4. dönem: iş buldum ve şu oldu dönemi
kişi mezuniyetinin ardından 6 ay bekler, bekler.. bu arada bir yukardaki entrysinde bahsettiği istanbul planını hayata geçirir. zanneder ki istanbul'da tüm işverenler onu bekliyordur. evet mezun oluşunun üzerinden tam 6 ay geçmiştir ve o artık istanbul'dadır. her şeyin çok güzel olacağını ümit eder. 2 ayda böyle ümitlerle artık eskimiş bir mezun olan kişimizin hayatından çeker gider. sonra farkeder ki asla istediği işi bulamayacaktır. ''tecrübesizlik, deneyimsizlik'' diye adlandırılan tanımlamalar yakasını bırakmamaktadır. ve evet en istemediği noktaya gelir sonunda.. en yapmam dediği işe başlar. ve hayatı onun kontrolünden çoktan çıkmıştır.
bu, mezuniyeti ekonomik krize denk gelmiş bir bedevinin öyküsüdür.
kriz güzel ülkemizi teğet geçerken yıllarca emek verip üniversite okumuş, diller öğrenmiş, sertifikalar almış, büyük hayallere sahip kişilerin neresinden geçmiştir diye hala sorgulamaktadır..
bu süreci dört aşamada incelemek mümkündür.
1. dönem: şapşallık dönemi
bu dönemde sözü geçen yeni mezun insan evladı anlamsız bir mutlulukla başbaşadır. başına neler geleceğinden bi haber olan kişinin çıkış belgesini eline aldığı gün yüzündeki şapşal ve bir o kadar mutlu ifade görülmeye değerdir. çıkış belgesi elinde son bir kez bakar kampüsüne ve içindeki derin huzurla birlikte * evinin yolunu tutar. ailesine memlekete dönmeyeceğini ve okuduğu şehirde iş bulup çalışacağını söyleyen yeni mezunumuz bu dönemde büyük bir özgüven sahibidir aynı zamanda.
2. dönem: ne oluyoruz ya dönemi
kendisi çıkış belgesini almakla beraber hemen internetin başına geçip, ne kadar iş bulmaya yönelik site varsa onlardaki cvlerini bir güzel günceller. sonra durmadan başvuru yapar. otomatik yanıtlama sistemleri, uygun değilsiniz bize mesajları ve gelin görüşelim diyen ama kişinin pekte heveslisi olmadığı iş yerleri ile bolca karşılaşılır. bu sürecin hiç beklendiği gibi olmadığı görülünce yeni mezun kişimiz hemen kendine 'ne oluyoruz ya' demeye başlar. bunu demesiyle birlikte eğitimin hiçbir zaman bitmeyeceğini anlar ve hemen bir kursa kayıt olur. çünkü hiç bir ilanda onu aramamaktadırlar.
3. dönem: depresyon + ani kararlar alıp ne olacağını bekleme dönemi
kişi bu süreçte kursuna devam edip kendini geliştirmekten vazgeçmez ama umutlar artık neredeyse tükenmiştir. aileden gelen memlekete dön baskısı da buna eklenince kişi çok sonraları farkedeceği depresyon belirtilerini göstermeye başlar. kendini uykuya vermeler, hastalık hastası olmalar, ağlama krizleri, bitmek tükenmek bilmeyen bir iç sıkıntısı ve asık surat kişimizden hiç eksik olmaz. son noktaya geldiğini farkeden yeni mezunumuz acil eylem planı oluşturur hemen kafasında. madem burda olmuyor, memlekete de dönmek istemiyorum o zaman istanbul der kendi kendine. artık tutunacak bir dalı olmuştur ve 2. dönemdeki iş arama süreci yeniden devreye girer.
4. dönem: iş buldum ve şu oldu dönemi
henüz yaşanmamış olduğundan hakkında yorum yapılamayan dönemdir.
ne kadar geç mezun olunursa o kadar geç girilecek olan psikolojidir.
olay iş bulmak, işsiz kalmak ile çok alakalı değildir.
öğrenci psikolojisinden çıkıp bi sike yaramaya çalışmak, onun için didinip çalışmak, bir baltanın sapı olmak kolay işler değildir tabi ki ama; öğrencilik hayatı benliğini sarıp sarmalamış ise, hayatı yan gelip yatma yeri olarak görmeye başladıysan, okulu uzattıkça uzatıp, bunu sıkıntı yapmamaya başladıysan sen profesyenel bir öğrencisindir artık, bu profesyenel mesleği bırakıp başka bir profesyenel mesleğe geçmek evresinde yaşanır bu psikoloji. velhasıl herkesin başından geçer, ama geçer.
iş mi arasam, askeremi gitsem. yok yok en iyisi iş ariyim. yok yok en iyisi askere gidip geliyim. yok ya iş aramak en mantıklısı yada askere gidiyim sonra iş ararım.
aklında bu tür diyaloglar geçmesine neden olan psikolojidir.
özetle "tamam üniversiteden de mezun olduk da... peki şimdi ne olucak ?" durumudur...
mezun kişi kendisini büyük bir boşluğun içinde hisseder, korkar, umutsuzluğa kapılır. kafası soru işeretleriyle doludur. kendisine sürekli "ben şimdi ne yapmak istiyorum" diye sorar ama bir cevap alamaz. bu belirsizliğin içinde iş arar bazen iş görüşmelerine çağırılır, reddedilir, yıkılır... içindeki korku daha da artar.
aslında objektif bir bakış açısıyla yaptığı şımarıklıktan başka birşey değildir. şımarıklıktır, çünkü bütün beklentilerinin hemen karşılanmasını bekler ki bu, günümüz şartlarında hele de bu ülkede pek de imkanlar dahilinde değildir. hayat yarışı devam etmektedir ama zaman artık fırsatları değerlendirmenin, kendine yeni bir rota çizmenin zamanıdır. eğitim hayatına başladığı ilk gün önüne konulan en büyük hedefe ulaşmıştır. ama bunun farkında değildir zira beklentileri kendisi kör etmiştir.
mezun olunur, memlekete ailenin yanına dönülür. Önceleri mezun olmanın,sınavlardan kurtulmanın verdiği rahatlık, gevşeme ve mutluluk hissedilir ama kısa sürer. Artık bi hayatınız yoktur, boşluktasınızdır ve belirsizlik insanı bitirir. Memlekette kimse kalmamıştır, herkes biyere dağılmıştır, arkadaşınız yoktur, sorunlarınıza yalnızlık eklenir ve en bitirici olanıdır.internetten iş bakmak dışında bi aktiviteniz yoktur, arkadaşsızlık içinizi kemirir, bu dönemde konuşacak, takılınıp stres atacak arkadaş ihtiyacı hissedersiniz çok fazla. Evde oturursunuz bütün gün, çok fazla düşünürsünüz, her geçen gün bunalımınız artar ama koşullar değişmez sadece internette iş çıkması beklenir, en zor beklenişlerden biridir. Psikolojiniz hergeçengün kötüye gider........................iş bulana kadar. Ve yeni hayat başlar tabi yeni sorunlar da.............