300 trilyon dolara mal olacağını düşündüğüm projenin yol haritasına göz atalım. el emeği göz nurudur.
bölüm 1 - para
1.a para sihirbazları
1.b bankacılık kartelleri
bölüm 2 - büyük güven
2.a askeri sanayi kompleksleri
2.b beş önemli tekeller
2.c hisse senedi sahipleri
2.d medya sahipleri
bölüm 3 - büyük güven ve batının dış politikası
3.a uluslararası ilişkiler politikası grupları
3.b vergiden muaf vakıflar
3.c imf
3.d batının hükümetler üzerindeki kontrolü
bölüm 4 - komünizm ve faşizmin dirilişi
4.a güç ve mülkiyet hakları
4.b eğitim müfredatı
bölüm 5 - küçük ülkeler
5.a 3. dünya hükümetlerini güçlendirmek
5.b kapalı ihracat
bölüm 6 - özelleştirme
6.a kamu özel ortaklığı
bölüm 7 - ekonomi
7.a yoksulluk fonksiyonu
7.b para ve maliye politikası
7.c serbest ticaret anlaşmaları
7.d açık sınırlar
7.e çevre hareketi
7.f atık aracı olan savaşlar
7.g suç toplumu
7.h hastalık
bölüm 8 - yeni siyasal sistem
8.a demokrasinin geleceği
8.b bölgesel hükümetler oluşturma
8.c üçüncü dünya savaşı
8.d dünya hükümetine geçiş
bölüm 9 - terör üzerine savaş
9.a cia / mi6 / mossad = küresel terör şebekesi
9.b kitle imha proliferatif silahlar
12.a kimlik kartları ve biyometrik tanımlama
12.b bilgisayar veritabanları
12.c dna veri tabanları
12.d vücuda yerleştirilebilir mikroçipler
12.e radyo frekansı ile tanımlama
12.f araba ve cep telefonu takibi
12.g gözetim kameraları
12.h kara bütçe finansmanı
bölüm 13 - aile ve din
13.a yeni dünya dini
13.b bohemian grove yasası
13.c robotlaştırılan genç kitleler
13.d tektanrıcılığın yasaklanması
bölüm 14 - nüfus kontrolü
14.a amaç ve yöntemler
14.b finansmanla nüfus kontrolü
14.c çevrecilik
14.d halk sağlığı politikası
14.e kanser
14.f aşılama
14.g üst düzey zihin kontrol teknolojisi
14.j florür
14.k veba salgını
14.l seyreltilmiş uranyum
14.m zorla kürtaj ve kısırlaştırma
14.n virüslü gıdalar
14.p hava modifikasyonu
14.r nanoteknoloji
14.s öjeni
tüm dünya zenginlikleri bir avuç elitin kontrolü altında olmalı, her birey denetlenmeli, çok uluslu şirketlerin çizdiği yolda köleleşmeli, ülkeler devletler tarafından değil küresel şirketler tarafından yönetilmelidir mantığıyla ortaya çıkmış olan yapı. dünyayı ele geçirmeyi, dünya kaynaklarına hükmetmeyi ve tek dünya devletini hedefleyen bu küresel elit 70 yıldır karar mekanizmalarıyla oynuyor. ulus devletlere karşı darbeler yapıyor. kontrgerilla, glodio, terör teşkilatları, cia hapishaneleri kuruyor, adam kaçırıyor, afrika'yı, ortadoğu'yu kana buluyor. silah sanayicileri de petrol şirketleri de uyuşturucu ticareti de onların elinde. bunların bize söylemek istediği şey şu; her yerde terör var, şiddet var. bunu önlemek için bir olmalıyız, tek devlet olmalıyız, küresel olmalıyız. peki bu nasıl olacak? uluslararası çıkarlara uyarak. ama uluslararası çıkarlardan kasıt ulusların arasında ve kılcal damarlarında dolaşan çok uluslu şirketlerin kârıdır.
