kişinin kafası daima karışıktır. işin güzel tarafıda budur zaten.
bu sorgulamaya, yeni yeni sorular üretmeye iter.
zaman içerisinde felsfeye ve gerçek bir filozofa yakınlık duyulur.
'ulan harbiden ha' naaraları eşliğinde okunan kitaplardır devrim özünde ve küba da bağıran bir kadındır sonunda; 'ben fidelim!'
devrimin , sancılı upuzun bi süreç olduğunu , sembolleştirmenin putlaştırmanın kati surette sürecin içine ediceğini , bi kaç kitapla değil , her taraftan her bakış açısından binlerce kitap/ anı / tecrübe okunup , dinlenilmesi gerektiğini idrakla başlar.. devrim demek küba demektir ; ekim devrimi , sscb'nin kübayı şeker fabrkiası yapması , deniz gezmişlerin dönemindeki silah kaçakçılığı vs gibi konular zor geldi , burda che fidel hasta siempre gibi basmakalıp şeyler varken demektir aslında..yeni başlayanlar , konuya aşina olmayanlar mealinde kullanılmışsa , yukardaki cümlelerin bahanesidir..ama uğruna binlerin öldüğü , dünyada nice dengeleri oynatan bi kelimeyi kullanırken ki kendisi devrim ya da evrimdir mühim değil ; biraz düşünmek lazım gelir.. yeni başladım ama neye başladım devrime mi , oturduğum yerden bu kadar kolay mı , yoksa ben devrimi okumaya mı başladım , tamam ama önce bi literatür taraması , kaynak güvenilirliği / tarafsızlığı taraması gerekmez mi vs. gibi sorular sorulduğu anda * devrim yapmaya değil ama , devrimin kelime anlamının tarihte devirmekten baş şeylere geldiğini anlamaya başlarız..
Hayata farklı bir bakış açısıyla bakabilmektir.Öğrenilecek çok şey olan uçsuz bucaksız bir yoldur devrim.içinde bulunduğunuz düzenin bir çarkı olmamaya başlamaktır.Zor zanaattır kısacası.
insan neden amaç değildir arkadaş diye bağırmaya başlar, sonrasında dogma-komünizm'in pençesine muhtemelen düşer, sonra oldukça olgun-özgün devrimci-sosyalist tezler ile ortaya çıkar...