Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden
Yeniden başlasam, bu sefer korkmadan
Koklayıp birbirimizi çöpe atmadan
Satırlar uçar gider aklımdan
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından.
Yenilmelerin üzerine "yine, yeni.." ile kombo edilip mottolaştırılan eylemdir. Mevzubahis yenilgi, tüm kârının zararının unutulmuş halidir. En azından "unutulması gereken" halidir.
Hep yıkımların ardından kendimizi güçlü kılacak, yeni şeyler aranırız. Yeni kavramı, eski olandan hep daha iyileştirici, güçlendirici ve kendini tekrardan sevdirebilme ihtimalini taşır.
Ama olumsuzlukların geride bırakılması değildir illa yeniden başlamak. Aslında hergün yeniden başlar insan. Dün yaptıklarını bıraktığı yerden devam ettirsede, yeniden başlar onu şekillendirmeye.
Ve herşeyin üstesinden gelebilir insan. Ama kendine mahçupluğuna, suçluluğuna, tahammülsüzlüğüne katlanamaz. Kaçamazsın, saklanamazsın, geçiştiremezsin kendini. bundan sonra yeniden başlayabilmen için tek bir seçeneğin vardır. (bkz: kendini affetmek)
düştüysen ve yeniden kalkabileceğine insanıyorsan, yeniden başlat.
Düştüysen ve kalkmak için zaman istiyorsan, uyku.
Düştüysen ve "benden bu kadar" diyorsan, kapat.
bir güncelleme sonrasında cihazınızın size zorla yaptırdığı eylem.
ilişkilerde de pek fark görülmeyen durumdur. bir acı çekilmiş ve ayrılmışsa çift, yeniden başladığında birkaç güncelleme yüklemiş, bir şeylere karşı artık daha güçlü demektir.
Aslında hemen hemen her gün kendime yeni bir şeyler katıyorum. onun hayatıma olan katkısı beni çok geliştiriyor. Zor bir insan. güler yüzlü, iyi niyetli. ama bir o kadar kendi içinde emirlerine hakim olamayan ve takıntılılık derecesinde ısrarcılığına yenik düşen biri. Biri değil aslında. benim siriusum bahsettiğim..
uzun zamandır sessizliğime ve derin derin düşünmeme neden oldu. sessiz kaldığımı ve pes ettiğimi benim için artık "sirius" un çok uzaklarda olduğunu düşünmüş olabilirdi. Halbuki içimde kopan fırtınalar her geçen gün beni kavuruyor fakat kavruldukça pişiriyordu. Daha sakin, daha önümü görerek hareket etmemi, taşkınlığımın bedelini ise kusursuzca yedirebilmişti.
evet bana afiyet olsun.
ona en iyi ispatladığım şey, onun gözünde iyi bir yazar olmamdı. iyi bir yazar kafası ve kalemi olan birisiyim. aynı zamanda konuşmaya başladığım da iyi bir ikna edici özelliklere de sahiptim. Bu yüzden birebir karşılaşmaktan/konuşmaktan kaçınıyordu. bir şekilde bayrak bende olacak, yine taşacağım ve yine aynı şeyleri yaşatacaktım.
buraya kadar doğru ve haklı. ( - idi )
ben ne olursa olsun artık deneyimleyerek tecrübe etmeyi özellikle senin üzerinden olan kısımları artık rafa kaldırdım. aslında bir karar verip karşına çıkmayı çok düşündüm ben. iki yönlü olmaktansa karşına çıkıp " bak ben buyum artık, tamamen bireyim " demek için çok düşündüm. fakat bu sana çok ağır gelecek, kendini suçlu gibi hissettirecekti..
kısacası bunlar bir şekilde kılışe ve algıda standart olan şeylerdi..
peki neydi bu algı yönetimi? bir sirius hikayesinde " algı " nasıl olmalıydı ?? Daha farklı nasıl olabilirim ??
şuan hissettiklerimle, klasik bir ilişkisi olan orada mutlu olamayan ve hayatında yenilikler / heyecanlar arayan bir izlenim var. hadi tanıdıkça bunların bir kısmını eledik diyelim. Peki elimizde ne var ??
ben nasıl gerçek hislerimi aktarabilecektim. Ne zaman " evet aşıksın " "peki" diyebilecektin ?? seni sevdiğime nasıl inanacaktın.. ya da neden bu kadar inanmanı istiyordum ? bu kanıtlamanın derdi ne h??
değişim şimdi başlıyor. Böyle havuç sorular atıp altına <çünkü gözlerin şöyle > <çünkü kokun böyle> demeyeceğim.
bu algıyı, bu değişimi hissetmelisin. soruların cevabını kendin cevaplaya bildiğinde bu iş olacaktı.
sevginin önünde hiç bir duvar engel olamaz. Yanlışın en doğrusu için varım ben..