tabi marifet, böyle ayarları seçim sonrası değil, öncesi vermektir. hoş, yandaş medyanın haline bakarsak, seçim sonrası vermek de cesaret işi tabi...
yazarın çarpıcı bulduğum bazı tespitleri:
"...partiyle ilişiğinin o gün kesilmesi iktiza eden adamların balkonlara çıkarılması..."
" ...Asgari ücret çok düşük, sosyal adaletin tesisi şart' diyenlere kulakları tıkamak..."
"...Her türden eleştiriye kulak tıkamanın neredeyse bir parti geleneğine dönüştürülmesi...
"... 'Şu barajı kaldırın' cümlesine hiç ama hiç itibar edilmemesi..."
"...Gezi'yi sadece faiz lobisi ve komplo teorileriyle açıklayamayız..." diyenlerin dinlenmemesi...
"... Birinci sınıf liberaller ve birinci sınıf islamcılar sizi her seferinde uyarmaya çabalarken sizin ısrarla 'gözü kapalı bizi savunuyor, bu bize yeter' dediğiniz bir takım omurgasız adamları baş tacı edilmesi..."
bir de ucu sözlük yandaşlarına dokunan bir ayarı var yazarın:
"...AK Partili gençlerin bile bir çeşit 'resmi parti sözcüsü' gibi davranmayı alışkanlık haline getirmeleri..."
yandaşlar, işte seçimden önce y-chp'nin halkçı vaatlerini destekledim. fakat parti ilkelerime uymadığı için seçimde oy vermediğim gibi seçim sonrası gerçekleri yüzlerine vurmaya devam ettim. y-chp'de devam edecek olsam yine aynısını yapardım.
gelin vazgeçin artık şu biatçı zihniyetten... yanlış gördüğünüze yanlış demekten çekinmeyin...