ayakkabısı yere dokundurdukça ışıl ışıl yanan renkli spor ayakabbılardansa, okula gittiğinde "hava attığı düşünülmesin diye", bir şekilde onu bozmaya çalışıp, karartmış çocuktur da.. ayakkabısını eskitir, silinmesi veya boyanması gerektiği halde boyamaz. bakımsız ayakkabı, babanın okula 15 gün kala aldığı tarihten, okulun açıldığı ilk güne dek eskimiş olur, böylece çocuk okulda diğerleri gibi kendi kendisini standardize etmiş olur, rahatlar..
Bu neslin çocukları utangaçdır. işe girdiğinde akşam mahalleye girmeden kravatını çıkarıp öyle girer mahallesine. Hava yapar gibi bu ne? ayıp olur diyerek günlerce kravatını ceketine saklar.
mensubu oldugum nesildir. fakir mahallesinde yasamaktasınızdır. bilirsiniz ki cogu aile bazen yiyecek ekmek bulamaz... siz de onlardan birisinizdir, ama o gün talih size gülmüs mutlu etmistir. o gün yeni ayakkabının heyecanı ile onu görüp heveslenecek üzülecek yaşıt cocukların yarattığı burukluk birlikte yaşanır bir müddet. hele bir de o çocuklardan birini sizin ayaklarınıza kaçamak bakışlar firlatirken görürseniz o an bütün duvarlar üzerinize yıkılıverir altında ezilirsiniz... edit: şeker portakalının bir bölümünü anımsadım nedense...
aile terbiyesiyle yetişmiş, utanmanın ne olduğunu bilen, gösterişten kaçınan, arkadaşlarım beni zengin zannetmesin diye ayakkabısını gizleyerek giyen nesildir.