uzun deme oku, beyinler uyusturuluyor yine, uyuma.
boyle bir basliga boyle bir giris olmamali ama, tutamiyorum kendimi.
vay götler vay.
harbiden hayran oluyorum ben bu feto cemaatine. yani bu kadar sistematik sekilde, bu kadar kritik yerlere, bu kadar karincayi sikip belini incitmeyen bi yontemle yaklasan her ideoloji borusunu otturur kardesim. hele okudugunu anlamayan, anladigini sorgulamayan bi millete yapilirsa, %47 de olur %87 de olur bunlara verilen destek. yawsagin hakkini yavsaga verdikten sonra meramimiza gelelim.
lise felsefe derslerinde mufredat degisikligine gitmis milli egitim. surda anlatiliyor temel degisiklikler.
evet sevgili 15-16 yaslarindaki lise ogrencileri. size zihninizi ozgurlestirmenin bir yontemi olarak tanittigimiz felsefe pratiginde, ilk unitemizin sonunda kazanmanizi istedigimiz donanim "hikmet kavramini fark etme"niz. kim lan bu hikmet? dediginizi duyar gibiyim. bakiyoruz kutsal tdk sozlugune...
hikmet: 1. Bilgelik. 2. Tanrı'nın insanlarca anlaşılamayan amacı. 3. Gizli sebep
evet. yani neyi fark etmeniz isteniyor sizden? siz tost yiyip test cozmeye alisan nesilsiniz, coktan secmeli yapayim ben size. koyalim bakalim yerlerine. evet neyi fark etmeniz isteniyor?
a) Bilgelik kavramini fark etmeniz.
b) Tanri'nin insanlarca anlasilmayan amacini fark etmeniz.
c) Gizli sebepleri fark etmeniz.
d) Hepsi
bunun dogru cevabini milli egitim bakanligi muhtemelen "d: hepsi" secenegi olarak belirleyecektir. zira "a" deseler "felsefe dersinin ilk unitesinde 'bilgelik' kavramini fark etmenizi istiyoruz" demis olurlar, o zaman hem "neden bilgelik demiyorsunuz da hikmet diyorsunuz gotler?" sorusuyla karsilasirlar, hem de anlamsiz bir sey ogrenmelerini istemis olurlar ogrencilerden, zira bir kavram olarak "bilgelik" ogrencilerin farkinda olmadiklari bi kavram degil. acikca b sıkkı oldugunu da soylemeyecekler tabi ogretilmek istenenin, dolayisiyla "hepsi"ni ogrenmenizi istiyoruz diyip "ne var cocuklarimiz bazi seyleri bilmesinler mi, felsefe dersi dinsiz mi olmak zorundadir?!" diye populizm yapacaklar. hayir guzel kardesim, dinsiz olmak zorunda degildir felsefe dersi, ama dinsizligin de bir alternatif oldugunu gosterebilmelidir. peki sen bu unitenin sonunda bu ogrenciye yukaridakilerin "hepsi"ni ogrettigin zaman, dinsizligin bir alternatif olabilecegi dusuncesi nasil olusacak ya da kabul edilebilir bir dusunce olacak o ogrenci icin? neden mi olamasin, bak anlatiyim.
bunlarin hepsinin dogrulugunu, yani "hikmet" kavraminin ne oldugunu fark ettirmek demek su demek oluyor cunku. "tanri'nin insanlarca anlasilmayan amaclari vardir ve bilgelik bunun farkina varmaktir" bir kere felsefe dersinin ilk unitesinde "sen insansin aklin her seye ermez" i ogretiyorsun. "ama aklinin ermeyecegini kabullenmek bilgeliktir" diyorsun. "aklinin ermeyecegini kabul etmeyen kisiler bilgelikten uzaktir" diyorsun. yani bir tanri vardir ve onun "gizli sebepleri" vardir. bunu sen anlayamazsin ama bir amaci da vardir.
ama hemen caresizlige dusme. bak tanri sana kitap gondermis. oku bakayim ordan neymis tanrinin amaci?
-"bu dunya hayati bir sinavdir, obur tarafta iyiler kotuler ayrisacak, iyilere cennet kotulere azap varmis." diyor hocam.
- aferin yavrum.
- peki hocam tanrinin durduk yere bizi yaratip, ustelik kaderlerimizi, ne yapip yapmayacagimizi falan da bilirken (bkz: kaderin mantıklı açıklaması/#6906102) boyle bir sinava sokmasi, sonra da sonsuza dek odul ya da cezaya tabi tutmasi neden?
