Çoğu zaman çok zor görünür, çok zordur da fakat önemli olan kendinde o gücü bulabilmektir ki bazen de o gücün yoksa bile şartlar seni yeniden başlamaya mecbur bırakır.
Daha farkında olur insan her şeyin.
diye bir şey var. hayata dair her alanda ki "yeniden başlamak" diye bir motivasyon var. yeniden başlamak için şartlar da oluşabilir. ama şöyle bir şey de var. yeniden başladıktan sonra bundan vazgeçmenin psikolojik ağırlığı da inanılmaz olumsuzdur. bunu da hiçbir zaman unutmamak gerek.
geçmişi sıfırlayıp gerekli dersleri almışsanız doğru olan bir eylemdir ama aynı kafayla, aynı kişiyle, aynı hataları yapacak şekilde yeniden başlamak demek ilkinde yaralayana ikinci şansı verip "gel beni öldür" demektir.
her zaman için bahsi geçen eski sevgili ile yeniden başlamak yerine, kendi benliğinizle ve daha önce yaptığınız hatalarınızdan, pişmanlıklarınız, isyanlarınızdan vazgeçerek ve günahlarınızdan da arınarak yeniden başlamak olayıdır. her zaman derim, şu hayatta halen nefes alıp verebiliyorsanız bir şeylerin değişme imkanı var demektir. hele ki yaşınız genç ise yeniden doğmuş gibi başlamak sadece ve sadece sizin elinizdedir. kararlı ve iradeli olmak yeter. şu hayatta en önemli olan sizsiniz. sevgiliniz olmuş olmamış, işiniz olmuş olmamış, sınavı kazanmış kazanmamış olmanız hiç önemli değil. mutluluğunuza gölge düşmesin yeter. şuan öyle gaza geldim ki fatih terim tarzı oğlum göreyim sizi, göreyim sizi diye motivasyon konuşması yapasım geldi. swh.
bi yerlerden başlamak lazım, böyle olduğumuz yere çakılarak nereye kadar kalabiliriz. yeni başlangıçlar; taze insanlara ve yepyeni hayatlara her zaman güzel umutlarla sarılmamızı sağlayacaktır.
dibe vurduğunda tutunmaya çalışmana gerek kalmaz, sonuçta artık düşmezsin. zaten tutunmaya çalışmak da neyin nesi? öyle hayat mı geçer?
lunaparkta, her ne kadar bağlı olsanız da frisbe, flip flop, alabora gibi aletlere bindiğiniz zaman tutunma ihtiyacı duyarsınız. kendinizi koruma, garanti altına alma içgüdüsünden kaynaklanır. halbuki hiçbir şeye fayda etmez bu. önünüzdeki yelek açılırsa boku yediniz demektir.
ben de hep tutunurdum, sonra tutunup sinmek yerine, kendimi kasmak yerine ellerimi bıraktım ve kollarımı açtım. vuuu diye bağırmaya başladım. inanır mısınız aldığım zevk 5 kat arttı.
tutunmayın, düşün.. burnunuz bırakın kanasın kafanızı kaldırıp durdurmaya çalışmayın. öyle daha kötü oluyor dimi, kan beyninize falan gidiyor. pıhtılaşacağı varsa kendi pıhtılaşır zaten. ben burnumun kanamasıyla bile eğlenebilmeyi öğrendim. ak lan ak şerefsiz diyorum artık. akmazsan adam değilsin diyorum. tanrıya da kızıyorum arada, sitem ediyorum. canımı almak mı istiyorsun gel buyur al diyorum. senin benimle derdin ne böyle yapma işte diyorum. zaten dinlemiyor, umurunda bile değil sanki.
o yüzden hep başlayın, yeniden başlayın, yine başlayın. küllerinizden falan doğmayın. bırakın uçsun gitsin külleriniz, dağılsın. kalan bir tane kül parçaçığıyla başlayın daha iyi. o sizi bırakmamıştır rüzgarda..
Aslında hemen hemen her gün kendime yeni bir şeyler katıyorum. onun hayatıma olan katkısı beni çok geliştiriyor. Zor bir insan. güler yüzlü, iyi niyetli. ama bir o kadar kendi içinde emirlerine hakim olamayan ve takıntılılık derecesinde ısrarcılığına yenik düşen biri. Biri değil aslında. benim siriusum bahsettiğim..
uzun zamandır sessizliğime ve derin derin düşünmeme neden oldu. sessiz kaldığımı ve pes ettiğimi benim için artık "sirius" un çok uzaklarda olduğunu düşünmüş olabilirdi. Halbuki içimde kopan fırtınalar her geçen gün beni kavuruyor fakat kavruldukça pişiriyordu. Daha sakin, daha önümü görerek hareket etmemi, taşkınlığımın bedelini ise kusursuzca yedirebilmişti.
evet bana afiyet olsun.
ona en iyi ispatladığım şey, onun gözünde iyi bir yazar olmamdı. iyi bir yazar kafası ve kalemi olan birisiyim. aynı zamanda konuşmaya başladığım da iyi bir ikna edici özelliklere de sahiptim. Bu yüzden birebir karşılaşmaktan/konuşmaktan kaçınıyordu. bir şekilde bayrak bende olacak, yine taşacağım ve yine aynı şeyleri yaşatacaktım.
buraya kadar doğru ve haklı. ( - idi )
ben ne olursa olsun artık deneyimleyerek tecrübe etmeyi özellikle senin üzerinden olan kısımları artık rafa kaldırdım. aslında bir karar verip karşına çıkmayı çok düşündüm ben. iki yönlü olmaktansa karşına çıkıp " bak ben buyum artık, tamamen bireyim " demek için çok düşündüm. fakat bu sana çok ağır gelecek, kendini suçlu gibi hissettirecekti..
kısacası bunlar bir şekilde kılışe ve algıda standart olan şeylerdi..
peki neydi bu algı yönetimi? bir sirius hikayesinde " algı " nasıl olmalıydı ?? Daha farklı nasıl olabilirim ??
şuan hissettiklerimle, klasik bir ilişkisi olan orada mutlu olamayan ve hayatında yenilikler / heyecanlar arayan bir izlenim var. hadi tanıdıkça bunların bir kısmını eledik diyelim. Peki elimizde ne var ??
ben nasıl gerçek hislerimi aktarabilecektim. Ne zaman " evet aşıksın " "peki" diyebilecektin ?? seni sevdiğime nasıl inanacaktın.. ya da neden bu kadar inanmanı istiyordum ? bu kanıtlamanın derdi ne h??
değişim şimdi başlıyor. Böyle havuç sorular atıp altına <çünkü gözlerin şöyle > <çünkü kokun böyle> demeyeceğim.
bu algıyı, bu değişimi hissetmelisin. soruların cevabını kendin cevaplaya bildiğinde bu iş olacaktı.
sevginin önünde hiç bir duvar engel olamaz. Yanlışın en doğrusu için varım ben..
bir güncelleme sonrasında cihazınızın size zorla yaptırdığı eylem.
ilişkilerde de pek fark görülmeyen durumdur. bir acı çekilmiş ve ayrılmışsa çift, yeniden başladığında birkaç güncelleme yüklemiş, bir şeylere karşı artık daha güçlü demektir.
düştüysen ve yeniden kalkabileceğine insanıyorsan, yeniden başlat.
Düştüysen ve kalkmak için zaman istiyorsan, uyku.
Düştüysen ve "benden bu kadar" diyorsan, kapat.