yılbaşı eğlenceleri, noel baba geyikleri, süslü ağaçlar filan değildir onun için yılbaşı. sadece milli piyango çekilişidir, yani bu skik hayattan kurtulmak için umut ışığı. hayal gücü ne kadarına yetiyorsa ümit eder işte; kaloriferli ev, yeni ayakkabılar, yeni gocuk (bkz: gocuk), kadife pantolon... kendisi için küçük, sevdikleri için büyük şeyler ister.
en önemlisi, evdeki mutsuzluğu, huzursuzluğu alıp götürecektir o bilet. anne-babası kavga etmeyecektir mesela (kavgalarının çoğu yoksulluktan çünkü).
uyuyakalmayıp büyük çekilişi izleyebilmek için yüzünü yıkar. trt'nin halka bir lütfu olan eğlence programını izler göz ucuyla. hayallere dalar yeniden. o kadar ister ki ikramiye kazanmayı; bu küçük adamın isteğinin yerine gelmemesi insanlık suçudur neredeyse.
12'ye 10 kalaya kadar bekleyebilmiştir. sonrası güzel rüyalar, evler arabalar... öyle güzel rüyalar görüyordur ki, onu uyandırmak insanlık suçudur neredeyse.
sabah erkenden uyanır. yatak aynı yataktır, duvarlar aynı soğuk duvarlardır. yataktan çıkmaz; annesinin gelip 'hepsi bitti oğlum, ikramiye bize çıktı. hadi kalk, taşınıyoruz buradan' demesi için bekler. gelen giden olmaz. kalkar, tuvalete giderken babasıyla karşılaşır. babasının yüzünde hiçbir mutluluk belirtisi yoktur. çocuk inanmak istemez, kendisine sürpriz yapacaklarını sanıyordur hala...