yeni bir roman okumak gibi geliyor. konuştukça yeni sayfalar çeviriyorsun. bazısı Anna Karenina gibi iki ciltlik kalın bir kitap, bazısı Satranç gibi kısa ama değerli oluyor. kimisi de iste cin ali...
Zaman zaman tren arkadaşlığı olarak adlandırığım ilişkiler bana iyi geliyor.
Onlar ile belirli bir vakitte, belirli bir mekanda tanışıp hayatımızdan anlatmak istediklerimizi anlatıyor veya karşı taraftan dinliyoruz.
Böylece hem yeni bir hayat öğrenmiş oluyoruz hem de kendimizi rahatça ifade edebildiğimiz ve bizi dikkatlice dinleyen insan ile muhabbet etmiş oluyoruz. Tabiki her insan bu özellikleri barındırmıyor olabilir.
Kırıkkalenin bir ilçesi "Mucur" yol üzerinde arkadaşlar ile durduk.
Otostop hikayemizin bir parçası.
ilçenin kahvesine oturup fötr şapkalı bir amca ile muhabbet ettik.
Muhabbetin içeriğini net olarak hatırlayamıyorum. Bir zaman sonra da unutup gideceğim amcayı ama güzel şeyler konuşmuş olmalıyoz ki yalnızca güldüğümü ve ikinci çayların amca tarafından ısmarlandığını hatırlıyorum.
Belki sürekli beraber olsak çekilmez olan bir insan o an içinde dünyanın en sevimli insanı olarak bize gelmişti.
Ben yoruluyorum cidden yoruluyorum. Eskiden denk gelirdim böyle söyleyen insanlara ama içten içe dalga geçer, peh yoruluyorlarmış sanki ne yapıyorlar derdim. tabi o zamanlar daha bu kadar yorulmamıştım. Şimdi ise yeni biriyle tanışmak onu tanımak, ne sever, ne yer, ne okur falan filan hepsi yük gibi geliyor. Tanışmıyorum da zaten, herkesi geçiştiriyorum umarım başıma taş yağmaz çünkü ağır beddua alıyorum sanırım.
çok sevdiğim sık sık kullandığım aktivite. fakat anlamsız bir şekilde son zamanlarda tanıştığım insanların neredeyse hepsi aynı. herkes bir tiyatro oynama peşinde. kendini olmadığı gibi göstermeye çalışıyor artık insanlar.
isteyelim veya istemeyelim, hayat, birilerinin bize bir şeyler kattığı veya bizden bir şeyler eksilttiği uzun bir yolculuk. sevdiğim bir yazar, uzun bir tren yolculuğuna benzetme yapıyordu. ilk başlarda 'bu romantizm fazla' desem de, zaman geçtikçe ve 'başlayan her şey bir gün biter' cümlesi lugatimda daha da yer etmeye başladığında, kendisinin ne denli haklı olduğunu anlamistim.
hayatın kötü taraflari yok değil, lâkin iyi taraflari da yaşamaya, yeni insanlar tanimaya değecek kadar fazla. bu yüzden 'yeni bir insan tanımak' kimi zaman bir fiyasko ile sonuçlanır, kimi zaman hayatınızda bambaşka bir boyut açar.
fazla uzağa gitmeden örnek vermek istiyorum. geçtiğimiz sene, tam da şu gün, şu saatlerde, sözlükten pek tatli bir yazarla kadıköy'de buluşmuştum. Gece boyunca sürecek uzun bir sohbet, keyifli geçireceğim vakitler beni bekliyordu. hayatimda yaşadığım en güzel günlerden kesinlikle biriydi.
yaşama motivasyonumu fazlalastiran nadir seylerden birisi de bu, yeni bir insan tanima ümidi. çünkü, bir insan size bir günde veya bir senede, onlarca şey öğretebiliyor.
herhangi bir insanın tırnakları, dişleri, parmakları, kıyafetleri, saçlarının rengi bize bir şeyler katabilir. aynı zamanda bizden bir şeyler de alabilir.
her gün dişlerini fırçaladığı halde sapsarı olan dişlerinin günde 2 paket sigara içmenin bir sonucu olduğunu duyduğumda bir adama kızmıştım. fakat yine aynı adamın oğullarının hayırsız olduğunu, karısının kendisini başka bir adam için terk ettiğini duyduktan sonra kendime kızdım.
Bir zamandan sonra yorucu gelen eylem. Tanış, hayatına kat, huyunu suyunu öğren derken yoruluyor insan. Bu söylediklerim dostluk ve arkadaşlık anlamında hayata yeni insanlar katmaktan kasıttır.
Az insan, öz insan.
Edit : o değil de herkes o kadar yılmış ki ben dahil 3 yazar aynı şeyleri yazmış aynı zaman diliminde.
tırnak içinde sağlam dostluklar kurarım şeklinde bakmazsanız aslında yeni insanlarla tanışmak mutluluk verici de olabilir. sağlam dostluklar, arkadaşlıklar, ilişkiler kurulur mu kurulmaz mı bilmem. ama ilk etapta hayatınızı üstün körü çok ayrıntılı anlatmadığınız vakit avantajlı olur bence. onlar da kendillerinden bir şey anlatır, siz de. ahkam kesenine rast gelirseniz de çok samimi olmayıverirsiniz olur biter. baktınız şöyle güvenilir gibi en azından yeni insanlarla tanışmanın keyfini yaşayabilirsiniz. fakat bu her zaman olmaz tabii. insan psikolojisi bazen yeni insanlarla tanışmaya üşenebiliyor, çekinebiliyor da. hayattan bir şey anlatanlar, yaşananlar gelsin diyorsunuz, gerçekçi olsun olduğu gibi. böylelerine can kurban. insanlar riyakarlıktan, yalandan korkuyorlar. fitneden fesattan. yoksa hayatın kendi kederinin size yansıması o kadar da koymuyor.
bende kısa süreli bir heyecan patlaması yaşatıyor yeni bir yüz, ses, davranışlar, bağlantılar, tercihler, çizgiler veya hatalar her ayrıntı insana bir şey katıyor. ama bazen tanıştığına pişman eden kişiler de oluyor zararınız olmadığı halde çekemeyen kötüleyen allah onları ıslah etsin bizim karşımıza da iyi insanlar çıkarsın en çok sevdiğim dua budur.
Ben cok seviyorum yeni insanlarla tanismayi. Akdeniz insaninin karakteristigi geregi sicak kanliyim cabuk kaynasirim. Yeni biriyle tanismak yeni bir gezegen kesfetmek gibi bir sey bana göre.