uydurdukları sahte belgeler konusunda ilber ortaylı ile röportaj yapma gafletinde bulunmuş delikanlılar. ilber hocadan ayarı yemişlerdir.
(bkz: bok kurarsınız)
CHP milletvekili Oktay Ekşi, Yeni Şafak gazetesinin Atatürkü inönü öldürttü haberlerine karşı Twitterda bir açıklama yaptı. Dedi ki:
Yeni Şafak gazetesi, ya birilerinin tuzağına düşmüş yahut hepimizi aptal sanan aptallar tarafından yönetiliyor:
Tuttu son olarak Atatürkün, ismet inönü ve Şükrü Kaya işbirliğiyle zehirlenerek öldürüldüğünü yazdı. Oysa Şükrü Kaya, ismet Paşanın dostu değil siyasi düşmanıydı... Nitekim inönü döneminde Şükrü Kaya bir daha ne milletvekili, ne de bakan olabilmiştir.
Keza Kasım Gülekin Cambridge Üniversitesi Rektörü tarafından Atatürke yapılan tavsiye üzerine kontenjandan milletvekili yapıldığı yazıldı.
Bir defa Gülek Atatürk değil, inönü döneminde yani 1942de milletvekili oldu. O zaman kontenjan yoktu. Araseçimde Meclise girdi...
Yeni Şafakın belge diye yayımladığı, üzerine çay dökülmüş mektuplar da alay konusu... Cumhuriyet, 1962 yılına ait belgede, yazım karakteri olarak 2009da piyasaya sürülen Windows 7 Tahoma italic font kullanılmasına dakkat çekiyor.
yalancılıkta çığır açmış paçavradır. malum, kendi hazırladıkları düzmece belgeleri "gerçek belgedir" diye sunarak yalan üstüne yalan sıkıyorlar...
işte, son olarak da dersim meselesi ile ilgili mah (mit'in eskisi) belgeleri ele geçirdiklerini ileri sürmüşlerdi... ne var ki sözde mah belgelerinde "jeep"ten bahsediyor!... lan 1938'de ne jeep diye bir marka, ne de öyle bir araç vardı ey şerefsizler:
Yazarlarından ismail Kılıçarslan'ın yazdığı bir yazı ile dikkat çeken gazete. eksikleri ile beraber akp seçmeninin okuması gereken yazı. en azından o kalım kafalarınız yukardan emir alıp "paralel, Amerika, yurt dışı, dış güçler" gibi safsataların biraz da olsa boşlukta kaldığını anlar.
Hayır. Hiç kimse 'ama Guardian, ama New York Times, ama paralel' falan diye söze başlayıp mazeret aramaya kalkmasın. Geçtiğimiz seçimlerin tamamına yakınında bunlara benzer bir dünya zorluk vardı ve millet, iradesini net şekilde ortaya koymuş; tehlikelerin tamamını bertaraf edecek desteği vermişti. Şimdi aynı millet, geçtiğimiz genel seçime nazaran %9 daha düşük oy verdi AK Parti'ye. Eldeki sonuç budur.
Niçin oldu bu?
Bu yazıyı yazdım diye, mesela seçimden önceki cumartesi yazdığım yazıyı bile görmezden gelerek, beni 'kripto, hain' falan gibi kelimelerle tanımlamaya meyyal destekçiler yüzünden oldu. 'Koca partinin sosyal medya politikası ne idiğü belirsiz bir takım kifayetsizlerin eline bırakılır mı' diye sorduğumuzda küfür yememiz sebebiyle oldu.
Niçin oldu bu?
'Asgari ücret çok düşük, sosyal adaletin tesisi şart' diyenlere kulaklar tıkandığı için oldu. AK Partili gençlerin bile bir çeşit 'resmi parti sözcüsü' gibi davranmayı alışkanlık haline getirmeleri sebebiyle oldu.
Niçin oldu bu?
'Bakara makara' diyerek açık ara AK Parti tabanının en nefret ettiği adam haline gelen, Meclis'teki oylamada verdiği o fotoğraf yüzünden partiyle ilişiğinin o gün kesilmesi iktiza eden adamların balkonlara çıkarılması sebebiyle oldu.
Niçin oldu bu? Her türden eleştiriye kulak tıkamanın neredeyse bir parti geleneğine dönüştürülmesi sebebiyle oldu.
Niçin oldu bu? 'Şu barajı kaldırın' cümlesine hiç ama hiç itibar edilmediği için oldu.
Niçin oldu bu?
6-8 Ekim olaylarını bırakın doğru düzgün tahlil etmeyi, o olayların bölge halkında oluşturduğu tedirginlik hakkında dahi hiçbir fikir sahibi olunamayışı sebebiyle oldu. Devlete sahip olmakla 'devletçi dil' arasında bir fark ortaya koyabildiği için bunca başarılı olan AK Parti'nin birdenbire 'devlet ebed müddet' fikrine saplanıp kalmasıyla oldu.
Niçin oldu bu?
'Gezi'yi sadece faiz lobisi ve komplo teorileriyle açıklayamayız; meselenin bir dünya başka boyutu var' diyen her sesin derhal susturulması nedeniyle oldu.
Niçin oldu bu?
Birinci sınıf liberaller ve birinci sınıf islamcılar sizi her seferinde uyarmaya çabalarken sizin ısrarla 'gözü kapalı bizi savunuyor, bu bize yeter' dediğiniz bir takım omurgasız adamları baş tacı etmeniz yüzünden oldu. Süreçte sizi nasıl satmaya başladıklarını gördük.
