Kisi gercekten asik olursa o guc, o enerji oyle bir gelirki aslinda, fakat, cok yalnizim aa birindende hoslandim galiba begeniyorum diyip iliskiye start verince, ardindan butun tadin kactiginin farkina varilmasidir bu, baslarken hafif bi heyecan katar insana, ama ertesi gun bi bakarsin gerisi gelmiyo, ask degil o kadarlik biseymis, bu uzer tabi kisiyi ama gercekten ugracak hali yoktur, icinde ask olmayan birsey icinde zorlamaz kendini.
ilişkinin emek istediğinden bihaber kişilerin katılmadığı görüştür. Birisini sevmek ve bunu karşılık beklemeden yapabilmek kadar emek isteyen şey az vardır dünyada. Fedakarlık ister, hoşgörü ister. Çıkar çatışmasına dönüştürmemek, birşeyleri tüketmemek için özveri ister. Ben seni seveyim, sen beni sev; hayatımızı birlikte yaşayalım böylece demek saçmadır. Herkes, içinde bulunduğumuz şu anda ne istediğini bilir, sevgilinin şu an ne düşündüğünü, ne istediğini merak edecek kadar empati yapabilmek bile bir emektir. Tatlı bir emektir, ama emektir.
ilişki kurmanın iş olduğunu varsayan birinin düşüncesidir. emek falan nedir bu? emeklisi de var mı bu ilişkinin, haftasonları, yol, yemek falan? sadece kendin olduğun ve senin kendin olduğun anlarda senden keyif alan birini bulman emek gerektirmeyen ve olması gereken sağlıklı bir ilişkiyi doğurur. bunalım demeçleridir bunlar. ya da kaybeden ama farkında olmayarak kazanmaya çalışan beyanıdır.
biri gelip yalvarsa yok olmaz yürü git denilebilecek hadisedir. bu yaştan sonra ne gerek var yeni bir ilişkiye? işin yoksa yeniden tanı tanıdıkça soğu soğudukça üşü üşüdükçe don penguenler ne kadar tatlı smokin sherlock a yakışır. herkes bir holmes değil o yüzden ilişkiye ne gerek var.
bir çok ilişki yaşadıktan sonra ilişkileri baştan sona ezberlemiş kişinin aynı filmi yeniden izlemek istememesidir. bir yerde haklıdır, en baştan başla tanı, emek ver falan zor iştir.
yıllarını harcadığın adamın, skimsonik şekilde senden ayrılması sonucu hissedilendir. ne başka birini tanıyacak gücü buluyor insan, ne de o yeni gelenin yaptıklarına, konuştuklarına, tepkilerine alışacak kadar sabrı. yeni bir insan, yeni huylar, yeni bir koku, yeni tripler. kendini anlatma, tanıtma çabası. düşünmesi bile o kadar zor ki, bir de bunları en baştan yaşamak insanın gözünde büyüyor. sonra göğsünde sıkışıyor, nefesin daralıyor, yetmiyor. öyle bir şey işte.
emek verecek güç olarak görünmesinden ziyade karşıdaki kişiden çok hoşlanıyorsan eğer o sürecin nasıl geçtiğini anlayamazsın bile. en heyecanlı dönemdir.
açıklaması, tek bir ilişki tarafından olanca gücün sömürülmüş olmasıdır. (arkadan gelenler benzetmeye çalışma yansıtma oyalanma pansuman falan) em em em gücü em....çok sömürgen