- yavrucum sen ilk uniteyi iyi anlamadin heralde... o kadarini kurcalamicaksin, tanri'nin insanlarca anlasilamayan amaci var heralde. hikmet abini hatirla...
- hmm peki o zaman.
simdi haber bunun mufredati muhafazakarlastirma egilimi oldugu izlenimi yaratacak sekilde yazilmis, ki ben bu izlenimin dogru oldugunu dusunuyorum, ama bu soru egitim bakanina sorulsa, ya da ayni haberi vakit gazetesi yazsa su sekilde cerceveler bu olayi: "felsefe derslerinde bati hegemonyasindan kurtulup, cocuklarin turk islam sentezinin farkina varmalari saglaniyor".
peki sayin ibneler, sizin amaciniz ogrencilere bilgelik bilinci kazandirip turk-islam sentezinden haberdar etmekse, felsefenin en temel alani olan "bilgi felsefesi" alani neden son uniteye alinmis, din felsefesi one cekilirken? turk-islam felsefesinin bu konuda soyleyecek bir seyleri yok mu?** neyin "bilgi" oldugu uzerine son unitede dusunecek ogrenci, ama "bilgelik" kavraminin farkina ilk unitenin sonunda varacak. nasil olacak hocam nasil olacak?!!
- gizli sebepler cocugum, gizli amaclar. sen eski mufredattansin heralde?
apaçilikte gelinen son noktadır. felsefe insanı daha geniş bakmaya sevkederken bunlar bakış açısını küçülterek gerek beyinlerin gerekse güzeller güzeli felsefe biliminin .mına koymaktadır. ayrıca felsefenini özünde eleştirme vardır, direk kabul etme yoktur. aptalca bir harekettir. ziyandır.
edit: entryi eksileyen arkadaş, senin anladığın şey felsefe değil.
felsefe insanı herşeye "dışarıdan bakma"ya yöneltirken, müfredatı hazırlayanlar genç öğrencileri, taraflı ve görüş darlığına neden olacak sığ bir eğitimden geçirerek tıpkı beyin yıkama gibi bir işlemden geçirmeyi düşünüyor denilebilir.
dediğim gibi felsefe, insana inancı veya inançsızlığı aşılama aracı değildir. her görüşe eşit uzaklıktan ve geniş bir pencereden bakmanın ve bunun sonucunda özgür iradeyle yaşamdaki her alanda özgür düşünmenin ve karar vermenin aracıdır. eğitim müfredatı buna göre düzenlenmelidir.
hoca : anladığım kadarıyla felsefeden çok iyi anlıyorsun.
felsefeyi pek bi iyi bilen çocuk: e tabi hocam öyleyimdir.
hoca : afferim iyi düşünmüşsün de bir de din mevzuunda bilgi sahibi olup öyle konuşsadın be çocuğum.
felsefeyi pek bi iyi bilen çocuk: gerek görmüyorum hocam. çünkü neler dediğini biliyorum.
hoca : okumadan / araştırmadan bilebilmenize hayran oluyorum.
felsefeyi pek bi iyi bilen çocuk : ya hoca canım sıkılıyor okurken. hem biliyorum herşeyi. bak; Allah vardır. insanları yaratır sonra onların istediğini cennetlik istediğini ceyennemlik yapar. böyle işte.
hoca : sus Allah belanı vermesin. sus ta adam sansınlar.
hoca: anladigim kadariyla hic bir boktan anlamiyorsun nasrettin.
nasrettin: neden oyle soylediniz hocam?
hoca: cunku insanlara dinden anlamadiklarini, okuyup arastirmadiklarini soyleyerek bok atiyorsun ama ortaya atacak bir gorusun bile yok cocugum.
nasrettin: ama hocam onlar da dini kaderden ibaret gibi gosteriyolar.
hoca: ee nesi rahatsiz etti bunun seni? aciklayamadigin yerlerden sorulmasin mi? hem ne bekliyosun felsefe mufredatinin muhafazakarlastirilmasiyla ilgili bi tartismada butun kutsal kitaplarin seceresi mi dokulsun?
nasrettin: ya haklisiniz hocam ben ne felsefeden anliyorum ne inandigimi soyledigim seyi felsefe basligiyla iliskilendirebilecek bi kulture sahibim. abilerimiz "fikir one suremiyosan aptal diyaloglar yaz, camur at" demislerdi, ona kandim. ama yeni mufredat tam bana goreymis. bastan okumayi dusunuyorum.
