-hocam
-söyle evladım
-yer çekimi değil de gök itimi oldugunu düşünüyorum ben siz ne dersiniz
-aman evladım galileo yi biliyor musun sen? sus düşünme böyle kötü şeyler.
evrende her maddenin bir çekim kuvveti vardır*. kütle büyüdükçe çekim kuvveti artar. bu nedenle dünyadaki nesneler birbirini çekmezken galaksideki gezegenlerin ve diğer büyük cisimlerin bir çekim alanı vardır.
güneş sistemimizdeki en büyük cisim güneştir. büyüklüğü nedeniyle o kadar büyük bir çekim kuvveti vardır ki çevresinde gezegenler döner.
aslında yerçekimi dediğimiz hadise, bizi yeryüzünde tutan ve uzaya savrulmamamızı sağlayan şey dünya'nın kütle çekimi + atmosferik basınçtan başka bir şey değildir.
tam olarak olmasa da aşağı yukarı bilimsel gerçekliktir.
yer çekimi dediğimiz şey aslında gezegen kütlesinin uzay-zamanda kapladığı yerde boşluk sandığımız, aslında boşluk olmayan yere yaptığı etkidir.
hani sık sık gösterilen bir model vardır. gergin bir çarşafın üzerine bir bilardo topu bırakılır. çarşafın her yeri düz iken topun üzerinde olduğu kısım çukur olmuştur. işte o çukurluk topun uzay zamana yaptığı baskı sebebiyle neden olduğu bükülmedir. ne kadar büyük kütleli cisim, o kadar fazla bükülme ve dolayısıyla çekim gücü.
ama aslında o model de yetersizdir çünkü çarşaf iki boyutlu bir yüzeyden oluşur. bilardo topunun çarşafta üzerinde bulunduğu bölgede aşağıya doğru yaptığı baskıyı, uzay zaman üzerindeki gezegen, alt üst kavramı olmadan uzay zamanda kapladığı yerin tamamına yapar. yani çarşaf üzerindeki topun yaptığı baskı sebebiyle çarşaf üzerinde oluşan çukurluk, uzay zaman üzerinde(içinde) bulunan gezegenin dört bir yanına baskı yaparak bükmesine tekabül eder. bu sebeple gezegene hangi noktadan yaklaşılırsa yaklaşılsın bu bükülme gezegene yaklaştıkça artan bir çekim kuvveti kazandırır. dünya ekvatordan daha çıkık, kutuplardan daha basık olduğu için ekvatorda daha kuvvetli olan çekim, kutuplarda az farkla daha düşüktür.
yani evet. dünya bir mıknatıs değildir ve dolayısıyla yer çekimi değil bir nevi gök itimi vardır.