Hayatında bir kez bile gazoz kapağı toplamayıp, oyununu oynamayan bir çocuğun, digimon topaçlarının peşinde, bakugan ve ben10 setleriyle büyüdüğünü düşündükçe, içim acıyor doğrusu. Bunu yapamamış olan çocuklara üzülüyorum.
Doğru dürüst oyun alanı olmayan, apartman boşluklarında bisiklet sürmek zorunda kalan zavallı çocuklara üzülüyorum.
Tavuk koyun keçi civciv gibi bir hayvan gördüğünde çok ekstrem bir durumla karşılaştığı hissiyatıyla, hayvana bisküvi veren çocuklara üzülüyorum.
Bir dijital kamera almış olan anne babanın, yüz bin tane fotoğrafını çektiği çocuklarına üzülüyorum.
Sayamayacağı kadar çok oyuncak sahibi olup, onlardan birine bağlanamayan zavallı çocuklara üzülüyorum.
Annesi ve babası çalıştığı için, bakıcıya verilen çocuklara aşırı derecede üzülüyorum.
Daha 8-9 yaşında iphone sahibi olan çocukların, anne babasına acırken, kendilerine üzülüyorum.
Ödev yapma karşılığında atariyi açıp 90 Tank oynamayıp, play station portable sahibi olan çocuklara üzülüyorum.
Walkman in pili geç bitsin diye kalemle kaset sarmayıp, ipod ile binlerce müziği cebinde gezdiren o acınası çocuklara, üzülüyorum.