nasrettin: bok atıyorsun dedin hocam ama bi boktan anlamadığımı söylerekten bok attın şimdi. ayıp ettin. bir de ortaya atacak fikrim yokmuş. hepten bok ettiniz. hoca: abilerin seni ... nasrettin: ne abisi yaa. benim abim falan yok. benim aklım yok mu? hoca: lan sen fetocu değil misin? nasrettin: değilim. ben münferitim. hoca: e benimle derdin ne o zaman. nasrettin: benim senle derdim yok. sadece söylediklerinden dinden anlamadığın ortaya çıkıyor ya da "anlamayan baya mal var nasılsa bu piyasada" diye çarpıtıyorsun. benim bununla derdim var. hoca: öyle de olsa bana cevap vermedin. ortaya fikir atmadın. nasrettin: fikrini ortaya atmışsın, senin fikrindir. ortam gayet demokratik. fikrinle işim yok. sadece arada islama ve müslümanlara giydirme çabaları çok salakça ve komik duruyor hepsi bu.
nasrettin: ha son olarak anlamadığım hiç bir yerden soru soramazsın hocam.
hoca: yani çok iddialısın. nasrettin: evet o derece de iddialıyım. dinden anlamadığım şey bilmiyorum. bilimden ise anlamadığım şeylerin sen adını bile bilmiyorsun.
dinlerine iliskin en ufak sorgulamayi "dine giydirme" olarak algilayanlarin, konuya iliskin karsi fikir sunamadiklarini kabul etmelerine ragmen "islama giydiriliyor" diyerek konuyu saptirdiklari, gormezden gelinmesi icin konuyu din - ateizm tartismasina cekmeye calistiklari mufredattir.
bakalim neymis bu arkadaslarin "benim bununla derdim var" dedikleri, "dine giydirme cabasi" olarak gordukleri bolum:
--spoiler--
-"bu dunya hayati bir sinavdir, obur tarafta iyiler kotuler ayrisacak, iyilere cennet kotulere azap varmis." diyor hocam.
- aferin yavrum.
- peki hocam tanrinin durduk yere bizi yaratip, ustelik kaderlerimizi, ne yapip yapmayacagimizi falan da bilirken (bkz: kaderin mantıklı açıklaması/#6906102) boyle bir sinava sokmasi, sonra da sonsuza dek odul ya da cezaya tabi tutmasi neden?
- yavrucum sen ilk uniteyi iyi anlamadin heralde... o kadarini kurcalamicaksin, tanri'nin insanlarca anlasilamayan amaci var heralde. hikmet abini hatirla...
evet görüldüğü gibi bu diyalogda lisede felsefe dersi alan bir öğrenci canlandırılmış, her gencin aklına takılabilecek klasik bir soruyu soruyor bu genç de. çok ileri bir çıkarım değil, dinle ilgili kafa yormaya başlayan herkesin doğal olarak sorduğu bir soruyu soruyor. zaten bu diyaloğun yazılma amacı da bu derece sıradan sorgulamalara bile bu yeni müfredatın daha ilk üniteden dogmatik bir yaklaşım getirmesi, örnek bu yüzden bu kadar basit seçildi. ama birileri bunu "dine ve müslümanlığa giydirme çabası" olarak algılıyor. arkadaşım sen dininle ilgili bu kadar mı çıplaksın ki her soruyu "giydirme" olarak algılıyosun? islama ve diğer dinlere gerekirse giydiririm giydirmişliğim de var şurdan başla bak okumaya 1 haftada anca bitirirsin #6796022, #6796492, #6804419, #6810248, #6811304,#6812380 ama müslümanlara, hele inancını reklam etmeyen, inançsızlığa saldırmayan müslümanlara neden giydireyim? benim anam babam müslüman kendi nüfus cüzdanımda müslüman yazıyo, nedir bu sürekli tehdit algılayışı biraz inancınıza güvenin.
bide şu bilimde anladığın ama benim anlamadığım şeylerin adlarını söylesen de en azından adlarını bilsek. hani kurcaladım entrylerini falan ama hiç bilimle ilgili bişeye raslamadım, en beğenilenleri bile #4706818 şunun gibi "kalbim temiz" diyenlere "neyle yıkadın kalbini" esprisi yapılan entryler. hayır bu engin ilim bilgisini sözlükle paylaşsalar insanlar da en azından bir kaç kişi ismini öğrense bazı alanların. bu ne bencillik yakışmıyor müslüman adama. komşun açken sen tok yatıyosun bak demedi deme.