dediğim gibi, bu elitler savaşlardan ve iktisadi krizlerden besleniyorlar. eskiden batı dünyasının tek düşmanı sovyetler ve komünizmdi. sovyetler çöktükten sonra islam coğrafyasının zenginliklerine göz diktiler. bu elitler 2. dünya savaşı'ndan çok kâr elde ettiler. örneğin nazilerin en büyük destekçilerinden biri olan farben isimli silah fabrikasının ortaklarından biri o silah fabrikasına destek veren standard oil şirketinin patronu olan rockefeller'di. bu savaşın sonunda rockefeller yüzlerce milyon doları kasasına attı. ama birleşik devletler bu savaştan 30 milyar dolar zararla ayrıldı. bu para dış ilişkiler konseyinin denetimindeki amerikan merkez bankasından borç alınarak harcandı. amerikan merkez bankası bir şirketti ve en tepedekiler dış ilişkiler konseyi üyeleriydi. bunlar her bir dolardan çok kâr elde ediyorlardı, çünkü amerikan bankacılık sistemi = tefecilik idi. savaş sırasında new york'taki bazı bankalar nazilerin parasını aklayıp kat ve kat büyüdüler. bu bankalardan birinin başında prescott bush adında biri vardı. daha sonra oğlu ve torunu da onun izinden gidip milyarder oldular. dediğim gibi, bu işte savaşlar çok çok kârlı. dolayısıyla; savaşlara girebilmek için kitleleri ikna edebilecek bahaneler lazım. örneğin 1. dünya savaşı'nda bir amerikan gemisi batırılıp bahane üretilmişti. 2. dünya savaşı'nda ise bu bahane pearl harbor saldırılarıydı. vietnam'da ise bahane amerikan gemilerine saldırı olarak açıklandı. yukarda bahsettiğim islam coğrafyası ile ilgili planlarda ise bahane herkesin bildiği bir olay olan 11 eylül.
sonraki yazıda, diğer baskı aracı olan küresel ekonomik krizlerden beslenmelerine değineceğim.
dördüncü boyuttaki sürüngenimsi ırkın negatif beyin yıkayıcılarının etkisi ve kontrolü altında, tüm insan ırkının bir piramit yapısı içerisinde hapsedilmesi düşüncesidir. bunlar piramidin en tepesindeki seçkin sınıf olarak bilinen insan komitesini kontrol ediyorlar. onlar da, politikada, bankacılıkta, sanayide, ticarette, medyada, orduda vb. esas ulusal ve global kararları veren şebekenin alt seviyelerinde bulunanları kontrol ederler. sürüngenimsi ırk seçkin sınıfı, seçkin sınıf illuminati şebekesini, illuminati şebekesi de dünyayı kontrol eder. her alt seviye, üst seviyedekinin bildiğini bilmez ve hiçbir seviye de sürüngenimsi ırkın bildiğini bilmez. kısacası; çoğu insanın neyin parçası ve esas hedefin ne olduğunu bilmediği bir beyin yıkayıcı/kontrol edici cenneti.
global hükümet fikrini ilk defa albert pike ortaya attı. bu moruk öldükten 7-8 sene sonra atağa kalktılar zaten. insanlık tarihinin gördüğü en büyük savaşlar, önemli siyasi kişiliklerin altüst oluşları, ekonomik bunalımlar ve dünya piyasalarındaki finansal durgunluk dikkatlice planlanmış olup bu elitlerin entrikalarından ibarettir. 1917 bolşevik devrimi, nazi almanyası'nın yükselişi, kore savaşı, vietnam Savaşı, 1898 ispanyol - amerikan savaşı, 1. dünya savaşı, 2. dünya savaşı, 1991 körfez savaşı ve 2003 ırak işgali bu planlar doğrultusuna vuku bulmuş olan olaylardır.
bu pezevenklerin finansal kaynakları haçlı seferlerine kadar dayanıyor. zaten birçok insan tapınak şövalyelerinden haberdardır, o meseleye girip zaman kaybetmeyelim şimdi. uluslararası bankerler, petrol ve savaş sanayisi baronları, büyük uyuşturucu kartelleri ve diğer büyük çokuluslu şirketler tarafından dünya ülkelerinin haritaları yeniden şekilleniyor. oligarşinin en üst katındaki sürüngenimsi ırktan gelen elitler önemli kararları brüksel'deki nato karargahının sinir merkezlerinde alıyorlar.
nato'nun askeri gücü, birleşmiş milletler, dünya sağlık örgütü ve birleşmiş milletler şemsiyesi altında çalışan tüm kurum ve kuruluşlar bu planın birer adımıdır.
amerika, ingiltere, almanya, italya, avustralya gibi önde gelen sanayi ülkeleri ve liderleri (g7/g8 üyeleri) bu komplonun aktif işbirliği katılımcılarıdır. birleşmiş milletler kosava ve bosna'ya neden seyirci kaldı sanıyorsunuz?
part 4'le tekrar birlikte olacağız arkadaşlar. saygılar sevgiler.
dünya, insanoğlunun varlığının başladığı andan itibaren sürekli bir güç mücadelesine sahne olmuştur. bu mücadele, önce ilkel insanlar arasında daha çok bireysel olarak yapılmıştır. daha sonra toplu halde yaşama geçen insanoğlunda, güç dengeleri kabileler, boylar arasında değişiklik göstermiştir. bu süreci de, giderek yeni ufuklara açılma, yeni topraklara gitme, ele geçirme arzusu, keşifler, toplumların kurumsallaşarak devletleşmesi ve nihayetinde devlet olgusunun küresel düzende baş aktörler olması izlemiştir.
