Sevgilime ne bakıyorsun lan diye yenen dayaktır.
Çünkü bu dayağı yiyorsan kesinlikle sevgilisine bakmıyorsundur
Bakıyorsan sen onun sevgilisine sen ne tür bi oçsun.
hiç unutmadığım ve unutmayacağım lise 1 yılında yediğim dayaktır. daha çömez çömez bahçede takıldığım sıra ilerde gözüme ufak kalçalı bir kız takıldı. o kadar ufak kalça olmasına rağmen gözüme takıldı. yanımda bulunan bir diğer çömez arkadaşıma elimle kızı işaret ederek * ''ohaa kızın göte bak lan ufacık'' şeklinde bi cümle kurdum ve üzerinde çok geçmeden güzel bir kafa darbesi aldım.
kendimi savunacak durumumda yoktu. elalemin kızının götüne bakıyosun. hayır gerçekten güzel bir göte bakarak '' offf göte bak'' şeklinde bi cümle kursaydım yediğim dayak o kadar da koymayacaktı. neyse bu da öle bişey işte.
ilkokul 1. sınıftaydım.. okuma yazmayı yeni öğreniyoruz.. hatırlarsınız belki fiş torbaları olurdu.. ali ata bak.. ipek süt iç.. kelimeleri keserdik.. kura çekerdik ipek ata bak vesayre saçma saçma kelimeler çıkardı.. hocamız da herhalde bize o zamanlar mühürün önemini anlatmak isteyecek.. bu torbalar mühürlü derdi.. kimse açmıyacak. neyse okula git gel yolda koşuştur.. benim bu hece torbasının ipi de çözülmüş.. elime torbayı aldım hocanın yanında gittim. hocam benim torbanın ağzı açılmış siz bağlarmısınız demeye kalmadan yediğim tokadı hatırlıyorum.. lan ben size demedim mi bunun ağzı mühürlü açılmayacak diye.. yediğim dayağa yanmıyorum da kendimi izah edemediğime yanıyorum.. iyi de hoca torbanın ağzını ben açmadım ki aq.. torba yüzünden böle bi dayak yemiştim bitti...
ortaokulda nurettin isimli seksen yaşındaki manyak edebiyat öğretmenimizden boş derste yediğim dayaktır. herkes konuşurken beni gördü, geldi, üç adet tokadı seri bir şekilde bastı ve gitti. ölmüştür herhalde şimdiye dek, mekanı cennet olsun, çok iyi bir öğretmen olmasa da o yaştaki bir adama göre çok iyi tokat atıyordu. boş derste dayak yemek yeterince saçma sanırım. *
ilkokul zamanları...
bir akrabanın sünnetine gitmiştik, herkes fittik fittik oynarken ben kuzenimin benden 1 yaş küçük oğlunu pataklamakla meşguldüm. hiç anlaşamazdık bu eşek sıpasıyla, hakkımda babama yalan söyler, iftiralar atar, pislik yapardı. pataklama dediğimde öyle aduket çekmeler, eğip dizle ağzının çemçüğüne vurmalar, sırtına dirsekle inmeler falan değil. efendi efendi vuruyorum, ders çalışmayan çocuğun ensesine inen baba tokadı atıyorum...
kuzen, bu sıpanın babası gördü. çekti ikimizi kenara, akrabasınız siz dedi, kavga etmemeniz lazım dedi, birbirinizi korumanız lazım dedi, dedi de dedi. aldık biz gazı, 5 dakika önce ensesine ensesine, alnına alnına tokat atan ben, koğuş ağasına döndüm amnskym. sana bulaşan olursa bana gel gardaş, boncuktan çakmaklık yapar, beraber volta atarız yeğeeeen diyorum. okuması için kitap falan veriyorum...
lan bununla konuşa konuşa yürümeye, muhabbete daldık. derken o boş arsaların olmazsa olmazı, keçi yolu gibi toprak bir yola girdik. karşıdan gelen bir eleman geçerken omzu koydu buna, postayı da koydu en önüne bak ayısından... biri sksin la şunu bakışı atmadıysam elemana adam değilim lan. o yaşta bu bakışı atabilen kaç çocuk var zaten? kuzey'le ali gibi kenetlendik, olluuum sen kime artislik yapıyon aslaaan dedim. aga çocuk elini kullanmadan bir ıslık çıkardı, üstümüze doğru koşan bir grup çocuktan ziyade, o tiz ıslık sesi parmaksız nasıl çıktı diye düşüncelere dalmıştım ki boşluğuma inen bir depikle uyandım. benim ağzımı kuzene, kuzenin burnunu bana montelemiş şakacılar...
aga detoks tadında, tertemiz, rahatlatıcı bu dayak şöleninden sonra kartvizitlerini de bıraktı bunlar.