aslında "yeni muhafazakar felsefe dersi müfradatı" demek; adı üstünde yeni çıkarılmış bir dersin içeriğine işaret etmektedir. ve muhafazakar olmayanlar için yıldırımları çekebilme özelliği vardır.
bazı akli dengeleri yerinde olmayan organizmaların "benim kafam karışık, nasıl başkalarınında kafasını karıştırabilirim" dengesizliği ile ürettikleri kısır ve çürük fikirlerinde içinde kaktırldığı felsefe, maalesef bilimsel bir şeymiş gibi yutturulmak istenmektedir. yada en azından "napıcan olum dini, bak felsefe var" deyu kafası karışık ve yönetilebilir bir dünya toplumu daha çok işe yaramaktadır. vakanın arkaplanınına girmeden konuya devam etmek gerekirse; konumuz olan felsefeye dönüp bazı sorular sormak icabetmekte. işte o sorular.
1- muhafazakar da olsa felsefe felsefedir. niye rahatsız etmektedir?
2- felsefenin bilimsel bir yanı yok iken. diğer felsefelere uygulanmayan "bilimsel değil" falan gibi eleştriler niye "muhafazakar felsefeye" yöneltilmektedir?
3- Biz muhafazakarların niçin felsefeden korktuğumuz zannedilmektedir?
4- Verecek cevabımızın ol(a)madığı gibi piyesler niye oynanmaktadır? Verecek cevabımızın olmadığı nereden çıkarılmaktadır?
5- islama inanmıyorsanız, inanmadığınız şeyin içeriği sizi niçin ilgilendirmektedir?
millet eylensindir işte kendi kendine. niye insanları yola getirmek(!) gibi bir çabanız vardır?
6- bilimsel hakikatler size göre Tanrının varlığını, peygamberlerini ve kitaplarını ispatlamıyorsa, olmadığını da ispatlamamaktadır. Niçin bu yönünü de dikkate almıyorsunuz?
7- Niçin bilimi evrendeki bilim adamlarının toplamından bile daha iyi biliyormuş ve açıklanmamış bir mevzu kalmamış gibi hareket edip bilimsellikten dem vuruyorsunuz? Bilimin gün geçtikçe yaratılış hakikatine (bana göre hakikattir. size göre olmayabilir. belki sizden bir adım öndeyimdir.) yaklaşmakta olduğuna ne diyeceksiniz?
8- Niçin "hepsini çürütürüm, son noktayı koyarım" edası ile ortalıkta gezinmektesiniz? Kimsiniz? Elinize verilmiş özgür iradeyi hoyratça kullanmakla kime ne fayda sağlayabilir ya da kime ne zarar verebilirsiniz? Bu iddialı çalışmalarınızla(!) Evrene, insanlığa nasıl bir katkınız olmuştur?
9- iman sahibi insanların size ne zararı olmuştur? (Size hakaret edenler müstesna ki benzer şeyleri siz de onlara yapmaktasınız.) Allah'a inanmanın insanın kendisine, toplumuna yada çevresine ne gibi zararları vardır?
10- "Araştırmayın" diye bir ilahi emir yok iken Niçin böyleymiş gibi göstermektesiniz? Körü körüne inanları kastediyorsanız Körü körüne inanmayalar için veya körü körüne başka bir şeylere inananlar için niye çabalamıyorsunuz?
destekleyenler tarafından "insanların kafasını karıştırma aktivitesi" zannedildiği görülen felsefe dersinin yeni müfredatıdır. bazı akli dengeleri yerinde olmayanların fikirlerinin de içine katıldığı bir bilgi alanı olarak görülmekte, bu akli dengesi yerinde olmayanların "benim kafam karışık başkalarınınkini de karıştırayım" gibi bir amaç doğrultusunda hareket ettikleri ve bundan önceki felsefe müfredatının da bu akli dengesi yerinde olmayanların fikirlerini içerdiği öne sürülmektedir yeni muhafazakar felsefeciler tarafından. bunun da kafası karışık bir toplum yaratma çabası olduğu ve kafası karışık* insanların daha kolay yönetilebilir olduğunu iddia etmektedirler. konuyu din eksenine çekmekten kaçınmaya çalışıyorum ama kısaca bu felsefecilere göre dine inanan ve felsefeye de bu pencereden bakan bireyler daha zor yönetilebilir bir kitleyi oluşturmaktadır. ilginç geldi dimi? evet bana da ilginç geldi. bu dünyada sana ne yapılırsa yapılsın sen nasılsa diğer dünyada cennete gideceksin, kral gibi yaşayacaksın orda, burda zalimler kazanıyor ama sen sabırlı ol diğer dünya sana mutluluk getirecek denilen ve tüm hesaplarını diğer dünyaya havale eden insanlar, felsefe dersi alıp "aklı karışan" insanlardan daha zor yönetiliyor yani. hmm. hangi yönetim biçimi bu insanların daha zor yönetildikleri?