yukarıda bahsi geçen, gelinen son nokta, bu yüzyılın ortalarına kadar varlığını korumuştur. başka bir deyişle, 1900'lü yılların ortalarına kadar küresel düzen içerisinde en etkin güç yine devlet mekanizması ve bu devletlerin izlediği politikalar olmuştur. ta ki, altın çağ'ın sonunda sosyal devlet olgusunun yetersiz kalması -ya da öyle gösterilmesi- ile küresel dünya yeni arayışlara girmiş ve üretim sisteminden, sermaye hareketlerine, çalışma koşullarından hayat standartlarına her şey muazzam bir hızla değişim göstermiştir. bilgi teknolojisi adı verilen bu yeni kavramla birlikte, başta iletişim teknolojisi olmak üzere birçok sektör inanılmaz bir gelişme göstererek büyümüştür. sermaye hareketleri hızlanmış ve sermaye birikimi dışsallaştırılmıştır.
yeni dünya düzeni, en önemli vitrinini siyasal alanda yapmış olsa da aslen temelini ekonomik alandaki değişimlerden almaktadır. nitekim, küresel anlamda söz sahibi büyük devletlerin siyasal alanda aldıkları ve yeni düzya düzeni adı verilen kavrama hizmet eden tüm kararlar esasen ekonomik birer karar olmaktadır. örneklendirmek gerekirse, abd, büyük ortadoğu projesini geliştirerek terör tehdidini önlemekten çok dünya petrol rezervlerinde söz sahibi olmayı amaçlamıştır. yine abd'nin karşısında bir kutup olarak rol almaya çalışan ve abd politikalarına muhalefet eden avrupa devletleri de * esasen abd politikalarına kendi ekonomik çıkarlarına ters düştüğü, çıkarlarını engellediği için karşı çıkmaktadırlar. yine bir başka örnek olarak da, ab'nin çin'e karşı tutumu verilebilir. bilindiği üzere, muazzam bir hızla büyüyen çin'e karşı ortak bir kararla kota koyan ve çin mallarını gümrükte bekleten ab, bir yandan da çin'e mal satmaya çalışmakta, ekonomik anlamda bir ortaklık kurmaya çalışmaktadır.
uzun lafın kısası; yeni dünya düzeni, ne ortadoğu'nun bölünüp abd çıkarlarına uygun bir şekilde yeniden çizilmesi ne de büyük devletlerin siyasal baskılarla her istediklerini diğer devletlere kabul ettirmesidir. yeni dünya düzeni, paranın hükümranlığını ilan ettiği, sermayenin devletler de dahil her şeyden üstün olduğu ve bir avuç çok uluslu şirketin at koşturduğu, oyuncağı haline gelmiş bir mecradır. başka da bir şey değildir.
temelleri fransiz devrimi ve amerikanin bagimsizligi ile paralel olarak atilmis, I. ve II. dunya savaslarinda insasina baslanmis, bulundugumuz cagda kuresellesme adi altinda karsimiza cikan bir dusunce. Teoride guzeldir, esitliktir, insan haklaridir, demokrasidir, ozgur dusuncedir. Guzeldir yani. Sinir kavrami yoktur. Insanlar teknolojinin de yardimi ile sinirlari ortadan kaldirmistir. Buraya kadar hersey tamam. Birde isin pratigine bakalim.
Sadece dunya savaslarinda on milyonlarca insan olduruldu. Sonrasinda darbeler oldu,isgaller oldu, bu sistem yararina olacagi icin desteklendi. En sicak ornegi irak. Fazla soze gerek yok sanirim. Aydinlanma denildi, aydinlanmayan tek topluluk dunyada muslumanlar gosterildi. Bir zamanlarin cift kutuplu dunyasinda karsi tarafin askerlerini yipratmak icin egittikleri gerillalar simdi terorist oldu, hesapta baslarina bela oldu. Bu teroristler musluman denildi, denklem koyuldu karsimiza. musluman esittir terorist. Cunku kizil tehlike umuldugundan kisa surede coktu, yerine yesilini koymak gerekti.
Uzun lafin kisasi, tek dunya devleti ugruna, milyara yakin insan olduruldu bu sistem icin. Sokarim esitligine, adaletine, ozgurlugune, demokrasisine.