- biz kuru kafa çetesiyiz...
+ abi kuruyla kafa ayrı mı, bitişik mi? demedim diyemedim...
cevap veremedik aga.
doktor zorlarsan dayak tekrarlayabilir demişti. yoksa ben de bilirim sedat peker'in yeğeniyim demeyi...
buradan sesleniyorum. Iğdır il Jandarma Komutanlığında Kademe Kıdemli Başçavusşu Hüseyin K... . Senden yediğim tokat hayatımda yediğim en saçma tokattı.
Arkadaşım araç kar ve arazi aracı. Yani lastiklerin yenmiş olması sürpriz mi? hala anlayamadım kaç sene geçti.
ortaokuldayken tüm derslerin iyi olsa bile bir dersten zayıfın varsa takdir teşekkür veremezlerdi.
benim tüm derslerim iyi lakin elişi dersim 4.( 10 üstünden 4 o zamanlar zayıf sayılıyordu, daha bizim almanya yenildiği için yenilmiş sayıldığımız dönemler) ( burada elişi diye bir ders olmasına hiç girmeyeceğim.)
neyse işte müdür dersin hocasına fırçayı kayınca o da bir hışımla sınıfa gelip tokatlamıştı beni.
sebebi : vay efendim ben ona neden diğer derslerimin iyi olduğunu söylememişim.
annemden yediğim ilk ve son tokat.. kız kardeşimle çok uğraşırdım bir gün heralde canına tak etti kadınını çakıverdi bana o gün bugündür de, ne ben ne o dile getiririz bunu zaten... çok üzülür ona çok. unuttum gitti annem merak etme, ben zaten rahatsızdım rahatsız olmamın onunla bir ilgisi yok sen korkma.
ilkokuldayız sanırım 3. sınıftı.Bizim öğretmen ameliyat olacağı için yerine başka bir öğretmeni görevlendirdiler.Bu öğretmen derse bir geldi çıkarın kağıtları size bir şeyler yazdıracağım ama silgi kullanmak yok dedi.Yazmaya başladık sınıfça.Ben bir yerde yanlış yazdım diye elimi silgiye attım gayri ihtiyari.Bu öğretmenin de göreceği tuttu.Geldi yanıma bir tokat attı yanağıma sonra bir tane de diğer tarafa.Başladı saçımdan çekmeye ama öyle böyle değil saç derim kopacak neredeyse.Hüngür hüngür ağlıyorum tabi.Eve gittim söyledim olanı biteni ki göstersinler gününü.Ne demek silgi kullandı diye çocuğu dövmek.Öyle olmadı ama fırçayı yedim bizimkilerden sen nasıl öğretmenin sözünü dinlemezsin diye.Işte sözlük o günden sonra ne sıkıntım olursa olsun evdekilere açmadım,açamadım.Ne zaman böyle şeyler olsa hep aklıma geri bu.
kişinin veya başkalarının yemiş olduğu tüm dayaklardır. çünkü şiddet başlı bşaına bir sçamalıktır. böyle bir olguyu mantıklı veya saçma diye ayırmak da gereksizdir.
