Kadının her türlü hareketinden bir sonuca ulaşmak en naif eylemdir. Lakin abartılı durumlarda erkek bilinci yapılan hareketleri kendine yorumlar. Bu yorumlama sonucunda oluşan karışıklık erkek zihniyetinde "kadını anlamama" durumunu getirir. Her lafı imgeleme , olay sonunda kadının ağzından çıkan her lafın erkeğin bünyesinde bir simge oluşturduğu durumunu yaratır. Bu simgesel oluşum çerçevesinde erkek kadını kendince anladığını düşünür. Ama bir kadının en büyük silahı kararsızlıktır. Kadın gölün yüzeyi gibidir. Attığınız taş sadece su sıçratır. Erkek ise gölün dibidir. Taşı atarsınız ve çöker kalır. Kadının bu bağlamda kararsızlığı , kendisinde bıraktığı gizemlilik olgusu ile örtüşebilir. Siz siz olun; mahallede karı kız tavlayan 300,500 kadınla aynı anda birlite olan abilere bir danışın. Kesinlikle onlara danışmadan kadınları anlamaya çalışmayın.
en bilinmeyen denklemlerden, en yüksek dağların zirvelerine tırmanmaktan, en bulunmaz hazineleri bulmaktan çok daha zor olan olgudur.
her erkek bu serüvene bir şekilde başlar. karşımdaki kadını / kadınları anlayacağım diye azmeder. ancak hiçbir erkek yoktur ki, sonuca ulaşsın, kadınları anlasın. başlangıçta kadın / kadınları anlamak için azmeden erkek, zamanla hem çaptan düşer, hem de ne kadar ütopik bir şey istediğinin farkına varır. yani yola istekli çıkar, yolu hiçbir şey elde edemeden bitirir.
velhasıl, kadınları anlamak zor değildir; imkansızdır.