da bakmak gerekli idür.
Az önce izlediğim zeki demirkubuz filmi.
En beğendiğim monolog;
bazen durduk yerde bir olayın bütün yaşamımı değiştireceğine inanırdım. en çokta bu mecburi eve dönüşler sırasında, tam kapıda yakalardı bu duygu. eşikte öylece kalır, gözlerim dalar, çocuksu bir umutla bir şeylerin olmasını beklemeye başlardım.
engin günaydın'ın tek başına sırtladığı film. Ses tonu ve oyunculuğu muazzam. Ayağını ayağının üzerine koyup, "alayınız böylesiniz olum işte, biraz bi gururunuz okşandığı zaman hemen hizaya geçiyorsunuz" dediği sahne çok güzel. Yemek masasındaki tiradı da şahane https://galeri.uludagsozluk.com/r/1694791/+
Herşeyle aramda gizli bir kavga başladı, ama bunu umursayacak geri adım atacak biri değildim.
Zeki Demirkubuz’un Dostoyevski’nin yeraltından notlar kitabından esinlenerek yazıp yönettiği söylenen filmi fakat filmi izledikten sonra kitabını okuduysanız yönetmenin asla Dostoyevski’den değil jean paul Sartre’ın bulantısından etkilendiğini çok açıkça göreceksiniz. Film hakkında ise fena film olmadığı engin günaydın ile şenlendiği söylenebilir.
Yeraltı sakindir, Yeraltı sakinleri de öyle.
Sessizlik, huzur getirir benlik fazla yoktur; popüler olma istekleri gereksizdir orada.
Herkes kendince, kendi kendine yeter.
Yeraltında bir mum kâfîdir...
Zeki demirkubuzun 2012 yapımı dosto uyarlamalarından biri olan film.
Başrolde engin günaydın var ve insanüstü bir performans sergilemiş.
Film histerik bozukluğu olan muharremin ayrıksı yaşamını ele alıyor.
Mesele muharremin alışılmışa,değerleştirilmişe ve kendi değerleriyle bağdaşmayana karşı çıkışıdır. Bir benlik mücadelesidir bir bakıma.
Değişmek ister ama yapamaz her seferinde o yüksek kattaki evinden yeraltına döner.
Filmin sonunda da kendisinin dediği gibi acı yükselir yükselir ve zayıflamaya başlayarak yok olur o artık böyledir ve bunu kabullenmesi gerekir aslında artık böyle olmayı kendisi seçmiştir.
louis greenberg ve sarah lotz'un birlikte yazdıkları bir kitap. aksiyon, gerilim tadında. senaryo tanıdık olsa da okuması pek keyiflidir. 10 üzerinden 6.5.
kapak sözü; saklandığın derinlikler mezarın olabilir.
sahte ve çıkar ilişkisine dayalı arkadaşlıklara göndermede bulunan, toplu yemek sahnesinde gerçek arkadaşlığın nasıl olması gerektiğini anlatan bir zeki demirkubuz klasiği.
filmi yaparken Dostoyevski'den esinlemiş.başkahranımız muharrem'iN RUH HALiYLE BÜTÜNLEŞEN fonunda ankara var.iç sesi çok konuşan bir adamın öyküsü.
“Ben kötü biri değilim. Ne aksi bir adamım ne de uysal biriyim. Ne alçağın biriyim ne de namuslu, ne onurlu biriyim ne de kahramanım. Ne de bir korkak. Ben hiçbir şey olamadım. Şimdi köşeme çekilmişim.”
muharrem rolünü şuncaaaz sinema bilgimle okusam tartışmasız engin günaydın ı önerirdim. o kadar oturmuş yani. ve o karaktere çok benzeyen bi sevgilim olmuştu... hem hayranlık hem de korkuyu aynı anda yaşatırdı bana. onu hatırladım filmde. diğer filmlerine göre fazlaca sanat filmi. kurgu az, olay az, konuşma az... en sevdiğimden. bol bol düşünmeli, hissetmeli... hissedin efenim.
Gecenin bu saatinde tv de gosterilen film. yalan dünyadaki nadir gerçek insanların asagilik komplekslere sahip olduklarini inkar etmediklerini yüze vuran film. Ekşi ye girdim yorumları okumaya nasıl kasmiş millet. Filmi cok begendim beni yansitiyor ama sinemasal izdüşümü bla bla elestirileri yok efendim bin tane yönetmen soyleyip cekim teknigini elestiren uzman tv den nasil yonetmen olunur arastirmacilari. Filmi izledin biraz gercek ol orospu cocugu. Dimi abi yanlis miyim
Sevgili Generalim Cevdet Bey! Pardon, Cevat Bey ve kadirşinas yalakaları!
Şunu iyi bilin ki; gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam! Bu, bir… Kibirden, kendini beğenmişlikten, “Bütün bu dağları ben yarattım” havalarından, süslü kişiliklerden nefret ederim! Bu, iki… Yalakalardan, yalakalıktan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim! Bu, üç…
Dördüncüsü… Gerçeği, içtenliği ve samimiyeti çok severim. Ve Dostoyevski’nin dediği gibi; gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın, karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm! Evet buna bayılırım Sayın Generalim! Arkadaşlık, hassaslık ve incelik isteyen bir iştir; öyle kabalığa, özensizliğe, alaycılığa gelmez!
ankara'da çekilen bütün filmlere bayılıyorum ama alakası yok o saplantıyla çok güzel bir filmdi. Bağımsız sinema sevenler için izlenmezse olmaz türk filmlerinden.