geçtiğimiz yılbaşında takkemden geçen bu olayı anlatmadan önce sizlere büyük bir müjde vermek istiyorum. hamileyim arkadaşlar. sonunda gül suyu kokan evimin içinde oradan oraya Eûzu-Besmeleler eşliğinde koşturacak, yorulunca oturup kur'an-ı kerim'den iki sûre okuyacak, göster bakalım amcalara deyince namaz kılmayı gösterecek, geceleri uyumadan önce başbakanımızın ülkemiz için yaptıklarını anlatacak bir oğlum olacak inşallah...
tövbe yarabbi, inşaallah inanmamışsınızdır. müjdem şu arkadaşlar; dün gece istihareye yattım ve uludağ sözlük'ten tüm ateistlerin uçurulduğunu gördüm. yüzlerinde zuhur eden ilahi bir nurla, ismail bey ile moonlight sonata birbirlerinin takkesine şaplak atıp kelime-i tevhidler eşliğinde ateist yazarlara teker teker silik atıyorlardı. ben de salih'le beraber içeriye girip takkelerinden öpüyordum. silme işlemi tamamlandığında dördümüz kolkola girip zikir çekmeye başladık. rüyamın en güzel yerinde salih uyandırıp beni kedi maması almaya göndermeseydi kimbilir daha neler görecektim. neyse, göreceğimi gördüm zaten. yani anlayacağınız sözlüğümüz pek yakında ateist işgalinden kurtuluyor arkadaşlar. artık kimse olur olmadık yerde çıkıp başbakanımıza, peygamber efendimize, yüce allah'a, salih'e ya da bana sövemeyecek...
yeni yıla saatler kala başbakanımız başta olmak üzere tüm müslüman dostlarımızı arayarak yeni yıllarını kutlamış, çam ağacımızın tepesine yıldız niyetine başbakanımızın fotoğrafını asmış ve yeni yıla cenabet girme ihtimaline karşı abdestlerimizi tazelemiştik. salih kırmızı takkesi ve boynuzları başında ren geyikleri gibi bir o yana bir bu yana koşturuyor, koltukların tepesine çıkıp ters taklalar atıyordu. ben ise aynı zamanda türbanlı bacım olan sevgilime daha imanlı görünebilmek için aynanın karşısında hz isa model saçlarımı tarıyor, bir yandan da takkemi ütülüyordum.
yeni yıl için her şey hazırdı. son olarak noel baba oyuncağının başından şapkasını çıkarıp, yerine takke taktık. mahallede alkol içilip zina yapılma ihtimaline karşı salih'i evde bırakıp, omzuma erkan can'ın takva filminde giydiği paltodan atıp dışarıya çıktım. tüm sokakları teker teker gezmeme rağmen ateistvari bir ahlaksızlıkla karşı karşıya gelemeyince boşuna çıkmış olmamak için karakola uğrayayım dedim. engin başkomiserle öpüşüp selamlaştık ve bahaneyle sözlükte başbakanımıza en son hakaret eden yazarların ip numaralarının ve yazar nicklerinin bulunduğu listeyi kendisine verdim. engin başkomiserden yolda içmek için bir dal sigara alıp, başı açık geçen bayan polise kinayeli bir şekilde cebimde taşıdığım baş örtüsünü hediye edip; karakoldan dışarı çıktım.
yolda yürürken içime kötü hisler doğmaya başlamıştı, apartmanımın önüne geldiğimde kan kokusu misali burunları gıdıklayan bir namussuzluk kokusu etrafa hakimdi sanki. hatta sigaramın dumanından daha hızlı bir şekilde doluyordu ciğerlerime. bu koku, işte bu hava öldürürdü beni; sigara falan değil. riddick daha doğrusu speedo marka havuz gözlüğümü gözüme takıp evleri tararken telefonum çaldı.
etu: hayırlı akşamlar arkadaşlar... ay pardon, hayırlı akşamlar sabah namazı abdestim. hayırdır bir mesele mi var ?
türbanlı manitam: ya babam sana gelmeme izin vermedi. ak partili adam anasını, karısını, kızını, bacısını yılbaşı gecesi sokağa salmaz diyor. gelemicem, allah kısmet etmedi...
etu: doğru deyyo akoyim. neyse merak etme ben evlenince sana çok gelip gidicem. hohohoohoh.
etu: babana selamlar valla çok takdir ettim, takkesinden öperim. hadi bye, her yerinden öptürme bana. hohohoho.
telefonda söylediğim öperimli, skrimli laflar benim ağzımdan ömrüm boyunca çıkmamış şeylerdi. tövbe yarabbim sanki içime çektiğim namussuzluk kokusu beni de etkilemişti...