Benim anladigim, insanlar bir yarar gormedi bu sistemde. Zaten parasinin uzerinde yeni dunya duzeni yazan devlet goz gore gore katliam yaparken, adaletsizligi savunurken bize bir sey demek dusmez.
var böyle şey. ağırdan ilerleyen, adını artık 15 yaş çocuğuna kadar indirerek yokmuş görünümü vermeye çalışılan bi düzen.
hani derler ya, hidayeti olan her şeyin bi nihayeti vardır. bu işte ne hidayet var ne keramet.. buna mukabil boka sarmaya, düzen içinde düzensizleşmeye; insanlığın, edebin, inancın mülga olacağı bi ortama ilerliyoruz..
değinmek istediğim şu şekilde bi görüş var ki, böyle bi topluluk yahut ne ad uygun görülüyorsa ''her şey bu kadar açık görülüyor, ciddiyeti olsa bu hale gelir miydi?'' ideasına sahip olan insanlara sormak istiyorum: eğer bu kadar gün yüzüne çıkmasalar bu iş olur muydu? sıradanlaştırarak, duyarsızlaştırarak içimize işleyen bu düzene hala kör olmayı seçen gözlere parnağımı sokarak uyarmak istiyorum..
o kadar ilişkili kelimeler, mevzular var ki, bu olaya binaen; babil ve eski mısır'da başladığına dayanıyor. efenime söyliyim putpereslik, heykelcilik, eşcinsellik ve en son akıl kontrolüne kadar gidiyor işte.. denetim işinin her türlüsünü elinde bulunduran masonlar; seksi, uyuşturucuyu, şiddeti normalmiş gibi göstermesi. şimdi birileri çıkar ''seks'' normal değil mi? röröröö ne diyo bu saftirks derse, hiç acımam deperim alnıyın şakına. anormal demiyorum. yineliyorum ki; olmadık şekilde, olmadık yaşlara çok alenen farklı şekilde tanıtmaları sorun. yoksa uzaydan inmedim bende...
hali hazırda aklıma gelmişken, kadınlar daha iyi bilebilir. ''cosmopolitan'' diye bi dergi vardır. işte bi kapak kızı olur, sayfanın geri kalanında ise sağında solunda da derginin içeriğini yansıtan yazılar yazar, biliriz. bu dergi öyle başlıklar atar ki bi insan görmedim ki okurken utanmasın. yemin ediyorum, yüz kızartıcı başlıkları var. gazete alırken, denk gelirsiniz. gelirsiniz çünkü en başta yer alır bu tip ürünler... lafı şuraya getircem, inanılmaz çarpık ilişkileri normalmış başlığı altında göstermeye çalışmasına meramımız. bizi, geleneğimiz göreneğimizi, edebimizi, ahlakımızı yekten içten ele geçirmenin tam anlamıyla eyleme dökülme şekli. ayrıca dergi demeye bile utanıyorum bu tip varoluşlara..
siyonist, yahudi, çoğu eskenaz, jews vs. şimdilik aklıma gelenler. özgür düşünen toplumlar tiranlar tarafından yönetilemez ki. buna istinaden yozlaştırılmaya gidilecek. gidiliyor. sonra ne tarafa baksan aa mason sembolü diyince de. hee, lan ne kadar da nemden şey kapan bi bünyen var diye gülünür hale gelmişiz.
dumbo ve arakdaşı farenin yolcuğulu incelenmeye ve tartışmaya açık kezâ.
misal seçtikleri sanatçılara, cinsel objeyi çizip daha sonra bunu eserinin içine gizleniyor. ''seks mühürü'' olarak piyasa sürüyorlar.
300ler komitesi, 13 kraliyet konseyi, karanlık kardeşliği simgeleyenler, pres cott, kuru kafalar, starbucks'un amblemi (israil'in en büyük destekçisi) sonra onlara verilen ''50 yılın zion dostu ödülü.''
siyonist bi dünyada yaşıyoruz, siyonist liderleri ve üzerimizde amaçları olan. paralarımız hangi denetim altında hangi bankada? endüstrileri kimler denetliyor? finans denetimi? ımf, dünya bank, vergiler, faizler...
ilk olarak enerji işleyişlerine dikkat etmek lazım. piramitler, sekizgenler, enerji akımının en güçlü olduğu yerler. dubai'ye gidiyor insanın aklı derhal tabii.. hakezâ ''ley hatları'' dünyanın en önemli strajetik enerji noktalarıdır.
bilindiği gibi 6 köşeli bi yıldızları vardır, kutsal geometri ve mimari uyumla kullanınca ''yıldız kapısı'' oluşuyormuş. tabii bunu g.tmüzden anlayarak, çarpıtmazsak ve araştırırsak daha iyi olur, bu konuyu pek sahih olmayan yerden okumuştum. tam hatırlamamıyorum da, özet geçtim.
madonna'nın bu düzenin içinde olduğu savunulan ''give your self to me'' adlı şarkısı, kendini bana ver diyor madonna burada. ''om'' hindu putu ilahisi bilinir ki, haham ve yahudi kabalisti olduğu söyleniyor. fakat gerçek hahamlar siyonizme ve israil devletine hep karşı çıkmış.
ve bob marley'in bunlara tamamen müannit duruşuyla ölmesine sebep olduğunu ve mıcheal j'ın kliplerinde illuminatecilere gönderme yaptığı da aşikâr..