felsefenin bilimsel bir şeymiş gibi "gösterilmeye çalışıldığı" iddiası ise ayrı bir vaka. felsefe varlık, din, siyaset, ahlak, estetik üzerine ve de bilgi ve bilimsel yöntemlerin akla yatkınlığı üzerine kafa yorulan bir düşünme pratiğidir. bu düşünme pratiği sırasında bağımlı kalmak zorunda olduğunuz tek şey akıldır, evet bu anlamda bilimle ortak bir yanı vardır çünkü gözlenen ve üzerinde düşünülen olgu ya da kavramlarla ilgili yapılan yorumların gerçeklikle uygun olması gerektiği konusunda hemfikirdirler; fakat bilimin yöntemleri ve neyin bilimsel bilgi neyin hurafe sayılacağı da bu düşünme pratiğinin konusudur. hiç bir felsefe kuramı bilim değildir fakat bilimin konularını hatta bilimin bizzat ne olması gerektiğini belirleyen bir güce sahiptir, bugün bilim alanı olarak kabul edilen alanların hepsi zamanında felsefenin konusuydu, insanlar bu konularla ilgili sınırsızca akıl yürüttüler ve sonunda bu akıl yürütmelerden bazılarının gözlenen gerçekliği daha iyi açıkladıkları görüldü, bilim alanları oldular ve daha ayrıntılı incelemelere tabi tutuldular. diğer yandan felsefenin bilim gibi gösterilmesinden rahatsız olanlar keşke önce felsefe kelimesinin tanımına baksalardı:
felsefe: 1. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması 2. Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü: Tarih felsefesi. Hukuk felsefesi. 3. Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi: Sokrates felsefesi. 4. Dünya görüşü 5. Bir konuda soyut düşünüş *
şimdi gelelim sorulara. hoca kolay sormuş, bu sınav kaçmaz. istediğim sorudan da başlamıyorum. sırayla cevaplarız.
1-) muhafazakar da olsa felsefe felsefedir. niye rahatsız etmektedir?
yine önce tdk'dan gelsin. muhafazakarın tanımına bakalım.
muhafazakar: tutucu.*
felsefeye ne demiştik. varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması. soruyu tekrar alalım.
"tutucu da olsa varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılmasıdır. niye rahatsız etmektedir?
heh şimdi daha güzel çözülür bak bu. şimdi varlığı ve bilgiyi bilimsel olarak araştırırken ben bazı kavramlara hiç girmeyeceğim, bazı konularda tutucu olacağım. örneğin kant'ın* din/ahlak felsefesini ele alalım. ne diyor mesela? tanrının varlığını ya da yokluğunu kesin olarak bilebilecek gerekliliklerden yoksunuz diyor. fakat pratik bi amaç için tanrının varlığı var sayılabilir, çünkü bu insanın "mutlak iyilik ideali" düşüncesinin bir temsilidir ve bunun varlığına inanmak insanı mutlu edebilir, bazı insanları da kötülük yapmaktan alıkoyabilir. hmm buraya kadar fena değil dimi çok tutmaya gerek yok. ama mesela bu yeni müfredatta sona atılan bilgi felsefesine geldiğimiz zaman kant'ın, görüyoruz ki düşünceyi/muhakemeyi, inançtan, dinden ve hatta doğanın geri kalanından daha üstün bir yere koyuyor. haşa. "neden rahatsız ediyor" du dimi soru, işte bu yüzden rahatsız ediyor. çünkü akıl yürütmeyi "tutucu" hale getirirseniz, insanların düşüncelerini nereden itibaren "tutmanız" gerektiğini belirleyecek bir merciğe ihtiyaç doğar. "kant'ın din/ahlak felsefesi iyiydi de bilgi felsefesi ı ıh olmamış" diyemezsiniz, çünkü felsefi kuramlar bir bütündür ve bir kısmını çıkarırsanız bütün sistem çöker. ayrıca böyle insanlara düşüncelerini nereden itibaren "tutmalarını" söyleyecek bir mercinin varlığı bana "insanların kolay yönetilmesi" konusunu hatırlattı. diğer derslerden.
