20 yıl evvelinin cenneti, 10 yıl evvelinin berzahı şimdinin ise cehennemi olmuş biricik şehrimiz...
Neden mi efenim;
Çünkü;
Eski evlerin hemen hepsi yıkılıyor yavaş yavaş, yerlerine ise bahçelerden yoksun kalmış ultra hatta hiper lüx evler konuyor son hızla.
Çünkü;
bahçelerde yan apartmanın çocuklarıyla misket vb.. oynayarak sosyalleşen bizlerin yerinde; sokak kültüründen bihaber,
asosyalite canavarı ortalama 84, 85 sonrası bir yeni nesil... artık kimse üst komşusundan şeker isteyemiyor kolay kolay, misafirliğe gitmeler kalmadı artık, bayramda çocuklar kapıya gelip para bile istemiyorlar hatta...
Çünkü;
O çoğunluğunu gayrımüslüm nüfusun oluşturduğu kültür mozaiği dağıldı gitti sayılır artık çoğu köklü semtte, bunların
yerineyse 90larla beraber uzaklardan göç eden ve kendi garip alışkanlıklarıyla, düzeltmek için bir gram çabalamadıkları
şivelerini de beraberinde getiren paralarının nereden geldiği meçhul(!) ultra zengin tipler aldı. Artık paskalya çöreği
getiren yok her noel evveli, ne biz komşu çocuklarla paskalya yumurtaları boyuyoruz ne de onlar bizimle bayram
namazlarına geliyorlar...
Çünkü;
Artık ne aktop, ne asır kaldı ne de çınarın karşısındaki eski futbol sahası.. Aşıklar parkı hiç olmadığı kadar tenha, artık zeynel kılıça veya abdullah'a değil, down-under'a da vinci'ye a&f ye gidiyor insanlar; okul bahçeleri tıklım tıklımdı biz çocukken, şimdi onların yerini internet kafeler aldı, street fighter alışmak bile zor gelmişti bir de bize, half life'ı oynamanın yanında bebek işi kaldı... Benim semtimin yani yeşilköyün gerçekliği bunlar, değişen sadece isimlerdir ama gene de, her semtte buna benzer çünkü az çok yaşananlar..
Ama bir de madalyonun diğer yüzü var; hani bize çevirmesi zul gelen çoğu zaman...
Çünkü;
çünküleri mazaret olarak kullanmaya alışmış bizim neslin çocuklarıydık biz,
dünya değişiyor söylemlerini bir türlü içselleştiremedik bünyemizde,
şimdi bir bakıyorum da geriye dönüp, biz durmaksızın değişim diye inlerken bize kulaklarını tıkamış büyüklerimize ne kadar da benzemişiz...
eleştirir olmuşuz olur olmaz. Evet; belki de haklıyız ama büyüklerimizin haklı olduğu kadar.. ne eksik ne de fazla...
yaşımız 30'a dayanmış ama biz hala köle isaura'da, zehir'de, vhs'lerde, beyaz gölge'de kalmışız...
vhs'nin yerini dvd, beyaz gölgenin'kini nba tv almış zehir yerine çocuklar bilgisayarda program yapmayı öğreniyor artık bizse hala format atmaktan bihaber, 4 parmak klavye yazmayı maharet saymışız..
iyi ya da kötü, biz nasıl holilop çevirmediysek, topaç bile hayal mayal bir ilkelliktiyse gözümüzde, onlara da bizim geçmişimiz şimdi öyle geliyor; kabullenemiyoruz ama birçoğumuz, içimizde gizli bir öfke.. aynı bizim bir üst neslimizin bize duyduğu gibi; ne eksik ne de fazla...
yaşlanıyor muyuz yoksa? liselerde, üniversitelerde okuyan kızlar bize artık abi diye hitap ettiği için içimizde bir yerler mi kanıyor?
yoksa zamane çocukları en güzel cicileriyle sokakta dolaşırken, rahat rahat flört ederlerken, bizler ağaçların dibinde kaçamak yaptığımız, çayıra çimene kaçtığımız zamanlara öfke mi besliyoruz bilinçaltımızda?
Peki küpe takan, hip hop yapan, bosbol giyinip saçlarını turuncuya boyayanları neden yargılıyoruz acaba? yoksa biz andromeda'da break dans yaptığımız, yarım parmak deri eldivenler giyip saçlarımızı amerikan ya da tenten kestirip hatta kotlarımızı kovbov çizmemizin içine sokup üzerimizde beyaz atletlerle dolaştığımız zamanları hiç mi anımsamıyoruz..?
evet yaşlanıyoruz, aynen bizden evvelkilerin bizden 10 sene evvel yaşlandıkları ve şimdiki kardeşlerimizin 10 sene sonra bizim yermize geçecekleri gibi.. Ne eksik ne de fazla..
Yılmaz Erdoğan'ın demek istediği gibi yani; dönüşen zaman değişense biziz,
kimbilir belki de aman vermeden akıyor zaman ve herşeyin müsebbibi asenkronizasyon mağduru zihnimizdir...
edit: burada nesilden kasıt sözlükteki 3., 5. nesil falan olmayıp(ki burada nesil ayrımı yapmak yerine entry ayrımı yapmak gerekmektedir kanımca, zira girilen entrylerden zaten aşağı yukarı yazarın yaşı, meşguliyeti vs.. tahmin edilir) genel anlamda nesiller arasındaki farklılıklardır.
bahsedilen nesil sozluktekiyse eger; yadirganmamalidir. gecmi$ nesillerin ilk zamanlarindan pek farki yoktur. yani birinci ve ikinci nesiller ilk geldiklerinde son gelen nesillerin yaptiklarini yapmi$tir hatta bazilari denyo gibi, islah edilmeyi reddetmi$ hayvan gibi devam eder bunlara. biraz zaman ve biraz ilgiyle duzen saglanabilir.
reele donup bakildigi an yeni nesile ad koymaya, anlamaya cali$mak gereksizdir. bilgi ve maddelerin kolay ula$ilabilirligi bana gore bazi toplumlarda yikici bir etki yaratmaktadir. yozla$manin had safhalarinda idame ettirilen bir ya$antinin, sosyal ve ekonomik yonleri de i$in icine dahil edildiginde gozume gorunen neslin tarifi sayisiz ve sonsuzdur. fakat ne bu kadar uzerinde durabilirim ne de anlamak icin yeterli bir zihni toparlayabilirim. kayip nesil kavramini yaftalamaktan ba$ka bir $ey gelmez elimden der ve susarim.