Niçin oldu bu?
Partiye gönül vermiş hemen herkesin 'kardeşim, Milli Görüş kökenli teşkilatlar tasfiye ediliyor, yerine ne olduklarını bilmediğimiz adamlar geliyor; böyle olmaz' dediğini duymazdan geldiniz de, ondan oldu.
Niçin oldu bu? Listelere girdiklerinde gerçekten AK Parti'ye farklı bir hava getirebilecek bir dünya insanı liste dışı bıraktınız diye oldu.
Niçin oldu bu?
Danışmanlar arası çekişmeden sadece bir avuç insanın haberi var, 'Ankara'da kim kimin adamı' listeleri yapıldığını ruhumuz duymadı sandığınız için oldu.
Niçin oldu bu?
Altyapısını hazırlamadan, toplumun bunu tartışmasına fırsat vermeden bütün seçim stratejisini 'başkanlık' üzerinden kurmanız sebebiyle oldu.
Niçin oldu bu?
HDP'ye karşı koyacağız diye geliştirilen dilin Kürtlerin kalbini kıracağı ön görülemedi de ondan oldu.
Niçin oldu bu? Sokaktan gelen, sokağı bilen, sokağı önemseyen bir partinin dili giderek sokaktan uzaklaşmaya başladığı için oldu. Sokaktaki insanın kibirden hoşlanmadığı, asgari ücretle geçinmeye çalışırken makam arabası tartışmasını pek de hoş karşılamadığı görülmedi de ondan oldu. Her şeyi büyük resimde arayıp bulmaya meyyal 'yurtdışında okumuş parlak çocuklar'ın ortaya 'hakiki' bir şey koyamadığı fark edilmedi de ondan oldu.
Peki, şimdi ne olacak?
Ne olacağı açık…
'Eski, yeni şeyler söylenmeye başlanacak.' AK Parti'nin 2002-2011 arası tutturduğu o muazzam başarılı politik dil revize edilecek. Sokağa inilecek. Sosyolojiye kulak verilecek. Ciddi bir kan değişimi ile 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek yeniden başlanacak. Zira Tarık Tufan'ın da dediği gibi 'Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.'
Bir de şu: Ben bunları 'mevziden' yazıyorum. 25 yıldır içinde yer aldığım o hakiki mevziden. Dolayısıyla 'toparlanın gitmiyoruz' diyorum sadece. Bilmem anlatabildim mi?
Ne diyordu Elliot: 'Bana kızın yine e mi? Ben yine hain, kripto, paralel olayım. Yine ihanet çemberinin ortasında yer alayım. Ama ne olur azıcık silkelenip kendinize gelin be abiler artık.'
--yazı--
Yılların gazetesi. Taraflı olduğu çok ortada, su goturmez bir gerçek. Hala tarafsız yayın yapan bir gazete olduğu söylenemez sanırım. Açın okuyun, bilgi sahibi olun dedigimi anlarsınız. En son ne zaman orijinal bir haber yapmış bakmak gerek. Gazetecilik için komik bir durum.
Bir dönem muhafazakar kanadın entelektüel sesiydi. Tabi muhafazakarlarin entelektüel duzeyi ortada oldugundan yine satmiyordu ama simit sat onurlu yaşa olayı vardı. Şimdi yine satmiyor fakat ortada bir yayin da yok artik. Yazik. Akp, muhafazakar kanadın default olarak zayif entelektuel yanini da ciddi şekilde zedeledi.
beklenmedik tarzda bir makale gördüğüm gazete. yazıyı okuyunca sanki sözcü gazetesini okur gibi oldum. şu ifadeleri yeni şafak gibi yandaş bir gazetede görmek şaşırtıcı:
"Genç insanlar, büyüdükleri, eğitim aldıkları ülkelerinin yarınlarına inanmıyor, hak edenin hak ettiği yere geleceğini düşünmüyor.
Bir bardak taze çay içmek için bile torpil lazım, ocakçıyı tanıyorsanız taze, tanımıyorsanız bayat çay içiyorsunuz, bunu herkes görüyor, herkes yaşıyor, adalet duygusu temelden sarsılmış durumda.
Milliyetçi, maneviyatçı duygular da bir yere kadar götürüyor toplumu, küçücük bir ilçe belediyesinin yolsuzluk dosyası dudak uçuklatıyor, kamudaki israf göze batmıyor, göz çıkarıyor.
Bu usulsüzlükler memleket zenginleşirken pek görülmez ama alım gücü düştükçe, piyasa daraldıkça, umutlar kırıldıkça patlar, çok kötü patlar.
TÜiK raporu, o patlamalardan biridir işte, hem de ne sessiz bir patlama…
Dışarıya giden genç, “Bu ülkede benim adamım yok, bir şey yapmam mümkün değil, aklımın işe yaradığı bir yer bulayım bari kendime” diyerek çekip gidiyor."
açık bir şekilde sayın reis- i cumhur beyefendinin emirlerine karşı gelmiştir. kriz var, yandık battık yaygarası koparmayın dedi reis - cumhurumuz. ama bu firma 30 kişiyi işten attı. kriz var algısı yarattı.
bedelini ağır öderler herhalde. öyle değil mi sayın reis-i cumhurcurlar ? :D