2-)2- felsefenin bilimsel bir yanı yok iken. diğer felsefelere uygulanmayan "bilimsel değil" falan gibi eleştiriler niye "muhafazakar felsefeye" yöneltilmektedir?
felsefe tanımını bir kez daha yapalım öncelikle.
felsefe: 1. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması
soruyu tekrar alalım:
"Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması"nın bilimsel bir yanı yok iken. diğer felsefelere uygulanmayan "bilimsel değil" falan gibi eleştriler niye "muhafazakar felsefeye" yöneltilmektedir?
tüm felsefe kuramlarının içerdiği varsayımlar bilimsel bulgular kendilerini yanlışladığı anda kabul görmez olur. örneğin descartes ruh/beden ikilemi üzerine kurduğu sistemde ruh ve bedenin iletişim kurduğu nokta ve düşünme yetisinin(yani ruhun) yaratıcısı olarak beyinde pineal gland denen bölgeyi işaret etmiştir. kendi döneminde aktif beyin görüntüleme teknikleri mümkün olmadığı için yanlışlanamamıştır. ancak bugün biliyoruz ki bu bölge uyku/uyanıklık gibi biyolojik ritmlerin düzenlenmesine yaramaktadır, düşünme ve muhakeme yetisi ise beynin frotal loblarında lokalize olmuştur. şimdi biz descartes'ın çıkarımı muhafazakar olduğu için mi onu yanlışladık? hayır. yanlış olduğunu gördük yanlışladık. hee o hala ille de orasıdır derse, o zaman tutuculuk yapıyo deriz tabi.
bir de soruya soruyla karşılık vermek gibi olmasın ama, muhafazakar felsefe nedir? felsefe sadece gazali'den mi ibaret olsun isteniyor.
3-) Biz muhafazakarların niçin felsefeden korktuğumuz zannedilmektedir?
önceki entrymde belirttiğim gibi en ufak sorgulamayı "dine giydirme" olarak algılamanızla ilgili olabilir. diğer yandan tanımları ile aşikar olacağı şekilde muhafazakarlık ve felsefenin kavramsal olarak uzlaşmaz olmaları da bunda bir etkendir.
4-) Verecek cevabımızın ol(a)madığı gibi piyesler niye oynanmaktadır? Verecek cevabımızın olmadığı nereden çıkarılmaktadır?
silinen entrynizde (kimse bilmese de siz biliyorsunuz) felsefe müfredatına ilişkin en ufak bir yorum yapmamanız ve sadece "dine saldırılıyor" çığırtkanlığı yapmanız, konuyla ilgili verecek cevabınız olmadığı görüşünü doğurmuştur. halen bastıramadığınız cevaplar vermek yerine sorular sorma isteğiniz de bu görüşü pekiştirmektedir.
5-)islama inanmıyorsanız, inanmadığınız şeyin içeriği sizi niçin ilgilendirmektedir?
millet eylensindir işte kendi kendine. niye insanları yola getirmek(!) gibi bir çabanız vardır?
bu başlık altında bizi ilgilendiren şey islamın içeriği değil felsefe derslerinin içeriğidir. diğer başlıklarda neden bu konuyla ilgili konuştuğumuz soruluyorsa, çok benzer bir soruya gerekli cevabı vermiştim. bakınız soru bu #6811377, cevap bu #6811496. yoksa kimse dinden bahsetmese dinin konusunu açacak ateistlerden değilim allahıma şükür.
6-)bilimsel hakikatler size göre Tanrının varlığını, peygamberlerini ve kitaplarını ispatlamıyorsa, olmadığını da ispatlamamaktadır. Niçin bu yönünü de dikkate almıyorsunuz?
evet bilimsel hakikatler tanrının olmadığını ispatlamamaktadır, bu yönünü dikkate alıyoruz. fakat allah'ın olmadığını ispatlamaktadır. kutsal kitaplarda mutlak gerçekler olarak sunulanlar teker teker çürütülmektedir. ancak bu da zaman meselesidir, dinlerin evrimi kaçınılmaz olarak deizme gidecektir. bugün boynunda haç kolyesi olan kızı bardan eve götürüp kolyeyi dişlerinle söküp sevişebiliyorsan, içkimi de içerim orucumu da tutarım diyebilen insanlar çıkmaya başlıyorsa, şu an bulunduğum ülkede kara çarşaflılar kocalarını başka milletten üstelik hristiyanlarla aldatabiliyorlarsa, her şey zaman meselesi demektir.
