yine yeni bir yıla girmek üzereydik. 31 aralık 1990 küsürdü. sabah okulda noel babayı tartışmıştık arkadaşlarla. murat adlı duygusal arkadaşımız, ısrarla gerçekte var olduğunu iddia ediyordu. o gece geleceğinden adı gibi emindi. ben biliyordum tabii gelmeyeceğini. inanmıyordum ona. gelse de zaten babam ağzına sıçardı. tanımaz etmez. bir sene öncesinde eve giren hırsızı darp ettiği gibi, noel babayı da sakallarından tutup duvardan duvara vururdu. gelip geleceğine pişman olurdu valla.
her ne kadar noel babaya inanmıyorsam da hindiye inanıyordum. bazı arkadaşların evinde noel akşamı yeniyormuş kendisi. belki de bu gece bizde yeriz diye hayal etmiştim. ama olmadı tabii. bırakın noel babayı, çam ağacını, hindiyi, vesaireyi, saat 00.00'ı görmeme bile izin vermemişti ebeveynlerim.
okula gittiğimde, arkadaşlarla yılbaşına nasıl girdiğimizi anlattık birbirimize. herkes sıkıyordu işkembeden. ben de saat 3'e kadar televizyon izlediğimi söyledim. o dönemde ne kadar geç yattığını söylersen o kadar karizmatik olurdun. sonra murat girdi sınıfa. morali çok bozuk gibiydi. hemen gittim yanına;
ben wade: noldu geldi mi noel baba?
murat: yok gelmedi ibne.
ben wade: abi öyle deme ya. işi çıkmıştır belki. hem sizin evde şömine yok. nasıl gelsin adamcağız?
murat: ben wade, gider misin başımdan. şakanın sırası değil.
büyüdük. 2 binli yılların başına geldik. ilk kez yeni yıla ailemle değil de, 2 çılgın arkadaşımla beraber girecektim. önce alışverişe çıktık. içeceklerimizi temin ettik. 'hindi alalım mı lan' soruma sert bi tepki yedim. gidip o vitrinlerde döne döne kavrulan tavuklardan aldık birer tane hindi niyetine. birkaç da süs tabii havaya girmek için. artık her şey hazırdı. deliler gibi sevinecektik. ve geri sayım başladı:
on saniye süren bu naraların ardından desibelde düşüş yaşanmaya başladı. sonra da derin bir sessizlik oluştu. sessizliği x adlı arkadaşımızın sözleri bozdu;
x: napıyoruz lan biz?
y: abi ben de anlamadım. niye seviniyoruz lan?
ben wade: bize göre değilmiş harbiden. kağıtları getirin de 3-5-8 oynayalım bari.
kafalar güzel olduktan sonra balkona çıkıp birer sigara içelim dedik. x ne duygusal çocukmuş meğer. sigarasından derin derin nefesleri alıp, gözlerini kısıp dışarıyı izlerken, o an milyonlarca kişinin sevinç yumağı oluşturduğunu, birbirlerini öpüp meşk ettiklerinden falan bahsetti. çoğu insan bunları yaparken bizim 3-5-8 oynamamıza içerlemişti anlaşılan. neyse ki yanında ben vardım. 'mal mısın lan kendine gel, şu hayatta daha güzel başka ne var ki' dedim. hak verdi. biraz olsun rahatladı.
şimdi de 2010'a girmek üzereyiz. herkes 2009'un çok boktan bir sene olduğunu belirtip, bir an önce 2010'un gelip bu dertleri alıp götürmesini bekliyor. halbuki aynı beklentiler 2009 için de geçerliydi. hep gelen gideni arattı kısacası. yıllar gelip geçici, artan sorumluluklar ve sıkıntılar kalıcı oldu. değişen bir şey olmadı hiç.
şşt 2010; gelirsen ekime gelmezsen de sikime kadar yolun var. en ufak bir beklentim yok senden. 2011; adam ol. senin için de aynı şey geçerli. 2012; seni sevdim. filmin güzel. aferin. gel sen. 2013; sen gelme lan ayı.
yaşamında olması gereken şeylerin olmadığı anlaşıldığında, sevinememek eylemine birde içi burkulmak eklenir. istekler gerçekleşmeyince de her yeni yılda tekrar eder kendini bu sevimsizlik. kronikleşmeye başlar çünkü insan hayatında çeşitli beklentilerle başlayan çoğu şey beklentilerin çoğunu cevapsız bıraktığı için bitmek zorunda kalmıştır. her gelen yeni yılın da biteceği gibi...
ve bu söylem, geleceğinden umutsuz insan hissiyatı olabilir aynı zamanda.
hayatında yaşadığın en kötü seneyse, en beterinin bu olmasını umuyorsan bu durumu cok yaşamazsın. Hali hazırda bu mutsuzluklar devam edicekken de yeni yıla girmenin pek bir anlam ifade etmediği durumdur.
evine noel ağacı dikip , dibine hediye paketi koymakmıdır lan sevinmek?
her gelen yeni yıl beraberinde yeni sıkıntılar , yeni sorunlar , yeni acılar getiriyorsa bu yeni yılında pek bi farkı olmayacaktır.her şeyin bir anda değişmesi ve güzelleşmesi kadar saçma bir beklenti yoktur heralde.size iyi seneler eğlenin amk.
yeni yıla saniyeler kala sevgiliyle kavga etmek örneği olabilir.
- 15.. 14.. 13..
* aşkım gelsene hadi geri sayım başladı
+ geliyorum aşkım bi dakika rujumu tazeliyorum
* hayatım yeni yılı rujunla mı geçirmek istersin yoksa benle mi?!
+ tamam ercü abartma!
- 7.. 6.. 5..
* abartma mı! suçlu ben mi oldum yani! pes yahu..
+ ercü geldim işte ne var niye uzattığını anlamıyorum!
-2.. 1.. sıfıııııaaaağğğrrr!!! bum çaka düm küte..
* hay a q yeni yıla kavga ederek girdik senin yüzünden!
+ benim yüzümden mi! benim mi!
yılın geri kalanını yalnız geçirmekle sonuçlanacak eylem...
yeni olan herşeyin eskiyerek;elinde, önünde ve ya geriye baktığında arkasında olduğunu görmek.Yeni olan hiçbirşeye sevinememek gibi birşey yeni yıla sevinememek. Yeni olan her ne varsa bir gün eski olacaksa o kelimenin önemi neden olsun ki diye düşündüğün anlarda o yılların giderek anlamsızlaştığı his sevinememek.Yeni olmayan bir yalnızlıkla sevinmeden 00.00 olmadan uyku alemine girmek.
nasıl girdiğinle alakalıdır. ben mesela geçen sene sevgilim ve en yakın arkadaşımın üzerlerine atlayarak girmiştim. hehe ne güzel günlerdi. şimdi gelmesin amk banane.