sözlük dediğim, türkçeden yabancı dile çeviri yapan sözlüktür, kitaptır. yanlış anlaşılmasın. yoksa şundan bahsetmiyorum.
+ abur ne lan?
- sus sus. çok fena sertleştim.
+ hemen aratıyorum, dayanamayacağım.
eline bugüne kadar türkçe-ingilizce sözlük geçip de, aradığı ilk 10 kelimede cinsel organların ve münasabetlerin halk arasındaki çeşitli adlandırılışları, s.çmak, geğirmek, osutturmak vs... olmayan ergen gençlerin türkiye cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılacağına, onun yerine el salvador senatosuna evlatlık verileceğine dair gelişmeleri hepimiz resmi gazeteden takip ettik. bunlar hep beyin göçü. ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar hep.
bizim bir dili öğrenmemiz için, argosunu öğrenmemiz lazım haceliz. bazı sözlükler bu yetimizi kısıtlıyor, en ayıp kelimeleri "sekis etmek" oluyor. oysa ki, biz derdimizi daha yaratıcı argolarla anlatıyoruz. lise yıllarımda bu ihtiyacımı karşılayan bir deyimler sözlüğü geçmişti elime. zati ilk olarak aranacak kelimeri araştırmış, hepsinin anlamını bulmuştum. fakaaaaat; "mekanını söyle, s.kizlemeye geliyorum"dan tut, "ananı s.kerim babanı maaşa bağlarım"a kadar bir sürü cümlenin anlamı bile vardı.
leeds united maçı vardı. o sene ingilizlerle aramız limoni idi. hiç gereği yoktu! naptın langenscheidt!
sadece türkçe-ingilizce sözlüklerde yapılmaz almanca, fransıza, kişinin ilgisi varsa rusça, fince vb. sözlüklerde de ilk önce küfürlere bakılır. neden yapıldığı hala bilinmemektedir.