şeyime top gelmiş de işemem lazımmış gibi korkuyla eve çıktım ve evin kapısını anahtar falan kullanmadan Üç Kulhuvallah Bir Elham okuyup açtım. hemen salona doğru yöneldim. kapıyı açtığımda salih takkesini sıvazlıyordu... televizyonda nuran sultanı görünce kafir cinlerle mü'min cinler tepemde resmen bedir savaşı yapmaya başladılar. kumandayı aldığım gibi samanyolu tv'yi açtım, çok şükür beşinci boyut vardı...
beşinci boyut'u sonuna kadar izleyip kendimize geldik. saatler 23.54'ü gösteriyordu. yeni yıl kapıya dayanmıştı. yeni yıla bütün bir yıl boyunca secde etmek için namaz kılarak girecektik. içimiz içimize sığmıyordu sanki bedenlerimizi terk edip berzah alemine yol alacakmışız gibi hissediyorduk. derken gözüm açık kalan perdemizden karşı evin camına takıldı. birkaç saat önce içime çektiğim ahlaksızlığın o bacak arasıyla karışık kekremsi kokusu bu evden geliyordu... salih'i papağanımmış gibi omzuma koyup, dürbünle cama bakarak korsan taklidi yaptım ve gördüklerim karşısında takkemden vurulmuşa döndüm...
karşı evde iki kız ve iki erkek anadan doğma bir şekilde birbirlerinin memelerini falan elliyorlar, anladığım kadarıyla antidemokratik cinselliklere ve anallaşmalara yelken açıyorlardı. kaptanı bendim bu geminin ve dümeni elime almam elzemdi. hemen gül suyu tabancalarımı belime sokup, 99 luk tesbihimi bekçi köpeği gibi boynuma geçirdim. salih'le beraber ayı yogi ve bobo gibiydik. apartmanın açık kapısından içeri girip kızlı erkekli sevişilmekte olan dairenin önünde bir tur dönerek ilahi bir nur çemberi oluşturduk. ardından zile basıp duvarın dibinde saklandık. salih kapıyı çırılçıplak açan bayana karate tekmesi atıp yerle yeksan etti. kapıyı anadan üryan açan ateist kızı saçından tuttuğumuz gibi içeriye sürüdük ve salih'le birlikte aramızda ölene kadar sır kalacak o görüntüyle karşı karşıya kaldık...
saat tam 00.00'ı gösterdiğinde evdeki diğer ateist bayan çırılçıplak domalmış bir vaziyette, takkesiz erkeğin penaltı vuruşunu kullanmasını bekliyordu. nefesler tutulmuştu sanki. gül suyu tabancamı belimden çektiğim gibi ateşini söndürmek için malum yerlerine iki el ateş ettim. ateist kız gül suyunun tesiriyle ''yandım allah'' diye bağırarak sanırım bir anlık imana geldi. kızları saf dışı bıraksak da ateist erkekler ''allah yok! allah yok!!'' nidalarıyla üstümüze koşmaya başladılar. biz de ''allah allah allah allah!'' nidalarıyla karşı saldırıya geçtik. takkeyi başımdan çıkardığım gibi şakkkk diye geçirdim pattt diye yerle bir oldu allahsız köpekler. iyice gaza geldik o anda salih'le. yanımızda fazladan taşıdığımız takke ve türbanları elimize aldığımız gibi kızları 32 yerinden türbanladık ve erkekleri 62 yerinden takkeledik...
işte o anda semadan inen ilahi bir nur hüzmesi aydınlattı geceyi. bir ara ölmeden göğe yükseltilir gibi oldum hatta. çok değil, birkaç dakika önce etrafa türbanlı bacılarımızın dayanamayacağı tüden ağır bir ahlaksızlık kokusu yayan ev buram buram gül suyu kokmaya başlamıştı. türbanladığımız ateist kızlara namaz kılmayı öğrettik ve takkelediğimiz ateistlerle birlikte yeni yılın ilk ışıklarına kadar engin noyan'dan ilahiler eşliğinde zikir çektik. ertesi gün ise salih ve benim şahitliğimde bu iki ateist genç kızımız ve oğlanlara imam nikahı kıydırdık.
onlar erdiler iman nuruna, biz ise ulaştık evliya mertebesine. işte o günden beri bana son ateist bükücü dediler. dünyanın kaderi benim takkemdeydi...
yeni yılda ailelerinden habersiz çeşitli aktivitelerde bulunan çok genç kız var. ateist, deist, hristiyan ya da müslüman olabilirler önemli olan bu değil ama alkolün etkisiyle pişman olacak şeyler de yapabilirler. yeni yıla sevişerek giren kızlar ardından yaptıklarından dolayı pişman olabilirler, bu yüzden iyice düşünmeliler.