Hep yıkımların ardından kendimizi güçlü kılacak, yeni şeyler aranırız. Yeni kavramı, eski olandan hep daha iyileştirici, güçlendirici ve kendini tekrardan sevdirebilme ihtimalini taşır.
Ama olumsuzlukların geride bırakılması değildir illa yeniden başlamak. Aslında hergün yeniden başlar insan. Dün yaptıklarını bıraktığı yerden devam ettirsede, yeniden başlar onu şekillendirmeye.
Ve herşeyin üstesinden gelebilir insan. Ama kendine mahçupluğuna, suçluluğuna, tahammülsüzlüğüne katlanamaz. Kaçamazsın, saklanamazsın, geçiştiremezsin kendini. bundan sonra yeniden başlayabilmen için tek bir seçeneğin vardır. (bkz: kendini affetmek)
Yenilmelerin üzerine "yine, yeni.." ile kombo edilip mottolaştırılan eylemdir. Mevzubahis yenilgi, tüm kârının zararının unutulmuş halidir. En azından "unutulması gereken" halidir.
Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden
Yeniden başlasam, bu sefer korkmadan
Koklayıp birbirimizi çöpe atmadan
Satırlar uçar gider aklımdan
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından.
arkadaşlıklar ya eskidi ya yıprandı ya bitti. Son sene hayaller ve gerçekler buluşacak.
Aile büyüyor.Önümüzdeki kuşak iş buldu,evlendi.
Hoşlandıklarımız başkalarının başkalarını buldu.
Maddi açıdan eskisi gibi olamadık hala cep hala boş.
Gıcık olduğumuz kişiler artık normal gelir oldu. Ya da herkesin iyi olmayacağını öğrendik.
Büyük adam olmanın zor ve çok iyi bir şey olmadığını mutlu olmanın gaye olduğunu fark ettik.
Güzel kızların her şeye değmeyeceğini anlaşılır da olması gerektiğini gördük.
Insanların aile gibi olamayacağını anladık.
Insanlara yalan söylemenin ya da idare etmenin kimi zaman dürüst olmaktan daha iyi olduğuna tanık olduk, yaşadik.
Yapılan fedakarlıklar ya da verilen sevginin anlaşılmayacağını hatta insanların bu konularda zeytin yağı gibi olup hemen üstte çıktıklarını izledik.
Değişik tatil oldu.Büyüyoruz galiba.
Ister istemez bir yaşam çizgisi çiziliyor. Ya ötesindeyiz ya berisinde.
Başlamak. Yeniden başlamak. Nasıl yeniden başlanabilir yaşama? Hep bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bir süreklilik söz konusu. Aşama noktaları arasında bağları kopuk, ya da gözle görülmeyen, giderek algılanmayan bir süreklilik. Bu garip süreklilikte hiçbir şey olmadan devam etmek gerek. Ne yazarak, ne çizerek, ne okuyarak. Yalnızca gerçeği arıyorum; kendi gerçeğimi. Yaşam benim için çözülmesi güç bir sorun. Bu sorunu çözmeden nasıl bağlanabilirim, nasıl gerçekten başlayabilirim yaşamaya? (Edgü 1968: 168).