hayatın ne kadar acımasız olduğunu gösteren, her sabah biraz hüzünlendiren, biraz iç burkan; belki de yalnızlığın en iyi tarifi olan durumdur.
dışarıdan duyulan kuş cıvıltılarının, camdan içeri sızan sabah güneşinin, ocakta fokurdayan çaydanlık sesinin, sabah kahvaltısında içilen demli çayın, pijamanın üstüne hırka giyip sabah serinliğinde balkonda oturmanın, temiz havayı solumanın ve bir yandan da gazete okumanın ne kadar anlamsızlaştığını bir kere daha anlar insan.
şöyle bir dönüp bakar geçmişine, gözleri dolar aniden.
''keşke'' ile başlayan cümleler kurmaya çalışır, kuramaz.
yalnız doğdun, yalnız öleceksin; tek tabancasın, anla ve tabancayı dolu tut zira altı patları olmayan yok bu hayatta.
en az altı patlar insan.
aynı anda bir ama.
çift tabancalı adamlar, spagetti westernlerinde olur sadece.
evet çok büyük bir sorun değildir fakat insan yanında birinin olmasını onu uyandıracak olan sevgi dolu bir mesajı bekler sabah kalktığında hayata normal olarak devam eder fakat küçük birşey eksiktir o eksikliği doldurabilse çok mutlu olucaktır.