ilkokuldayız bir orrospu yüzünden dayak yedim. Neden orospu açıklayayım. 3 kişi oturuyoz sınıfta yanyana. Bana şakasına yumruk atan kızı ittim sıradan düşmedi, bir şey olmadı. ama Bu orospu kolum kırıldı deyip ağlamaya başladı. Ardından koridor nöbetçisi din öğretmeni geldi. Kız daha da ağladı. Adam bastı tokatı bana. Zaten o zamandan sonra dinden soğudum. Neyse kız bir ders sonra o kolla voleybol oynadı. adıda ayseldi. Ne güzel yakışıyor orospu aysel
ben de 8. sınıftayım sene 2000lerin başları. iş eğitimi dersi var o zaman. * bir de bizim okulda topik bir iş eğitimci-resimci var. adam tam topik konuşurken çenesi 8 kere yer değiştiriyor neyse alçı yapıyoruz zamanın dahiyane buluşu. ben de o zaman lgs var ona kastırıyorum, bir de bu iş eğitimi işlerine yatkın değilim sevmiyorum. bu adamın da bir özelliği var o zamanlar sınıflar 40 50 kişi dersin başında görüp not verdiği bir çalışmayı gösteren adamdan 20 kişi sonra başka biri daha göstersin farketmiyor yiyor ve not vermeye devam ediyor. öyle bir adam koduum. neyse ben de yapmadım bu alçıyı bizim bir arkadaştan aldım sıradan gittim buna gösterdim. bunun da farkedeceği tuttu. amk alçıyı elimden aldı daha bunu sen mi yaptın demeye kalmadan kafaya geçirdi oç. alçı dağıldı bizim kafada. ağrı sızı yok acıtmadı öyle ama adamın yaptığı büyük puştluk. sonra okula gittik garip anamızla. müdür yardımcısı beni severdi topikten de nefret ediyormuş anladığım kadarıyla o dedi ki şikayet dilekçesi yazın verin bana ben ona geçircem. biz de bir gaz yazdık. sonra bu topik tutuşmuş bunun kankası bir türkçe hocası vardı bizim hemşehrimiz bizim de kankamız. ona söylemiş herhalde o da annemi çağırıp yalvardı hem de çocuğunuza kafayı takarsa zayıf verir vs kolpalarla gariban anamı kandırdı o da dilekçesini geri çekti. olan bize oldu kafaya yediğimiz alçıyla kaldık.
ama buradan kendisine sesleniyorum hala gün gibi aklımdasın ve hayatta elime geçen ilk fırsatta sana kendimi hatırlatıcam.
20 yaşındaydım. o yaşların verdiği "ben her şeyi yaparım, özgürüm lan ben" düşüncesiyle alsancak'ta günümü gün ediyordum. oldukça kalabalık rock barlardan birinde ölümüne içip deli gibi böğürdükten sonra eve yollanmak için dışarı çıktık arkadaşlarla. benim midem çoktan bulanmaya başlamıştı, kusacağımı anlayıp arka sokaklara doğru yürüyelim dedim. etraf tenhalaşmıştı, bir sokağa girdik. biraz ilerleyince bağırışmalar geldi, kavga ediyorlardı. haliyle tırstık nihayetinde burası alsancak'tı ve içenin ne yapacağı belli olmuyordu. "geri dönelim olmoğlmöghh" lafı bitiremedenkusmaya başladım. on metre önümde millet birbirini parçalıyordu. o kadar çok böğürdüm ki bir ara kalabalık durup bizi seyretmeye başladı. ne oldu ona falan dedi içlerinden biri. bizim arkadaş atladı hemen abi çok içti diye. eleman yanıma yaklaşıp başımı saçlarımdan tutarak yerden kaldırdı ve ekledi:
"adam gibi içsene o...çocuğu, ne böğürüp rahatsız ediyon milleti, çaaaattttt"
bu gelen ses beton gibi bir kafanın burunla çarpışma sesiydi. adamlar işi gücü bırakıp bize daldılar, ama ne dalış. bir kamyon dayak yedik. bir de arkadaşlar sinirden vurdular bana. tam katmerli oldu. ömrümde bu kadar gereksiz ve saçma bir dayak yememiştim.
ortaokul çağlarında hemen arka sıramdaki iki arkadaşımın ettiği kavgayı ayırmak isterken,
kavgacılardan birinin ben zannedilmem neticesinde dönemin boş derslerine giren hocadan yediğim dayaktır. üstelik bir tek beni dövmüştür kendileri.
'panama kanalı' demek sebebiyle yenilen dayak. ders boyunca millet yardırdı; biz derse odaklanmaya çalıştık, arkadaşımın ısrarla 'amerika'nın ortasındaki kanal neydi lan?' diye sormasına karşılık verince biz suçlu olduk.