yeni yıla girmemek için diretmektir belki de bu sebepsiz bağırış. çünkü ben yeni yıla giremedim hiç. her gelen yıl daha bi sert biçimde bana girmişti. tıpkı 2010 gibi...
neler oldu 2010 da düşünüyorum da, sanırım yurtta girmiştim. popüler kültür siktiğim için ben o gece içki içmemiştim. ha niye dert yanıyorsun o zaman yılbaşında yalnızlıktan derseniz bu bir dert yanmak değil... en azından yalnızlık için bir sitem...
2010un bana getirdiği tek güzel bir şey yok. hayatımda hiç yılbaşı hediyesi almadım ben. bu yalnızlıktan mı acaba? sanmam değil...
2009 da ise bir aşk buldum ben... sarı eylülün 6 sında. içimi ısıtıyordu... kalbim pırpır ediyor diyenlere popomu gösteriyordum eskiden... neyse...
bu yazının bir varış noktası yoktur sevgili arkdaşım. zaten eğer okuyorsan ne diyo lan bu bi ondan bahsetmiş bi bundan diyebilirsin. e zaten mantıksızlık içinde yüzmüyor muyuz?
salakça yapılan seneye görüşürüz esprileri gibi soğuk geliyor bana sokakta eğlenmek. ama şöyle olsa; bi arkadaşım dese ki "oğlum gel lan şu partiye gitcez masraflar benden" bir dk durursam şerefsizim! e hani popüler kültür sikiyodum? ya ben kendi içimde bu kadar çelişkiler fırtınalar yaşarken ne haddime eğlenmek...
benim sadece bir eğlencem vardı o da sarı sonbahar ım!!! ama o da sıkıldı be benim bu sorumsuz tavırlarımdan(saat tam şu an 00:00)dolayı terketti işte... tabi adam olmayana kız yok! ne okulu bitirebiliyoruz ne kpss memurluk falan. ulan ne kadar aciziz amk. dün gittim sarı sonbaharımın yanına. 2.5 aydır ilk defa görecektim... söğütlüçeşme metrobüs durağının oradaki alt geçişinden salına salına gelişi kalbimi durduracak sandım! lan düşünsene hayatın gleiyor ordan! yaşaman ona bağlı amk! o kadar özlem birikmiş içimde ne yapacağımı şaşırdım sonuçta sevgili değiliz lan ne yapayım nasıl davranayım bilemedim bir an. koştum yanına kollarımı açtım ve dedi ki "hayır burak sana sarılmayacağım!" yıkıldım lan. ne diyebilirsin ki onun için artık sıradan birisin. bi farkın yok sokaktaki kimseden.
doldu gözlerim ağladım... erkekler ağlamaz diyenin de götüne koyayım. öyle bir ağlar ki...
oturduk falan işte bi yerlerde başladım anlatmaya, bak seni şöyle böyle seviyorum dedim. ve dedi ki "burak bunların farkındayım, ama bunlar yetersiz ikimiz için artık bişeylere tutun, bi haltlar yap." düşündüm haklı lan. sonuçta annesine burak burak burak diyince adam olmaz ondan ayrıl diyodu. kadın da haklı bi yerde tabi. neyse işte barıştık sonuç olarak ama kimse bilmiyor barıştığımızı sonuçta ayrıldık herkese beni kötüledi nasıl gururuna yedirip barıştım diyebilir. ne zaman der biliyor musunuz ben ta ki adam olunca...
bu gün mesaj attı içimde heyecan kalmadı artık diye. ona küçük süprizler yapıp şaşırtmak istedim. mesela şömine, kırmızı şarap, güllerle süslenmiş bir yatak ve küvet... düşündüm de para lazım lan. ama ben sorumsuz fakirin tekiyim! ne yapayım yani(önerisi olan varsa yazsın) ama bişeyler yapmam gerektiğinin farkındayım.
şu an kendisi arkadaşlarıyla eğleniyor ama bana mesaj atamıyor yukardaki sebeplerden dolayı. en yakın kankam ve sevgilisi(kankamın sevgilisi de benim sevgilimin kankasıdır)ile beraber bi evde geçircekler geceyi. bir de bize bakın... o dışarlarda benden bihaber ben sözlükteyim o da benden bihaber... böyle heyecan olmaz ki tabi... ama yapmam lazım bişeyler. düşünemiyorum. eriyorum ulan artık. dertlerim bini geçti artık. borç desen gırtlağa kadar. okul desen bombok ve bunların sikip bıraktığı bir aşk elimde olan.. ama solmak üzere.
bu durumda herkesin diyeceği şey bir yerlerden başla bak ypaman gerekenleri biliyosun olacaktır. ama olmuyor işte. tamam bunları düşünmekte bir başlangıç ama somut adım olarak nereden başlayayım ben? of sözlük of...