7-)Niçin bilimi evrendeki bilim adamlarının toplamından bile daha iyi biliyormuş ve açıklanmamış bir mevzu kalmamış gibi hareket edip bilimsellikten dem vuruyorsunuz? Bilimin gün geçtikçe yaratılış hakikatine (bana göre hakikattir. size göre olmayabilir. belki sizden bir adım öndeyimdir.) yaklaşmakta olduğuna ne diyeceksiniz?
kendim de naçizane bir bilim adamıyım, üniversitelerde çalıştım, kendi alanımdaki gelişmelere hakimim, diğer alanlardan az çok haberdarım. "bilimi evrendeki bilim adamlarının toplamından bile daha iyi biliyormuş ve açıklanmamış bir mevzu kalmamış gibi hareket etmem" ya sizin abartmanız ya da sizin bilgisizliğinizin benim burada bahsettiğim ufak tefek konuları büyük açıklamalar olarak görmenizden kaynaklanan bir yanılgı. açıklanmamış bir mevzu kalmış olsaydı bilim olmazdı, din de olmazdı, dolayısıyla bu iddia bana ait değil. bilimin gün geçtikçe yaradılış gerçeğine yaklaştığı düşüncesi ise bilimi sözlükten ya da adnan oktar'dan takip etme alışkanlığında olmanın bir sonucu olabilir. bir insanın bilimsel teorilere karşı argümanlar öne sürüyor olması gülünç olmasını gerektirmez dolayısıyla adnan oktar'ın gülünç olmasının sebebi yalnız başına evrime karşı argümanlar öne sürmesi değildir. fakat öne sürdüklerinin gülünç olduğunu anlamak için söz konusu teorileri orijinal kaynaklarından öğrenmek gerekir. bu yüzden bizler için gülünçtür. bilimin yaradılış gerçeğine yaklaştığı iddiası ise hani platon'un biz ışık vuran mağarada yalnızca duvara vuran gölgeleri gerçekler sanıyoruz demesi var ya, işte aynen öyle bir şeydir. birisi ortaya bir teori atar, milyonlarca makale bunu destekler bulgulara ulaşır, birileri bunu teoriden anlamayanlarca anlaşılacak şekilde çürütme iddiasına bürünür, teoriden anlamayanlar inanır ve bu gördükleri gölgeleri gerçek zannederler.
8-)Niçin "hepsini çürütürüm, son noktayı koyarım" edası ile ortalıkta gezinmektesiniz? Kimsiniz? Elinize verilmiş özgür iradeyi hoyratça kullanmakla kime ne fayda sağlayabilir ya da kime ne zarar verebilirsiniz? Bu iddialı çalışmalarınızla(!) Evrene, insanlığa nasıl bir katkınız olmuştur?
son noktayı koyma edasını nasıl tanımlıyorsunuz bilmiyorum ama söylediklerime cevap vermek yerine kişisel saldırıya geçilmesi bahsettiğim konularda son noktayı koymuş hale getirmektedir beni. kim olduğum sizi ilgilendirmez, bu platformda sizi ilgilendiren şey fikirlerim olmalıdır. fikirlerimi savunmakla evrene insanlığa katkı yapmamın nasıl bir ilgisi olduğunu anlayamamakla birlikte şahsınız kim olduğunuzu yapıyorsanız ne iş yaptığınızı evrene katkılarınızı benimle paylaşacak olursanız sizi karşılıksız bırakmayacağımdır.
9-)iman sahibi insanların size ne zararı olmuştur? (Size hakaret edenler müstesna ki benzer şeyleri siz de onlara yapmaktasınız.) Allah'a inanmanın insanın kendisine, toplumuna yada çevresine ne gibi zararları vardır?
iman edenlerin bana bir zararı olmadığını önceki entrymde şu şekilde belirttim
--spoiler--
islama ve diğer dinlere gerekirse giydiririm giydirmişliğim de var şurdan başla bak okumaya 1 haftada anca bitirirsin #6796022, #6796492, #6804419, #6810248, #6811304,#6812380 ama müslümanlara, hele inancını reklam etmeyen, inançsızlığa saldırmayan müslümanlara neden giydireyim? benim anam babam müslüman kendi nüfus cüzdanımda müslüman yazıyo, nedir bu sürekli tehdit algılayışı biraz inancınıza güvenin.
