filmi yaparken Dostoyevski'den esinlemiş.başkahranımız muharrem'iN RUH HALiYLE BÜTÜNLEŞEN fonunda ankara var.iç sesi çok konuşan bir adamın öyküsü.
“Ben kötü biri değilim. Ne aksi bir adamım ne de uysal biriyim. Ne alçağın biriyim ne de namuslu, ne onurlu biriyim ne de kahramanım. Ne de bir korkak. Ben hiçbir şey olamadım. Şimdi köşeme çekilmişim.”
sahte ve çıkar ilişkisine dayalı arkadaşlıklara göndermede bulunan, toplu yemek sahnesinde gerçek arkadaşlığın nasıl olması gerektiğini anlatan bir zeki demirkubuz klasiği.
louis greenberg ve sarah lotz'un birlikte yazdıkları bir kitap. aksiyon, gerilim tadında. senaryo tanıdık olsa da okuması pek keyiflidir. 10 üzerinden 6.5.
kapak sözü; saklandığın derinlikler mezarın olabilir.
Zeki demirkubuzun 2012 yapımı dosto uyarlamalarından biri olan film.
Başrolde engin günaydın var ve insanüstü bir performans sergilemiş.
Film histerik bozukluğu olan muharremin ayrıksı yaşamını ele alıyor.
Mesele muharremin alışılmışa,değerleştirilmişe ve kendi değerleriyle bağdaşmayana karşı çıkışıdır. Bir benlik mücadelesidir bir bakıma.
Değişmek ister ama yapamaz her seferinde o yüksek kattaki evinden yeraltına döner.
Filmin sonunda da kendisinin dediği gibi acı yükselir yükselir ve zayıflamaya başlayarak yok olur o artık böyledir ve bunu kabullenmesi gerekir aslında artık böyle olmayı kendisi seçmiştir.
Yeraltı sakindir, Yeraltı sakinleri de öyle.
Sessizlik, huzur getirir benlik fazla yoktur; popüler olma istekleri gereksizdir orada.
Herkes kendince, kendi kendine yeter.
Yeraltında bir mum kâfîdir...
Herşeyle aramda gizli bir kavga başladı, ama bunu umursayacak geri adım atacak biri değildim.
Zeki Demirkubuz’un Dostoyevski’nin yeraltından notlar kitabından esinlenerek yazıp yönettiği söylenen filmi fakat filmi izledikten sonra kitabını okuduysanız yönetmenin asla Dostoyevski’den değil jean paul Sartre’ın bulantısından etkilendiğini çok açıkça göreceksiniz. Film hakkında ise fena film olmadığı engin günaydın ile şenlendiği söylenebilir.
engin günaydın'ın tek başına sırtladığı film. Ses tonu ve oyunculuğu muazzam. Ayağını ayağının üzerine koyup, "alayınız böylesiniz olum işte, biraz bi gururunuz okşandığı zaman hemen hizaya geçiyorsunuz" dediği sahne çok güzel. Yemek masasındaki tiradı da şahane https://galeri.uludagsozluk.com/r/1694791/+
Az önce izlediğim zeki demirkubuz filmi.
En beğendiğim monolog;
bazen durduk yerde bir olayın bütün yaşamımı değiştireceğine inanırdım. en çokta bu mecburi eve dönüşler sırasında, tam kapıda yakalardı bu duygu. eşikte öylece kalır, gözlerim dalar, çocuksu bir umutla bir şeylerin olmasını beklemeye başlardım.
engin günaydınlı seyir zevki yüksek bir zeki demirkubuz filmi. "diyemedim ya la" repliği ile zihinlere çivilenmiştir adeta. dostoyevski'nin yeraltından notlar'ından bir uyarlama olarak görülebilir. aynı yönetmenin "yazgı" isminde de bir filmi var. o film ile bu film birbirini müthiş tamamlıyor. ona da bakmak gerekli idür.