"5 dakkalık yol orası" = 25 dakika.
"20 dakka sonra ordayız abi" = 1 saat 10 dakika
"karşıdan geliyoruz trafiğe göre yarım saat falan sürer" = 2,5 saat.
"taksici değil misiniz kardeşim alayınız böyle sizin..." = levye
istanbul' da yaşamaya başlayacak kişiler için yararlı olması muhtemel yol gösterici.
- sokaklarda gezerken ağız hafif şekilde açık vaziyette sağa sola bakmayın, kapkaç olayıyla erken tanışırsınız.
- yanınıza gelen tinerciler bişey istediğinde "siktir git lan" falan demeyin, her dakika onlarla konuşuyormuş gibi triplere girin örnek diyalog,
tinerci: abi para var mı şarap alıcam fth: yok valla be..bak şurda takım elbiseli adam var ondan iste onda vardır
tinerci: eyvallah.
gibi.
- her zaman söylenen "dışarda yemek mi yenir" mantığı istanbul için pek geçerli değildir. patso, bayhan, ortega, gora gibi yiyecekler sürümden dolayı zararsız olmaktadır çoğu zaman. fazla kasmaya gerek yoktur.
- içecekseniz mekan istiklal' dir. kim ne derse desindir.
- taksim, beyoğlu, istiklal ayrı yerler değildir. üçü bir aradadır.
- haberleri seyredip seyredip, "istanbul' da yaşanır mı ya it kopuk dolu" gibi saçma sapan yorumlar yapanlara kanmayın. istanbul güzeldir. hatta en güzeldir. daha önceden yaşadıkları yerleri asla terkedemeyen insanları bile kendi egemenliği altına alır ve artık o vazgeçemediğiniz yerlerde bile sıkılırsınız. istanbul tatlı bir zehirdir.
- ulaşım problemi ise belki haberlerde gördüklerinizden bile daha büyüktür. üsküdar' dan beykoz'a -yaklaşık 20 km- 2 saatte gitmişliğim vardır. işe gidiş ve paydos saatleri civarındaki trafik intihar sebebidir. mecbur kalmadıkça o saatlerde yolculuk yapmayın.
- öyle ilk gördüğünüz ünlünün üzerine "inanmıyooruuuuummm..!" diye koşturmayın belli bir zaman sonra alışırsınız. bırakın şımartmayın. onlardan çok var.
- istanbul gerçekten de pahalı bir şehirdir. kiralar çok yüksektir. genel fiyat seviyesi de diğer yerlere göre yüksektir. cebiniz para görünce gadanallah diye savurmayın atın köşeye dursun, ne kadar para alıyor olursanız olun, o paranın illa ki yetmeyeceği günler olacaktır.
- gelirken ailenize "nası olsa her haftasonu gelirim" falan demeyin. ilk geldiğiniz zamanlarda sadık kalabilseniz de verdiğiniz bu söz istanbul' un kanınıza girmesiyle geçerliliğini yitirecektir.
aksaray da savak usta da fıstıklı kebap yiyin. (10tl)
galatasaray lisesi nin karşısındaki ara, çıkmaz sokak da bulunan ara cafe de ara güler fotograflarına bakarak cappicino için. içebileceğinizin en iyisi. (8tl)
barbaros bulvarı ndan inerken kız kulesini görmeye çalışın. (bedava)
süleymaniye cami nin önünde kurufasülye yerken ezanı dinleyin.(5tl)
bin kere evlense yine bakire kalacaktır bu şehir..
bin babalıdır ama aynı zamanda iyi aile çocuğudur....
çok küfür eder ama bayramlarda eliniz öper..
çok iyidir çook...adamı kendine hasta eder.
bir cingenenin en utanmaz dansında,
nice asklara tanıklık etmiş,
nice asıgı daha cok asık etmis,
acının en koyusunu hiseetirmis,
bir fahise cilvesinde 7 tepedir burası...
hani büyük sevgiler, aşklar vardır..
siz de çok seversiniz, karşınızdaki de..
derken öss'ye girersiniz.. puanınız gelir, tercih yaparsınız.. o da yapar..
sonra sonuclar gelir, bir de bakarsınız ki ikiniz de istanbul'dasınız..
bir korku dolar içinize, acaba dersiniz.. bu istanbul acımasız, haksız, hain, zor ve zalimdir..
ama ne çare.. karar verilmiştir artık.. istanbul'a gelirsiniz, belki ilk zamanlar görüşürsünüz, az da olsa..
ama sonra kısa bir süre geçer.. telefonunuz çalmaz olur.. ararsınız onu, ulaşamazsınız.. hiçbir anlam veremezsiniz.. neden diye sorarsınız, cevabını bulamazsınız..
sonra bir de bakmışsınız ki, bitmiş her şey.. haberiniz bile olmadan..
aylar sonra bir msj alırsınız, tanımadığınız bir numaradan.. sözler de yabancıdır size;
fakat en sonundaki isim birden bir bıçak gibi saplanır göğsünüze, belki de sırtınıza..!
- dolmusa veya minibuse binilince para bindikten hemen sonra verilir.
