basliktanda anlasilacagi uzere bir hevesle hemen dslr olayina girilmemelidir. zira hayatinda makine kullanmamis fotograf meraklilari ellerindeki dslr a lanet etmektedir. benim cep telefonum bile daha guzel resim cekiyor diye bos konusmaktadir. akilli olun manuel ozellikli bir kompakt makine ile bu ise baslayin.
dijital fotoğrafçılık, günümüzün en popüler etkinliklerinden biridir. sanat mıdır? değil midir? tartışmalarına hiç girmeyeceğim. ancak merak eden, öğrenmek isteyen varsa denemekte yarar olduğunu söyleyebilirim. Ne kazandırır? :
1-Her şeyin görsellikle ifade edildiği günümüzde, yararlı bir hobi edinirsiniz.
2-Kadraj tekniklerini öğrenme yolu ile fotoğraf ve resimlere dahası etrafınıza başka bir gözle bakma şansı elde edersiniz.
3-Işığın görüntü üzerindeki etkisini, dolayısı ile algımız ve halet-i ruhiyemiz üzerindeki etkisini öğrenirsiniz.
4-Tek başınıza bile gayet güzel gezi ve seyahatlere çıkabilirsiniz. Fotoğraf makinenizi boynunuza asmanız yeter.
5-Günümüz insanlarının en büyük dertlerindedir sosyalleşmek. Foto klupleri vb. aracılığı ile sosyalleşebilirsiniz.
6-Anımsamak isteyeceğiniz anları, anıları daha güzel belgelersiniz.
Daha ne olsun?
Hele ki profesyonel olacağım, süper çekeceğim, en iyi ben olacağım gibi bir derdiniz yok ise; basın deklanşöre gitsin. Olmadı fotoğraf makinenizi torunlarınıza hediye edilecek bir antika olarak saklarsınız.
ilk fotoğraflarınıza bakıp bi boka benzemedi lan diyorsanız hemen bırakın o işi.
fotoğrafçılık ikiye ayrılır.
yeteneği olup fotoğraf özelliğini öğrenenler.
bir de yeteneği olmayıp sadece fotoğrafçılığı öğrenenler.
ilk kategorideki büyük işler yapar, herkesi kendine hayran bırakır.
ne tarz fotoğraf olursa olsun hakkını verir.
her türlü makina ile gerekli şartları olgunlaştırıp hedefe kitlenerek başarıya ulaşır.
(bkz: ateist imamin abdest sarabi)
ya ikinci kategori?
aile toplantılarını, ağaç çiçek börtü böcek ev, tatile gittiğinde bikinili fotoğraflarını çekip aynanın karşısına geçip fotoğraf çeker.
arkadaşları der bir vesikalık fotoğrafımı çek, kurban olayım.
özellikle düğün salonlarındakiler, fotoğraf stüdyosunda çalışan gettolar bu tarz kişilerdir.
öğrendikleri ezberler ile hemen databasesindeki veriyi karşılaştırıp otomatik ezberini konuştururak ortamı değerlendirir.
oysaki gerçek fotoğrafçı her ortama göre yeni bir hesaplama yaparak fotoğrafta ne görmek istiyorsa onu verir.
pahalı bir uğrastır efenim . yeni başlayanlara daha fazla kapılmadan bırakmalarını tavsiye ederim. zira makineydi, mercekti, tripoddu derken ufak bir araba parası harcıyorsunuz. e tabi fotoğraf çekmek için özgür kız gibi ora senin bura benim gezerken harcadığınız bir diğer araba parası da cabası.
Eğer dijital fotoğrafçılık yapılıyorsa RAW fotoğraflarla çalışmayı öğrenmek ve HDR tekniğini öğrenmekle bitmiş olaydır. Biraz da fotoğrafı vizöre oturtmaktan ibarettir.
Budur...
öncelikle bir dijital makine alıyorsunuz ve şu an amatör fotoğrafçı oldunuz.
devam ediyoruz; bu makineyle bir kaç aile bireyleri fotosu ve bir kaç arkadaş fotosu çektikten sonra, makineyi biraz kurcalayınca, efendime söyliyim sepiadır, siyah-beyazdır bilimum saçma özelliği keşfediyoruz.
bir kaç tane sepiayla fotoğraf çektikten sonra görüyoruz ki bi s.k olmuyor. hemen siyah-beyaz mod a geçiyoruz. işte tam bu modda 2 tane fotoraf çekmemiz yeterli. ne için yeterli? "olm ben fotoğrafçılık yapcam" demek için tabiki de. o nasıl bir kendine güven getirir insanda sadece deneyen bilir.
siyah-beyaz, önümüzdeki 2 hafta bizim için vazgeçilmez olacaktır. bu 2 hafta boyunca bilgisayarımız, facebookumuz, hatta abartan olacak deviantartımız siyah-beyaz fotolarla dolacak.
ilk olarak camdan sokağı çekmiş olacağız, sonra da gökyüzünü. ama ev bize yetmeyecek. soluğu sokakta alacağız. ama malesef diğer amatör fotoğrafçılar gibi sadece "teni buruşmuş yaşlı dede", "su içen güvercin", "selpak satan sokak çocuklar"ı çekeceğiz. ve en rezil olanı da bu fotoğrafların süper olduğunu zannedeceğiz taa ki bu entryi okuyana kadar.
evet bunu söylemek istemezdim ama fotoğrafların gerçekten berbat. bana kızma, bunu er geç öğrenecektin. ne kadar erken öğrenirsen bu senin için kardır. ama merak etme bu bir geçiş evresi. hani saçlarını uzatmaya karar verirsin ama bi ara vardır hani geçiş dönemi. iğrenç bir dönemdir. işte orayı atlatınca süper saçlara sahip olursun. işte sen de şuan böyle bir dönemdesin. bunları yaşamadan fotoğrafçı olamazsın.
şaka lan şaka bunları yaşadıysan bir daha sittin sene fotoğrafçı olamazsın. sen de diğer üniversitenin 1. sınıfında entellik olsun diye fotoğrafçılığa merak salan yüzbinlerdensin.
ama şunu sana ciddi ciddi söyliyim. bu şekilde fotoğrafçılık kulübüne filan üye olup ordaki saf kızları kendine hasta edebilirsin. kızların çektiği fotolar biraz daha abidik gubidik oluyor. senin güvercini ve yaşlı dedeyi görünce bir an senin gözüne bakıcak. işte orda iyi bi kesik attın mı sen bu fotoğrafçılığın ekmeğini yedin demektir.