--spoiler--
ancak entryleri okumadan cevap yazma gibi bir hastalıktan muzdaripsiniz heralde. buna rağmen inananlara hakaret ettiğim iddiası destek toplamak için dinci çığırtkanlığı yapmaktan başka bir şey değildir. allah'a inanmanın insanın kendisine, toplumuna yada çevresine ne gibi zararları vardır? sorusu hem yararları hem zararlarıyla genel olarak yine önceki entryde linkini verdiğim ama okumadığınız #6812380 entrysinde anlatılmıştır. daha spesifik sorularla gelirseniz daha spesifik cevaplar da veririm. yeter ki siz okuyun. oku.
10-)"Araştırmayın" diye bir ilahi emir yok iken Niçin böyleymiş gibi göstermektesiniz? Körü körüne inanları kastediyorsanız Körü körüne inanmayalar için veya körü körüne başka bir şeylere inananlar için niye çabalamıyorsunuz?
"araştırmayın" diye bir ilahi emir yoktur ama allah'ın hikmetinden sual olunmaz, inanmıyorum derseniz azaplar sizi beklemektedir, tanrıya olmasa bile herhangi bir dine ve orada anlatılan "hakikatlerin" gerçekliğinden şüpheye düşmenize sebep olabilecek her türlü bilgi alanı yasak elmadır. hoş ilahi emirler de bazılarını bağlamıyor olsa gerek. oku diyoruz okumuyorsunuz. körü körüne inanmayanlar için benim çabalamama gerek yok onlar kendilerini kurtarırlar, körü körüne başka bir şeylere inananlardan kastınız putperestler, hindular ve kemalistlerse onlara da yeri geldiğinde düşüncemi söylüyorum.
- hocam bitirdim sınavı çıkabilir miyim?
- olmaz ilk 15 dakka dışarı salmıyoruz.
******
- nası geçti hacı?
- 100 bekliyorum. notumu kırarsa kağıdımı ve cevap anahtarını görmek isticem.
aslında "yeni muhafazakar felsefe dersi müfradatı" demektir demesine de başlık altında incelenin ne olduğunu da bilmekle beraber sıkıntımız ne başlıklarla ne de şahıslarla ilgilidir.
bize tdk'dan alıntılarla hatırlatmalarda bulunan arkadaşımıza her ne kadar basit sorular sorsakta basit cevaplar alamıyoruz. bir de muhafazakar kavramını benimsediğimiz gibi yanlış bir algı oluşmuş. bunu benimsemediğimizi gereksiz bir ayrıntı ve konuyu dağıtmak olarak görmüştük halbuki.
tdk demişse yanlış demiş. muhafazakar, tutucu değil korumacı manasındadır. tutucu kelimesinin karşılığı ise taassubtur. beni bu dört kelime de ilgilendirmiyor.
"muhafazakar felsefe" tabirine gelince; "muhafazakar felsefe" diye bir tabir duymadım. kim yaptıysa olmamış. ben bu kelimelerle uğraşmak yerine konuyu girildiği kelimelerle devam ettirdim. baştan kaybetmek istemediğimiz vakti şimdi kaybediyoruz işte.
"kimsiniz" kelimesinin algılanış şekli de yüzümde tebessümler oluşmasına sebep oldu? "Bu zihniyet kim oluyor da inançlarımız üzerinde hüküm verebiliyor" demek istemiştik. Gülerek cevap vereyim ki kim olduğunuz beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. neye inandığınız veya inanmadığınız da ilgilendirmiyor. beni neyin ilgilendirdiği aşağıda gelecektir.
"Kişisel saldırıya geçilmek" gibi bir şey mevzu bahis değil. siz kelimesi ikinci tekil şahıs yerine kullanılmış değil, bir zihniyeti muhatap almakta. belki de bu yüzden mevzu dallanıp budaklanmakta.
bütün soruların ana fikri olan soru cavap bulmuş değil. sorulara soru ile karşılık verilmiş ya da inançlar ve bunlara inanlarla ilgili yorum yapılmış.
asıl soru şu: "insanların allah'ı sizi niçin ilgilendiriyor" lütfen soru sormadan ve yorum yapmadan cevap verin. ya da vermeyin siz bilirsiniz.