2018'e daha taze, şimdi girdiğimiz şu dakikalarda, 20 sene öncesi, 1998 olan yıl. vay anasını demeden edemiyor insan. ben çocuk iken; insana daha dün gibi geliyor sözü söylerdi büyükler; ulan nesi dün gibi kaç yıl geçmiş aradan derdim içimden. ama harbi dün gibi hissedebiliyormuş insan, ister istemez.
ve yeni yıla üç ay vardı, şimdi ise 1 ay kaldı. yeni yılımız da inşallah güzel geçer. inşallah daha anlamlı, daha güzel, daha faydalı bir yıl olur, temennim bu ve tabii ki daha sağlıklı.
Bize hangi sürprizleri getiriyorsun? söyle yeni yıl nasıl geliyorsun yine?
Bize bir yaş daha yaşlandığımızı hatırlatmak için gelme, üzüntülerimize üzüntü eklemek için gelme... içimizdeki sevgileri öldürmeye de gelme....düşlerimizi çalmak için gelme.... gözlerimize yaş eklemek için de gelme. umutlarımızı öldürme yeni yıl. geleceksen yüreğimize güneşini, ışıklarını al da gel... sevgilere sevgiler ekle de gel... ölümlerden haber verme yeni yıl, sağlıklardan haber bekliyoruz senden bu sene... ihanetlerden, yalan dolandan, hayal kırıklarından haber verme... Sevgilerden, neşelerden, mutluluklardan haber ver. Onursuzluklardan, yokluklardan, kalp kırıklıkları, kaçamaklardan haber verme...
Yeni yıl, tüm yanlışları giden yıla bırakıp doğruları al da gel....
Tüm güzel sürprizlerin olduğu, sağlık, huzur,barış, başarı... umut ve mutluluklar dolu 2009 diliyorum.
geçen yıl bu saatlerde kardeşimle balkonda oturup saatlerce konuşmuş sigara ve kahve içiyorduk. annem içeride yatıyordu, hastaydı ama içerideydi, yatıyordu.. şimdi ise yok. 11 ay geçti ölümünün üstünden. Gerçekliğin gözümde sarsılmasının üstünden 11 ay, kardeşimle bu ihtimalden bahsedip ama buna inanmayışımızın üstünden ise tamı tamına 12 ay geçti. 365 gün 2-3 saat kadar.
Babam yoktu. Evde üç kedi yoktu. Şimdi onlar var, iyiler, bu kez onlar yatıyor içeride. Hayat bir alıp üç verdi der miyim, yine de bilemiyorum.
Benden çok fazla şey aldığı kesin. Hayatımın en kötü yılını geride bıraktığım kesin. Hala benden alabileceği çok fazla şey olmasına rağmen, artık bunların beni şaşırtmayacağı kesin.
Artık hiçbir şeyin sonsuza kadar gitmeyeceğini biliyorum. Tek tekerleği olmayan bir arabanın, ilerlese bile en nihayetinde bir gün duracağını biliyorum.
Aslında bu yazıyı buraya bir daha uğradığım zamanki bana yazdım. Artık bir kalem kağıt kullanmaktan daha kolay bir ekrana dokunarak ortaya bir şeyler koymak. Belki artık ortaya bir şeyler koymaya başlayacağım burada olmadığım zamanlarda. Ölüm var, ben yok olana kadar bir şeyler oluşturmaya başlayacağım.
Her günkü gibi önümüz tam bir meçhulken umut denen şeyden bahsetmek yersiz sanırım. Yine de zamanında ağızdan ağza dolanmış bir efsane gibi bunu geveleyip duracağımıza eminim zaman zaman.
Şimdi geçmiş mi daha karanlık yoksa geleceğim mi bilemiyorum. Çok ileriki yaşlarıma kadar sürdüreceğim bir işe başlayacağım yakın zamanda. Şimdi nereye sürükleneceğini bilmeden, nasıl yapacağını bilmeden bir tabure üstünde oturup sigaranı içiyorsun. Belki bunu bir daha okuduğun zaman elinden çıkan sigaraların daha düzgün sarılmış olacak. Kafeinsiz kahvenin fiyatını pahalı bularak bir daha almayacaksın belki, bu son paketin olacak. Belki aylar sonra bu saatlerde çarpıntılarını göze alarak kahve makinesinin başında dikiliyor olacaksın. Bambaşka bir yerde. Nasıl bir durumda olacağını hiç hayal edemiyorum. Beklenmedik şekilde hayatında yapıcı bir şeyler olmaya başlayacak geçen bu yıllardan sonra. Belki yine aldığın nefes ciğerine yetmiyormuş gibi hissedeceksin, belki ışıklardan çok uzak bir evde gökyüzündeki yıldızlara hayretle bakıyor olacaksın. Bu üşengeçlikle gözlüklerinin numarası hala aynı, camları günlerdir silinmemiş olacak yine. Belki hayata baktığında diğerlerinin yarısı kadar göreceksin her şeyi; değiştirmek senin elinde olsa bile. Belki de daha flu, daha karanlık görmeyi tercih edeceksin. Ama değiştirmek de yine senin elindeydi bir noktaya kadar. Olsun, nasıl olursa artık.
Yıllar önce ilaçlarına başlarken olmasını umduğun şeyleri; şimdi belki de ilaçlardan dolayı olmamasıyla suçluyorsun. Neyse boşver, belki buna da bir el atarsın. Belki bi gün onları yine bırakıp, umudunun tedavide olduğuna inanırsın. Birbirinin tersi her iki durumda da boku bir diğerine atacağını biliyorum. Bunu hep yaptın. Belki bir gün sebepler arayıp durmayı bırakırsın. inanmanın ya da inkârın sana bir yarar sağlamadığı bu süreçlerle oyalanıp durmayı bırakırsın belki. Belki bir gün annenle tekrar kavuşacağına dair bir umudun olur içinde. Belki bir gün tüm seslerin susmasının da huzurlu olduğna inanırsın. Bir gün çürüyen bir cesedin içindeki böcekleri düşünmeyi bırakırsın umarım. Ve belki bir gün bir mezarın başında olmak bile özlemini biraz olsun dindirmeyi başarır. Umarım yeniden bir mezar başında nefessiz kalmazsın.
Alkol ucuzlar, hükümet değişir, kedilerin hep mutlu yaşar umarım. Hayatla ve ölümle, insanların tümüyle, böceklerin bacakları ve kafandaki tanrı figürüyle barışırsın umarım. Bir şeyleri sadece ummaktan ve öylece zamanın geçmesini istemekten vazgeçersin umarım.
Hep anneni daha sık aramanı söylerdi sesler.
Tüm mesajlara kafanda cevap verir, aylar sonra gelen aramalara ölmüştüm yeniden dirilmişim gibi bahaneler sunardın. Hala yapıyorsun. Yapma. Umarım bir gün hepsine cevap verme gücü bulmuş olursun.
Babana bunu yapma. Onu ara. Bir gün bir telefonda kalan tüm kırıntılarını tek tek toplayarak acını dindirmeye çalışmak istemiyorsan eğer, hemen yap. Kardeşini de ara. Annen 48 yaşında öldü, bu hepimiz için genç bir ölüm, dövünürsün sonra. Kestaneyi de öp benim için. Geçmiş ve gelecek için.
insanların icadıdır. tarihi, saatleri haftaları günleri ayları insanlar isimlendirmiştir. Yeni yıl da bunlardan biri. 365 gün değil de 500 günde bir yeniyıl kutlayabilirdik. yada 200 günde bir yeni yıl kutlayabilirdik. çok ilginç.