- beşiktaş ile maslak arasındaki hattaysanız ve minibüse binecekseniz, eger minibüs şöförü elini düz yapıyorsa maslaktan sonra ayazağa'ya devam edecektir, eğer eliyle sağa doğru işaret ediyorsa maslaktan istinye sahile inecektir.
- biri size "eminönü iskelesi'nde buluşalım" derse; kadıköy'den eminönü'ne giden vapurların kalktığı kadıköy'deki iskeleden bahsetmektedir, eminönü'ndekinden değil.
- isterseniz en pahalı yere gidin, fıçı bira yine de kalitesizdir.
- birbirlerinden farklı olan tramvay, hafif metro ve metro terimlerini iyi öğrenin.
- istanbul'da, istanbul'dan çok alakasız 5 ada bulunmaktadır. mutlaka uğrayın: (bkz: prens adaları)
- yürüyen merdivende sabit duracaksanız, sağa çekilin.
- beyoğlu, bağdat caddesi, nişantaşı ve bebek'e haftasonları arabayla gitmeyin. taksi güzel bir vasıtadır.
- hiç bir taksiciye yolu bilmediğinizi ima etmeyin.
- eğer taksim'de takılacaksanız, ilk işiniz galatasaray lisesi'nin büyük kapısının yerini ezberlemek olsun.
- avrupa yakasında gazi mahallesi, çırçır, hacıhüsrev, tarlabaşının arka sokakları, ömer hayyam, piyalepaşa, halkalı, anadolu yakasında da ümraniyenin ücra köşeleri, dolayoba, mustafa kemal, yavuztürk gibi mekanlara takılmayın, bilhassa gece 12'den sonra.
- topkapı sarayı topkapı'da değil; gülhane askeri tıp akademisi gülhane'de değil; binbirdirek sarnıcı'nda 1001 direk yok; vefa bir semt adı.
- Tanımadığınız adamdan en fazla windows xp cdsi alın. Daha az kullanılmakta olan herhangi bir programdan porno, müzik veya alakasız bir program çıkabilir.
- Porno cd alacaksanız, almayın. internette indirin. içinden çağrı filmi bile çıkabilir.
- Dilenci, tinerci, boyacı gibi adamlara kötü üslupla yaklaşmayın. Uzun sürebilecek konuşmalardan çekinin. Asla ve asla "ayağını bi koy, tozunu alayım" lafına kanmayın. Çingenelerden gülü çok ucuz fiyata alabilirsiniz, 2 milyon yetecektir, ya da suratına dahi bakmayın ve yürüyüşünüzü kesmeyin.
- Trafiğe çıkmamaya özen gösterin. Ulaşım için üsküdar veya beşiktaşta oturun. apaçi değilseniz, Üsküdarda soyalleşmeyi beklemeyin.
- istanbullular da diğer şehirlilerden pek farklı değildir. Onların da "adi, satıcı vb" insanlar olmasını beklemeyin. Diğer şehirlerdeki adi ve şerefsiz yoğunluğuyla aynıdır.
- Belli saatlerden sonra belli semtlerde bulunmayın. Bunun en iyi örneği tarlabaşıdır.
istanbul öncelikle bir aşktır, istanbulda yaşamak için aşık olmak gerekir yani kötü şeylere bile göz yummaktır. mesela trafik çilesi, 'sağolsunlar büyüklerimiz bu derde çözümler bulmak için 116 çözüm bulsada her gün trafik daha kötüye gitmektedir. *' bunu da sevmek gerekir nasıl olacağı malumdur yolunuz uzun ise yolda uyuma alışkanlığı edinmekle bu sorun kolaylıkla çözülür ama bunun için oturmak gerekir oturmak içinse savaşmak gerekir. bir durakta bekliyorsunuz otobüs uzaktan gözüktü diyelim ne yaparsınız, sıraya geçerim yanlış cevap, hoop kardeşim falan derken götün götün sıranın önüne geçmek gerekir ha yakalandınız diyelim hiç bir zaman suçu kabul etmemek gerekir, itiş kakışın ardından otobüse bindiniz diyelim otobüsün içinde hızlı bir koşmanın ardından en sote yer seçilmelidir ki gelecek olan yaşlı teyzelerden kaçabilesiniz, ha oldu da ortada kaldınız önlerde bi yerdesiniz ilk iş olarak defter ve ya kitap açıp ders çalışıyo izlenimi yaratabilirsiniz, o gün hazırlıksız yakalandınız ve yanınızda kitap yok bu durumda en akılcı çözüm anında uykuya dalmaktır sanki bir yıldır orda uyuyosunuz orası adeta sizin bir evinizmiş gibi. ha hiç biri olmadı diyelim ve ayakta kaldınız en güzeli bir yer bulup kıçı sağlama almaktır ve ya bayanlar için gördüğünüz bir apaçinin yanına yaklaşıp rahatsız ediliyomuş izlenimi vererek ondan nazik bi şekilde yer isteyebilirsiniz. en önemlisi cüzdan ve telefonlara dikkat daima bir el cüzdanda olmalı, eğer sırt çantası kullanılıyorsa tek askısından takıp öne sarkıtmak gerekir.
sokakta başa gelebilicek en büyük tehlike balici kardeşlerimizdir, bunlardan mümkün olduğunca kaçıp göz göze gelmemek gerekir, bonus olarak boyacı arkadaşlarımız var ki eğer sandığına ayağınızı koymak gibi bi gaflete düşerseniz sekiz kutu boya parasını saf su için ödeyebilirsiniz.
