eski defterleri dürüp denizin ortasındaki bir salda yakmak. rüzgarda uçuşan yanmış sayfaların küllerini boğazın derinliklerine gömmek. uçuşan her sayfada ruhundan ve bedeninden bir parçayı kaybetmek. uykusuz geçen gecenin ardından, sigara paketi bitmiş, küllük ağzına kadar dolu, odam dağınık, saçım başım dağınık. boş kadehler sarhoş gönlümde kelebek etkisi yapıyorken sigara kokusunda derin bir ölüm uykusu. yeni doğan günle hayata yeniden yön vermek ve tüm dağınıkları önce ruhundan toplamaya başladığını salda ıspat etmek. hepsi bedenin ruha güç gösterisiydi. bi'gün belki yeniden sevince en başa dönecek insan.
yeniden başlamak...Söylenildiği kadar kolay olmayan aslında ama imkansızlık içinde bir umut olan,yapılması en güç savaştır haytın içinde.Her şeyi atsan bile bir köşeye her yeni günde anıların çıkar karşına ve sen yine tüm ruhunla yeniden başlamak istersin.
götü dibe vurmak, şükretmek ve tekrar götteki soğukluğu hissetme paradoksunu yaşarken ilk akla gelendir.
çıkmayı düşünmek için kafayı kaldırdığınızda önce ne kadar derinde olduğunuzu görür bir daha oturursunuz. ilk adımı nereye atacağınızı bile bilmezken gün ışığını hayal etmek ise imkansızdır.
bunu çare arayarak okuyanlara ne diyeyim ki şimdi?
saçmadır.
bir insan yeniden başlamasının asıl sebebi geçmişte yaptığı hataları yeniden yapmamak, tekrarlamamaktır. kolaya kaçmaktır. bazı dönemlerde oldukça fazla istenilen duygudur. ancak büyük bir hatadır. çünkü insanoğlu/insankızı her defasında aynı yerde takılır ve aynı yerde hata yapmaya devam eder. kaçınılmaz sondur. bunun yerine acı gerçeği kabul etmesi daha faydalıdır.
hadi diyelim ki yeniden yepyeni bir yerde yeniden başladı. yepyeni bir yer olduğu için eski hatalarına sebep olan koşullar karşına çıkmayacak. ama sen gene aynı sen olacaksın ve yeniden aynı/benzer hatayı yapacaksın.
sen nereye gidersen git, gittiğin yere kendini götürdüğün müddetçe aynı hataları yeniden yapacaksın. yeniden "yeniden başlasaydım" diyeceksin.
Başlamak. Yeniden başlamak. Nasıl yeniden başlanabilir yaşama? Hep bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bir süreklilik söz konusu. Aşama noktaları arasında bağları kopuk, ya da gözle görülmeyen, giderek algılanmayan bir süreklilik. Bu garip süreklilikte hiçbir şey olmadan devam etmek gerek. Ne yazarak, ne çizerek, ne okuyarak. Yalnızca gerçeği arıyorum; kendi gerçeğimi. Yaşam benim için çözülmesi güç bir sorun. Bu sorunu çözmeden nasıl bağlanabilirim, nasıl gerçekten başlayabilirim yaşamaya? (Edgü 1968: 168).
arkadaşlıklar ya eskidi ya yıprandı ya bitti. Son sene hayaller ve gerçekler buluşacak.
Aile büyüyor.Önümüzdeki kuşak iş buldu,evlendi.
Hoşlandıklarımız başkalarının başkalarını buldu.
Maddi açıdan eskisi gibi olamadık hala cep hala boş.
Gıcık olduğumuz kişiler artık normal gelir oldu. Ya da herkesin iyi olmayacağını öğrendik.
Büyük adam olmanın zor ve çok iyi bir şey olmadığını mutlu olmanın gaye olduğunu fark ettik.
Güzel kızların her şeye değmeyeceğini anlaşılır da olması gerektiğini gördük.
Insanların aile gibi olamayacağını anladık.
Insanlara yalan söylemenin ya da idare etmenin kimi zaman dürüst olmaktan daha iyi olduğuna tanık olduk, yaşadik.
Yapılan fedakarlıklar ya da verilen sevginin anlaşılmayacağını hatta insanların bu konularda zeytin yağı gibi olup hemen üstte çıktıklarını izledik.
Değişik tatil oldu.Büyüyoruz galiba.
Ister istemez bir yaşam çizgisi çiziliyor. Ya ötesindeyiz ya berisinde.