hani çğ köfte vardır yerken acıdır ama zevklidir işte işin bu kısmı aşık olma kısmıdır acı da olsa zevklidir. bir de bu çğ köfteyi sindirdikten sonrası vardır çıkarırken yakar mahveder adamı işte bu kısım da aşk acısıdır..
göz yaşlarınızda boğulma ihtimaliniz yok, panik yapmayın.
uykusuzluktan da ölünmüyor.
siz de herkes gibi düşüneceksiniz kendinizi bir yerlerden atmayı.
sakin olup bir köşeye oturun, bir saat içinde bu fikirden de kurtulursunuz.
ilk bir hafta alkolden ve cep telefonunuzdan uzak durun.
aramayın, aramanıza sebebiyet verebilecek şeylerden de kaçının.
şunu da iyice kavrayın;
geçmeyecek.
hafifleyecek.
ama geçmeyecek.
ömür boyu "aşkım bi tanem nerdesin seni çok seviyorum" diyerek gezmezsiniz ama 20 sene de geçse üzerinden, hele ki olaylı bir ilişki ve ayrılık olmuşsa, "ulan..." deyip yeniden peşine düşesiniz gelir. bir kez aşık olduysanız, hatta utanmadan bunu 3-4 kez falan yaptıysanız, yarraa yediniz demektir.
önce inanmak istemezsin kısa süre sonra adını söyleyecek diye beklersin ama hiç bir ses duymazsın. kulakların uğuldar sürekli, kanın çekilir damarlarından, kalbinin üzerinde bir baskı duyarsın, sanki birşeye heyecanlanmış gibi hızlıca çarpar kalbin, sonra bıçak saplanıyormuş gibi bir acı hissetmeye başlarsın o acı hiç bitmeyecek gibi gelir, düşünürsün bir çıkar yol ararsın ama yoktur, umut edersin belki döner diye bu yüzden kendine yeni bir hayat kurmak istemezsin. bu dönemde en iyisi yalnız kalmamaktır, acılar paylaşınca azalır. zamanı geldiğinde yine mutlu olursun, her ne kadar hiç bir zaman mutlu olmayacakmışsın gibi hissetsende...
baş yarmaya benzer.
O an hiç birşey hissetmezsin.
Sonra yavaş yavaş bir acı duyarsın, sonra o acı büyür, büyür kocaman olur.
Dayanamayacağını düşünürsün...
Sonra biri yarayı sarar, kapanmasına yardımcı olur.
Yara kapanır ama bir süre daha o acıyı çekersin.
Zamanla azalır, yok olur...
Minicik bir iz kalır ve ilerde aklınıza geldiğinde sadece gülümsersiniz...
önce şok anı gelecektir ayrılık birden bire olduysa eğer. daha önce adım seslerini duymuşsunuzdur ama inanmak istememişsinizdir. o ayrılık şokunu yaşarken bir de aldatılma acısı çöreklenir yüreğinize. giden gider, ya da siz atarsınız evden. sonra yine pişmanlıklar başlar, bitmeyen ağlamalar, salya sümük dönsün istersiniz.
döneceğim der, dönmez. yalanları kabullenemezsiniz, bunu mu sevdim ben diye kendinizi suçlama aşaması başlar. psikiyatristte bulursunuz kendinizi. bir müddet hedefinizde psikiyatra küfretme yer alır. aşk acısının yerini ilaçlar devralmaya başlar. sonra yeni insanlara yer açarsınız hayatınızda. ama dikkat edin yeni bir aşk olmamalı bu. yoksa rüzgarda savrulan yaprak, rüzgar durmadan başka bir yaprağa tutunursa onu da beraberinde sürükleyecektir. savrulun ama yalnız başınıza. size acı çektirenler gibi olmayın siz de. aşk iki kişiliktir ayrılık gelene kadar. o geldiğinde yalnızlık ve acı yoldaşınız olacaktır sadece. bir de her geçen gün aynada tanımakta güçlük çektiğiniz bir yüz eşlik edecektir size. kalbinizi gidenle bırakın, beyninizi alın yeter. kalbiniz geriden gelecektir. valla aynen böyle oluyor.
olayın içindeyken anlaşılmaz ama emin olunması gereken birşey varki; hiç kimse vazgeçilmez değildir. aşk acısı, acı çekmek istenirse çekilir. istemezsen, dram yaratmazsan acı diyede birşey yoktur, yaşanan sızı mutlaka geçer.
" hiç kimse bir aşkı
onarmaya kalkmasın
kaybedilmeye değer
en güzel anında
bitirilmişse eğer " / ahmet telli
nasıl ki, insan yere düşüp dizini kanattığında ortak, fix bir acı çekmiyor, herkesin hissettiği, dolayısıyla tepkisi farklı oluyor, o yüzden bu önermenin de genellemesi yapılamaz kanaatindeyim.
düşeceksin... ne kadar yükseklere çıktıysan oralardan düşeceksin. kalbin kanayacak... kimisi ağlamaktan konuşamaz, kimisi zaman mefumunu yitirir, kimisi hayatı sorgular nerden geldim, hangi tarrağa yol alıyorumun hesabını yapar... kimini sivrisinek sokmuşçasına etkisi çabuk geçer, 3-5 günde ayakları yere basar, kimini akrep sikmişçesine, felç olur, bir daha eskisi gibi olamaz...
zamanın akmadıgı, buhran anlarının tavan yaptıgı anları yasayacaktır bu bünyeler. zaman kelimesi ne kadar soluk görünse de bu acının en iyi pansumanıdır. ancak unutmamalılar ki yeni bi ilişkiye girmedikleri sürece kalpleri bu ilişkiyle kendini oyalamaya devam edecek ve de kendileri unutamadıklarından yakınacaklardır. zamanla hersey geçer. sizi su noktaya getirenin bir tesadüf oldugunu ve dünyanın bizler için sürekli tesadüfler türettiğini unutmayın canlar.
duyarsızaştırır; hem de her şeye ve herkese karşı...olgunlaştırır; acı insanın doygunluğunu arttırır, hele bu bi de aşk acısıysa... hayatı anlazmsız kılar, depresyona sokar; kolay kolay çıkamazsın. intiharı aklına getirir ama o göt sende olmadığı için acı çekmeye devam edersin. çölün ortasına tek başına susar kalırsın, rüyaların serap hayallerin vaha olur ama sen o seraba, vahaya doğru yöneldikçe onun senden uzaklaştığını görür ve sonunda pes edersin. aşk acısı panzehiri olmayan ağır bi zehirdir,bi kere içtin mi bi daha kolay kolay kendine gelemezsin.
içini kemirdikçe o sen olur. yıllar geçtikçe daha az acı hissedersin. Çünkü o acı olmuşundur. Sen diye bir şey kalmamıştır geriye. Acıtabilecek şey de.