tatlı masumane bir utangaçlık. neden olurdu bilmem.için için sevinirken herkes bakar ayakkabılarına ne diyecekler acaba diye. üstüne basmak isterler hayırlı olsun maksatlı. hep nefret etmişimdir bu şakadan.
babamların nesli falan olsa neyse de, pek hatırlayamadığım nesil.. tamam yeni ayakkabının üzerine basma hikayesi vardı. hatta yeni ayakkabıyı evde giyer gezerdik akşam odamızda başucumuzda tutar sevince boğulurduk falan da nedense utanarak giydiğimizi hiç hatırlamıyorum. gururla giyerdik.
efsane olduğunu yeni öğrendiğim nesil. bide bu ayakkabıyı ilk kez okul açıldığında giymek vardı. parlıyor anasını satayım. hala da rahatsız olurum yeni ayakkabı aldığımda. üstüne kum dökün falan gitsin gıcırlıgı.
o neslin bi çocuğu da benimdir.
dikkat çekmekten sakınan, yoruma maruz kalmak istemeyen, daha ilk günden siftah diyen arkadaşlar tarafından ayakkabısına bastırmak istemeyen çocuktur.
mensubu oldugum nesildir. fakir mahallesinde yasamaktasınızdır. bilirsiniz ki cogu aile bazen yiyecek ekmek bulamaz... siz de onlardan birisinizdir, ama o gün talih size gülmüs mutlu etmistir. o gün yeni ayakkabının heyecanı ile onu görüp heveslenecek üzülecek yaşıt cocukların yarattığı burukluk birlikte yaşanır bir müddet. hele bir de o çocuklardan birini sizin ayaklarınıza kaçamak bakışlar firlatirken görürseniz o an bütün duvarlar üzerinize yıkılıverir altında ezilirsiniz... edit: şeker portakalının bir bölümünü anımsadım nedense...
belkide her daim çocuk kalanların olduğu nesildir. bu nesle mensup kişilerin büyüdüklerinde de içlerinde aynı şey olup bir türlü toplumun yeni getirilerine ayak uyduramadıkları görünür. gariptir ki helal ve hak parayla kazanılmasına rağmen gösteriş olarak algılanılmasından korkulduğu yıllardı. yada olmayanları düşündüğümüz yıllar. maddiyatın gündeme bile gelmemesini istediğimiz yıllar hani. yoksa bizim için, yani yeni ayakkabının üstüne basarak kutlayan bi nesil olarak bizim için, maddiyatın değeri yoktu . ikiyüz elli bin liralık kağıt paramızı paylaşmaktan çekinmez , o paraya iki ekmek alabileceğimizide hesaba katardık. babamızdan para istemeye utanır , paran varmı baba dediğinde yok cevabını alırsak kendimize kızardık. onu üzdüğümüzü düşünürek. sevgi ve saygı çok başka şeyler. terbiye çok başka şeyler. bir kez daha anladım.
gece ilerledikçe nostaljicilerin ortaya çıkması enteresan. bi dernek falan kuralım yahu valla nostalji yapası geliyor insanın. eski günlerden hani.
gerçekten düşünceli nesildir. arkadaşının yırtık ayakkabısının karşısında, parlayan yeni ayakkabısıyla arz-ı endan etmek istemiyordur. küçükken yeni ayakkabı aldığımda onu bir şekilde eskitirdim arkadaşlarımın karşısına çıkmadan önce. büyüdüm ama bu düşüncemde zerre değişiklik olmadı. geçen sene aldığım ayakkabıyı ilk giydiğimde michael jackson gibi olmuştum. çok gözönünde olmasın diye gece çıkmıştım bir de dışarı ama ayakkabı o kadar parlıyordu ki geçtiğim sokağın aydınlanma ihtiyacını karşılıyordu. girdim toprağa buladım ayakkabıyı toza dumana karıştı milyonlar verdiğim ayakkabı.
aile terbiyesiyle yetişmiş, utanmanın ne olduğunu bilen, gösterişten kaçınan, arkadaşlarım beni zengin zannetmesin diye ayakkabısını gizleyerek giyen nesildir.