üşenmek belki de tam doğru kelime olmadı ama var böyle bi durum.
dünyanın en sosyal adamı değilim ama yeterince sosyal olduğumu düşünüyorum. o yüzden yeni ilişki kurmak istememeye neden olarak asosyallik gösterilemez herhalde.
düşün şimdi bak, bi hatunla tanışıyosun. ikiniz de birbirinizden hoşlanıyosunuz. bi buluşma ayarlanıyo falan. ee sonra? flört süreci başlıyor. işte neleri sever, neleri sevmez, neye kızar, hangi parfümden hoşlanır teker teker öğreniyosun zamanla. sonra o seni tanımaya başlıyor. birden parladığını, sabahları erken uyandığını ve daha bi ton şey. insan üşeniyor lan.
sadece karşı cinsle de alakalı değil. bir öğretmensin, anadolun bi şehrine tayin oluyosun. sonra senin durumundaki bi hemcinsinle eve çıkıyosunuz mecburen. lavaboda saç bırakır mı, bulaşık yıkar mı, dertlenince suratı düşer mi falan.
velhasılı zor bi iş. yeni ilişki, yeni insan, yeni bi süreç, yeni sorumluluklar. son olarak tembellere gelsin:
yeni hatunu beğenecen, onunla tanışacan, türlü türlü şaklabanlıklarla onu etkilemeye çalışacan, sonra ilk çıkma olayı, sonra yakınlaşma olayı, en ufak bir tatışmada ayrılma tehlikesi, sonra tekrar barışma, sonra arkadaşlığı geliştirme, bir müddet çıkma, görüşme, sevişme, koklaşma, sonra herşey yolunda giderse söz, nişan, sonra sonra inşallah evlilik.
ooo oooo ooooo ölme eşeğim ölme.
ancak uzun süre ilişkilerden kazanılan tecrübeler belki yukarıda yazdığım bazı şeylerin daha kolay atlatılmasını sağlayabilir.
nasıl zor şimdi adlı parça bu durumu anlatmaktadır. sevip de kavuşamayanlar, kavuşup da mecali olmayanlar için geliyor... başlığın fon müziği olmalı.
belli bir yaş ve tecrübe eşiğinden geçtikten sonra aklı başında, yaşadıklarından gerçek anlamda çıkarım elde edebilmiş insanların içinde bulunduğu isteksizlik halidir. eylemidir, neyse nedir.
yeni bir ilişki aslında biraz lafta kalıyor. yeni bir beden sadece. yaşanılanlar tekrar. kurduğu cümleler, girdiği hal ve tavırlar daha önce farklı kılıklarda karşımıza çıkmış oluyor. karbon kağıdı geçirilmiş gibi. sen hep farklı bir şey aradığını dile getiriyorsun ama sonuç hüsran oluyor her denemede. aslında farklı olanın ne olduğunu da bilmiyorsun. her denemede biraz daha umudun azalıyor. biraz daha soğuyorsun. sonra da üşenme ve aşmışlık kavramlarının arkasına saklanıyorsun.
bir de az yukarıda bahsetmiş olduğum gibi yaş ilerledikçe inancın kalmıyor bazı şeylere. örneğin iş güç sahibi, ilişki konusunda da tecrübeli kadınlar yalnızca doğru insanı arıyor artık. aşka inançlarını daha önceden yitirmişler. sen biraz duygusalsan ve hala aşkın peşindeysen, böyle kadınları gördükçe daha da uzaklaşıyorsun yeni bir ilişki kavramından. teşebbüs aşamasına bile geçemiyorsun. geçmiyorsun.
devrime giden yoldaymış gibi verdiğin mücadeleler, meydan muhaberesi tadındaki karakter savaşları, karşılık bulamadığın aşklar, bulduğun halde yaşanmış tatminsizlikler, olmamışlıklar var ya hani mazindeki... hah. işte onlar da her seferinde "oğlum bak emin misin? ne halde iç dünyamız, var mı sahiden lan o kadar gücün?" diye sorarak devamlı köstek oluyor.
not: o değil de, başlık sahibi burada çok gördüm geçirdim, artık soğudum, yok mu beni heyecanlandıracak kendine güvenen ssk'sı olan bir kız mesajı vermektedir.
hele ki uzun bi ilişkiden çıktınsa nasıl zor gelir o.
onu öncelikle bulucaksın daha sonra tanımaya çalışıcaksın sonra öpüşcen sevişcen tenine alışcan tanıcan falan bi sürü çaba.
o yüzden daha eski bi sevgiliye dönmek en iyisidir en azından malı biliyon.
haa elde kalmamışsa eski o zaman boku yedin.
son olarak hiç sevgili bulmamaktır.evleninceye kadar beklicen.evlenmek için de bırakıcan anneye görücü usulü.en garantisi.az da geri kafalı olmasalar o görücü şeysi yapanlar daha iyi olucak.