yeni başlayanlar için aşk bulaşılmamışsa hiç bulaşılmaması gereken soyut bir kavramdır. soyut bir kavram dedik de zira hiç de soyut değil bildiğin somut. çünkü kaybettiğinde saçların ağardıysa, durup dururken dudaklarını yiyorsan, dalgın dalgın hayatını yaşıyorsan, günde 3 kere araba altında kalma tehlikesi yaşıyorsan, kalbinin atışını yanında oturan insanlar duyabiliyorsa bu somut bir şeydir ve sen hapı yutmuşsundur.
anladın sen beni güzel kardeşim hiç bulaşma bu işlere. bak aşk yaşarken iyi bitince adam default bi tip oluyor bi süre. sistem restart diyor sonra başlıyorsun hayatı yeniden download etmeye. bak böyle anlattım anlayacağın dilden anlattım güzel kardeşim pc başında radyasyona maruz kalmış beynine iyice işlesin diye.
benden bu tavsiyeleri aldın istersen bir dene hayatında ekşın yaratırsın, içki masalarında anlatacak bir hikayen olur başkada bi cacık olmaz. hadi kal sağlıcakla.
Sonsuz olanı yok; bir süre dünyanın en mutlu insanı gibi hissedeceksin, sonrasında ise yaşadığın yalancı mutluluk burnundan fitil fitil gelecek... ama sigara gibi işte; öldüreceğini bilsen de, uzak duramıyorsun...
Aşk, herkesin yaşayabildiği bir şey değildir. "Sen hiç aşık olmadın mı???" diye şaşkınlık içinde soru soranları ciddiye almayın. ciddiye aldığınız vakit içine düştüğünüz lağımı aşk zannedebilirsiniz. Kader, belki kaderinizde aşk yoktur, mantık evliliği diye bir seçeneğimiz de var, aşk evliliğinden çok daha başarılı olduğu da ortada ayrıca.
--otur ve geçmesini bekle--
normal insan duygu durumu 0 ise +100 ile -100 arasında; bir insanın tepkileri, duyguları, göz yaşları, ilgisi, siniri, küslüğü, varlığı, yokluğu, azlığı veyahut çokluna bağlı olarak değişebilen duygu durumuna sahip olma haline hazırlıklı olunmalı. gelişlere, hayatın tam merkezine oturuşlara, sevişlere-sevişmelere, özlemlere, karnının orta yerine kelebeklerin oturmasına da; gidişlere, terk edilişlere, yalanlara, hayal kırıklıklarına, aldatılmaya, acının katışıksız en saf haline de hazılıklı ol demek.
--otur ve geçmesini bekle--
bacakların kendince hareket etmesi, ruhun içindiği bulunduğu bedene yabancılaşması.
belki de kızması kendine insanın neden diye ''neden teslim oluryorsun? ''
oysa ki kaç kere yemin etmiştin bir daha olmayacak bir daha kanmayacağım diye.
hep inanmak isterdin, geçeği bile bile, kendini kandırdın aslında.
belki de çok saftın, çok temizdin, neler neler düşünüyordun, çok güzel hayat olacaktı ama olmadı.
- eşe dosta durmadan anlatmayı bırakın.
- telefonunuzu bir müddet yanınızdan yörenizden uzak tutun ki aramış mi diye bakarken ekran ışığınız bozulmasın.
- resimlerine bakmaya son verin.
- şarkınız olarak adlandırdığınız şarkıyı dinlemeyin.
- alkol alırken yanınızda refakatçi bulundurun ki zırıldanmaya başladığınızda sizi toparlasın.
- beyninizi meşgul eden her türlü şeye dört elle sarılın.
işin özü kendi değerinizi bilin, dağıtma sürecini atlatıp toparlanmaya bakın.**
aşk acısı değil, alışkanlık acısıdır o. yeni alışkanlıklar edinin. alkole vurun kendinizi, ot çekin ne bileyim kumar oynayın bir şeyiniz kalmaz. aman allahım neler diyorum ben. şaka lan yapmayın tabi. aşık oldum diye hayatınızı bok etmeyin. neyse acıya da alışırsınız, geçer, rahat olun, derin derin nefes alın.
o değil de herkesin aşkı da iyi edecek yolu da farklıdır ya. arayıp kendiniz bulun. illa ki de bulacaksınız zaten.
