yer yön öğrenmek için yürümeye kalkmayın, burası küçük şehir değil.* gençlik parkına, ahanda yeşillik, park bahçe diye yaklaşmayın, hele bayansanız girmenizle çıkmanız bir olur.
bir yer sorduğunuzda "üç adım yürü, ilk köşeden dön" diyenlere inanmayın, en az bir kilometrelik yoldur.taksiye binin.
satıcılara "biz öğrenciyiz indirim yapın" demeyin, "herkes öğrenci" gibi cevap almanız muhtemeldir.
yazın öğle sıcağından, kışın soğuktan kurtulmak için metroya binip, aşti-dikimevi arasında gidip gelebilirsiniz.
tüm geçişler kapanmış, uzun süre kırmızı ışıkta beklerseniz şaşırmayın, uzaklardan bir siyasinin kortej ekibi geliyordur. onlar geçmeden trafik açılmaz.
deniz insanı iseniz, halka açık havuzlar, üniversitesi havuzları, spor merkezlerinin havuzları bir nebze de olsa bu ihtiyacınızı gidermenize yardımcı olur.
son olarak, sevseniz de sevmeseniz de ankara bağımlılık yapar, fazla kaptırmayın.
türkiyenin belki de en düzenli şehridir.. kaybolmak bayağı bir zordur. kayblodum zannedersiniz fakat bulunduğunuz yolu dümdüz aşşağı ya da yukarı giderseniz kesinlikle ana yola çıkarsınız. aradığınız yeri rahatlıkla bulabilirsiniz. gerçi hayatı biraz monotondur ama hayattan zevk almayı bilen heryerde eğlenecek birşeyler bulur.. mesela solucan ve shyer gibileri..
eğer istanbul izmir gibi yerlerden geldiyseniz ve önyargılıysanız, şansınız varsa geri dönün. ama önyargılı değilseniz, iyi bir rehber bulun ve tadını çıkarın. ankara; kendine bir adım yaklaşana 10 adım yaklaşır, bir adım uzaklaşandan 10 adım uzaklaşır. bu ne sikim söz oldu lan. vizontele'de belediye başkanı bile daha iyi konuşmuştu;
"burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir"
istanbul ya da izmir den geliyorsaniz, ve eger oyle bir sansiniz varsa, yol yakinken geri donun. boyle bir ihtimal yoksa, oncelikle denizi unutun. hatirlayip durmanin size mazosizmin doruklarinda gezinmekten baska bir getirisi yoktur. bunun disinda hicbir ankaraliyla polemige girmeyin, antipatik gorunmenizin yanisira onlara ankaranin gri ve bunaltici bir sehir oldugunu anlatmanizin imkani yoktur, bosuna kendinizi yormayin. on yargili degilim, ankara hakkinda soylenenler beni ilgilendirmiyor, ben bu sehri sevicem ulan diye gittiyseniz benim gibi, ilk birkac ay kendinizi kandirmaya devam edebilirsiniz, tadini cikarin. yeni bir sehir, yeni insanlar diyerek olmayacak hayallere kapilabiliriz hepimiz, insanogluyuz ne de olsa. ha hic mi iyi tarafi yok? vardir elbet. universite de okunmaya gidilmisse bir an once mezun olayim da bir daha buraya adimimi atmayayim diyerek yuksek bir ortalama getirebilirsiniz mesela. izmir gibi kar fukarasi bir sehirden geliyorsaniz tunali da ilk kari gordugunuzde buyulenebilir, "lan bu kar taneleri bu kadar buyuk muydu, alla alla" deyip ankara yi bir an icin sevebilir, hele dizinize kadar kara gomuldugunuzde bunu bir doga harikasi zannedebilirsiniz.
yine de en guzeli saglam bir arkadas grubu edinin siz, hatta daha da guzeli asik olun, sevdiginiz insanla her sehir toz pembe olacaktir ne de olsa...
yanınızda sicil kaydı, ikamet ilmühaberi, nüfus cüzdanı fotokopisi ve öğrenci belgesi fotokopisini bol bol götürmeniz gereken şehir. adım başı taze sıkılmış portakal suyu bulabileceğiniz nadide şehir.
ilk geldiğinizde griden öleceğinizi sanırsınız, sanmayın, gidin seymenler parkına, kuğulu park'a bi tur atın. kızılay'da gezecekseniz, alkolsüz bir ortam istiyorsanız kocatepe camii'nin karşısına denk düşen tenedos'ta oturun, alkollü bir ortama giricem, kırıcam kafayı diyorsanız, gölge'ye gidin, oduncu gömleğiyle oturan eski toprak rockçılara bakın teey teeey deyin.
ankaraya alışamıyorum gibi önyargılarla yaklaşmayın, ankara da cennet vatanın bir köşesi, ha deniz yok ama denizi olan şehirde her gün deniz görüyor musunuz? bunu da bi düşünün.
ankaralıların yanında ankarayı beğenmediğinizi kesinlikle ifade etmeyin, ya zamanla görürüz güzelliklerini deyip geçiştirin, ilk günlerden ankaralılarla ilişkilerinizi koparırsanız çük gibi kalırsınız dışarı çıkacak arkadaş bulmak istediğinizde.
ilk geldiğinizde hemen geri dönme isteği duyacağınız(özelliklede istanbuldan okumak için gelmişseniz) ama en fazla bir yıl sonra ben artık hep burda yaşayabilirim diyebileceğiniz, her daim cıvıl cıvıl gençler göreceğiniz, canlı bir kenttir ankara.
hemen pes etmeyin, tadını çıkarın ve asla ankara mı, istanbul mu polemiğine girmeyin.
deniz olan bir şehirden gelmişseniz sıkıcı ve yaşanmaz gelebilir, ankaradaki memuriyet ve bürokrat, betonarme havası insanları sıkar ancak bunun getirmiş olduğu bir düzen ve rahatlık da yok değildir, çünkü insanların arasında yaşam standardı yönünden uçurumlar yoktur...istisnai yerler dışında tabii...
(bkz: bahçeli 7. cadde)
(bkz: tunalı hilmi)
(bkz: çankaya)
bunların dışında severseniz de bağımlılık yapar ankara...
(bkz: ben senin tunalı hilmi'de yürüyebilme ihtimalini sevdim)
hangi sokağın, caddenin vs nerde olduğunu öğrenmek için kızılay metrosunu kullanmak yeterlidir. zira oklar yardımcılığıyla istenilen yere rahatlıkla çıkılabilir.