evet cok basit, oku. agzindan tukurukler sacarak yazmaya baslamadan once oku. zaten sen tum gayretinle durmaksizin entry girsen bile, yeni bir yazar oldugundan ve %99 ihtimalle formata ters veya absürt basliklar acip entryler gireceginden, akip giden sol framede fark edilemeyeceksin bile. o nedenle once bir oku bakalim, ne neymis. aksi halde sozlukte daha ucuncu ayindayken ilk girdigin entrylerine bakip, "lan ben ne yapmisim boyle" diyerekten o "sictigin" basliklari silmeye baslarsin. sonradan silecek baslik ve entry birakmamak icin simdiden "oku".
herhalde en cok karsiniza cikacak seylerden biri bu olur sozluk ortamlarinda. "aramaya inanmak", evet bu da cok basit. pesinizden atli kovaliyormuscasina basligi acip entryi yazmadan once, baslik ara kutucuguna acmak istedigimiz konuyu yazip "ara" diyoruz ve bilimum ayar, can sikintisi vs.den kurtuluyoruz.
taraftari oldugunuz takimi savunurken de, desteklediginiz siyasi parti hakkinda yazarken de "asiri" fanatik olmayin. sonu ya caylaklik olur ya siliklik. cezasi genelde uzun sureli caylakliklar olur cunku bu sozlukte en kotu nedenden silinen bile bir sure sonra sozluge donuyor bir sekilde, ama siz yine de yapmamaya calisin.
"evinde yikanmak varken hamama giden mal" tarzi basliklar acmayin, buna paralel entryler girmeyin. bir zamanlar ilgi cekiyordu lakin artik bunlarin modasi coktan gecti, eskisi gibi dikkat cekmiyor.
gordugunuz gibi bu da cok anlasilabilir bir sey, sozlukte bircok anket basligi olsa da, cogumuz bazilarina entry girmekten kendimizi alamiyoruz. cunku o anketler absurt ve bi amaca hizmet etmeyen anketler degil, en azindan birilerine bi' hayri var. siz de eger illa da anket yapmak istiyorum diyorsaniz bu cizgiden ayrilmamaya dikkat edin.
* ucuncu nesil bir yazardan kendi gozlemleri ve tecrubeleri dogrultusunda besi bir yerde, emir dendigine bakmayin, nacizane.
sözlükte elini kolunu sallayarak gezen yobazlara "düşünce özgürlüğü" adı altında alışmak gerekir, alışmışa yatmak gerekir. mümkünse benim gibi her fırsatta, şu başlıkta bile, yırtık dondan fırlarcasına bunu dile getirmen gerekir sevgili yazar.
bi defa iş yaşantınızdan dolayı antisosyal olacaksınız, zamanınızın çoğunu bilgisayar başında geçirmek zorunda olacaksınız, etrafınızda da çoğunlukla muhabbet edebileceğiniz pek kimse olmayacak. bu durumlar dahilinde zaman geçirebileceğiniz, gülüp eğlenebileceğiniz bir yerler arayacaksınız. ve bir şekilde uludag sözlüğe ulaşacaksınız. bu yazarlığa giriş kısmı.. ve ayrıca evet, kendimi tarif ettim.
yazarlığa girişi yaptık. şimdide gelin hep beraber yazarlığımızı geliştirelim. la la la lalallllaaaa...şimdi her yazar gibi popüler olmak, sevilmek, sayılmak ve pek çok nutella oy almak isteyeceksiniz. ama baktınız ki öyle olmuyor, yazılarınız pek tutulmuyor. bu durumda polemik yolunu seçip sağa sola sataşabilir, nick başlığınızı iyi ya da kötü entrylerle doldurabilir, bu arada sol framenin azını yüzünü s.kebilirsiniz. yapmayın, etmeyin. adamın dötünü keserler.
gelişme kısmı kişinin kendi meziyetlerine ve niyetlerine kalmış. bunuda bitirdiğimize göre üçüncü bölüme, yani sonuç kısmına geçelim. ''peki sözlükte yazdım elime ne geçti?''. her ne kadar ''madem eline bişey geçsin istiyorsun al o zaman bu boruyu dursun elinde'' diyesim geliyorsada demiyorum. çünkü seviyeli bir yazının peşindeyim. eline geçicek olan iyi vakit geçirmek ve bir kaç yeni arkadaş kazanmaktan çok daha fazlası değil. fakat bunlar bir çok insan için çokta yeterli sebepler. ha hala yetmez mi diyorsun. o halde açıyorum fermuarı. boru geliyor bak..seviyesiz seni.
sevmek koca bir yürekle sevmek gerekir. sevmeyi bilmeyenler sozluk yazarı olamazlar... eger sozluk yazarı olmak istiyorsanız öncelikle sevmeyi öğrenmelisiniz karşılıksız sevmeyi..