22 ya$ından sonra çoğu bireyin ki$isel bencillik bayrağını eline alması ve çoğul olarak dü$ünememesi sonucudur. ha bir de çarpık yapılanan geçmi$in altında kalmanın etkisi de vardır.
--spoiler--
sanki başıma aşk doktoru, yeni ilişkiye başlamayıp napacan lan! önündeki kırk sene elini mi şey edecen, kirli donunu kendin mi yıkıyacan ? emek verecek gücü yokmuş hıh! sanki tüm kuşları bafiledi bir leylek kaldı. yeni ilişkiye emek verecek gücü yokmuş peh
--spoiler--
somut örnekler vermek gerekirse; birisiyle tanış, muhabbet etmeye başla, nasıl bir insan olduğunu çöz, neleri sevdiğini nelerden nefret ettiğini öğrenmeye çalış, kendini defalarca ona ifade etme gerekliliği, birlikte zaman geçirme faslı ve o açılma anını gerçekleştirme. sonra alışma süreci, daha fazla zaman geçirme, ilişkinin başında kişilerin neler istediğini anlama durumu. çooook uzun işler çooook.
tabi emek verememenin altında yatan nedenler çok başka, bunlar buzdağının görünen kısmı.
bu olay daha önceki ilişkinin kemiklerinin iliklerine kadar herşeyini tüketmesinden sonra kaynaklanır. birde aşık falan olmuşsan bu defa yeni ilişkiye sadece el sallayacak kadar gücün kalır.
açıklaması, tek bir ilişki tarafından olanca gücün sömürülmüş olmasıdır. (arkadan gelenler benzetmeye çalışma yansıtma oyalanma pansuman falan) em em em gücü em....çok sömürgen
emek verecek güç olarak görünmesinden ziyade karşıdaki kişiden çok hoşlanıyorsan eğer o sürecin nasıl geçtiğini anlayamazsın bile. en heyecanlı dönemdir.
yıllarını harcadığın adamın, skimsonik şekilde senden ayrılması sonucu hissedilendir. ne başka birini tanıyacak gücü buluyor insan, ne de o yeni gelenin yaptıklarına, konuştuklarına, tepkilerine alışacak kadar sabrı. yeni bir insan, yeni huylar, yeni bir koku, yeni tripler. kendini anlatma, tanıtma çabası. düşünmesi bile o kadar zor ki, bir de bunları en baştan yaşamak insanın gözünde büyüyor. sonra göğsünde sıkışıyor, nefesin daralıyor, yetmiyor. öyle bir şey işte.