özellikle istanbul'a yeni gelenler için gece hayatı bi başkadır buralarda dikkat edilecek hususların başında travestiler gelmektedir özellikle taksim ve çevresinde iyi örgütlenmişlerdir ve onların hormonlarla takviye edilmiş erkekler oldukları unutulmamalıdır. bar seçimlerinde ise ilk etapta bilindik duyulduk yerlere gitmekte fayda vardır şöyle ki gittiğiniz yerde sizin haberiniz olmadan uyuşturucu trafiği dönüyor olabilir ilk aylardan evinizi karakolun araması pek de hoş olmaz. dikkat edilecek bir diğer husus sulu biralardır bu yerlerden olabildiğince kaçmak lazım ha müzikleri güzel diyorsanız da dışarda içki takviyesi yapıp girmek en makbuludur.
işte en sevdiğim istanbullu halk apaçiler onlar her yerdedirler. kaçamazsınız onlarla yaşamaya alışmak lazımdır, bazen bir konserde bazen çok güzel bir restorantta bazen zile basan adam ve sahilde yürüyen kırmızı elbiseli adam olabilir onları sevin ama abartmayın.
ne olursa olsun istanbul bir aşktır, istanbul boğazda yapılan gezintidir, haliçte yenen balıktır, the marmara'nın tepesinde içilen nescafedir, caddebostanda girilen denizdir...
istanbul hayattır..
şöyle maddeler halinde uzayıp giden, deneyimle sabit ama geçerliliği yine de tartışmalı tavsiyelerden oluşan bir kitap olabilir bu:
- dünyanın en güzel şehrine geldiniz. eğer istiyorsanız, gelir gelmez trafikten, düzensizlikten filan şikayet etmeye başlayın ama bu güzelliğin de farkına varın. her güzelliğin bir bedeli olduğunu unutmayın. istanbul, verdiği her acı için teselliler sunabilen yegane şehirdir belki. görün yeter ki, bakın ve görün.
- yüz metreden farkediliyor: yenisiniz ve evet açık hedefsiniz. ama paniğe kapılmayın. öncelikle yürüyüşünüzü düzeltin. herkes hızlı adımlarla, çok acelesi varmış gibi, bir şeylerden kaçarmış gibi yürür bu şehirde. siz de kalabalığa uyun. öyle aval aval bakmayın bir de etrafınıza. ağzınızı kapatın! yüzünüze anlamsız, donuk bir ifade yerleştirin!
- her eyleminiz maceradır istanbul'da. sabah evden çıktığınızda, gitmek istediğiniz yere ne kadar sürede gidebileceğinizden çok gidip gidemeyeceğiniz önemlidir. akşam sağ salim eve dönebilmek, o günün kazanılmış zaferidir. böyle düşünün, bu korkmak demek değildir. tam tersine her zaman dikkatli ve kendi kendini kontrol halinde olmaya yöneltir ki, bu istanbul'da sizin hayrınızadır.
- her an birileri çıkıp sizden birşeyler isteyecektir, şaşırmayın. bu kişi eğer bir "profesyonel"se dediklerini yapın. istek o yöndeyse ve ikna etme şansınız yoksa, evet ceplerinizi boşaltın. karşınızdaki "meslek erbabı"nı gözünüz kesse bile kahramanlık yapmayın. ceplerinizi boşalttıktan sonra kimliğinizi, sim kartınızı, yol paranızı geri isteyin. böyle bir anlayış gösterilecektir size, sevinin!..
(bu tür karşılama merasimleri dışında istanbul'un kimseye adamakıllı "hoş geldin" dediği görülmüş şey değil tarih boyunca, şahsi almayın her şeyi. azminizi yitirmeyin!)
- istanbul çok büyük, zaten biliyorsunuz, ayrıca ispatlamaya çalışmayın bunu. sürekli açılmanız kendi sınırlarınızı görmenize sebep olur sadece, üzülürsünüz.
- istanbul'u geldiğiniz yerle kıyaslama yanlışına düşmeyin. "başka istanbul yok!" bu şehrin yaşayışına, kurallarına, gerekiyorsa kuralsızlığına ilk günlerden itibaren uymaya çalışın. farklılıkları yadırgamayın, kimseyi yargılamayın. acımayın, acınacak hale düşmeyin.
....
- istanbul insana doymuştur. hikayeye, maceraya, drama doymuştur. ancak...güzelliğini biraz daha bozmayacaksanız, temizliğini biraz daha lekelemeyecekseniz; her daim anlayış, şefkat beklemeyecekseniz; acımasızlığa, bağımlılığa, platonik bir aşka, rededilmeye, belki kovulmaya hazırsanız size de ayıracak bir yeri elbette vardır.
ya tamam demesini bilin günü geldiğinde, ya da sıkı tutunun!