yeni ayakkabısının üzerine basıp basıp sonra giyen nesilin bi farklı versiyonudur. sanki bu daha mantıklı , o kadar kasacağına bas üzerine olsun bitsin.
zamanında utanarak giydiği ayakkabısının da sahip olduğu benzer nitelikteki kutulara rüşvet parası zulalamayacak ahlaki değerleri taşıdıkları gözlenen, pırıl pırıl nesildir.
bende bunlardan biriyidim. nispeten kenar bir mahallenin ilkokulunda okudum. sınıfta hali vakti yerinde olmayan bir çocuk vardı. bildiğin delikti ayakkabıları. o zamanlar ilkokulda spor ayakkabı yaygın değil tabi. babam bana bir ayakkabı aldı çok mutlu oldum tabi kutusu bile çok sevimliydi. ama gece adeta uyuyamadım o çocuk geldi aklıma. biri yeni bir şey aldı mı klasik olarak herkes yaklaşır işte üstüne basar hayırlı olsun falan derdi. o çocuk da cidden iyi biriydi kimseyle kavgası falan olmaz sessiz sakin bir şeydi. illaki gelecekti hayırlı olsun güle güle giy demeye. o sahneyi yaşamak hiç istemedim. bir hafta falan giymedim yenileri babam neden giymiyorsun dediğinde her gün bir bahane bulurdum ki o da ayrı bir konu çünkü babam da beğenmediğimi falan sanıyor ya da ona trip attığımı düşünüyor hatta evde küçük çaplı bir kriz çıkmıştı. artık giymek zorunda kaldım ve tabi bende biraz kirlettim ayakkabıları ancak bi süredir eski ayakkabılarla gittiğimden fark edildi haliyle ve o çocuk gelip zoraki gülme çabasıyla bana '' güle güle giy '' dedi. hayata dair unutamadığım sahnelerden biridir. o yaşlarda olunca da ayrı bir tramva tabi. daha sonra ayrıldı okuldan napar ne eder hiç bilmem. umarım şu an çok çok iyi bir durumdadır ve kendi çocuklarına kendi düştüğü durumu yaşatmayacak şekilde bir para kazanıyordur.
Dahil olduğum nesildir. Şimdi nerde o kadar düşünce. Aksine çoluk çocuk birbirine hava atma peşinde Neslimi seviyorum çünkü bizim zamanımızda insanlar bu kadar zengin değildi. Zenginlik yarışına girmiyordu. Daha geçen gün mahalledeki çocuklar arasında benim dayım bilmem ne partisinin gençlik kolları başkanı buraya bi telefonla bi kamyon adam yığarım diyordu. Çocuğa vursan yarısı boşa gider ama işte laflara bak.
ilk okulda başlayan bu alışkanlık lise de devam etti. ha şeş kaza birisi okula yeni bir ayakkabıyla gelmiş ise, ayakkabıyla resimler çektirilir, '' dur abi silelim toz konmasın '' gibi bitirim tavırlar takınılır, o ayakkabıyı aldığına alacağına bin pişman edilirdi.
kendine göre, ekonomik durumu biraz daha kötü olan arkadaşlarını düşünen çocukların oluşturduğu nesildir. bu utangaçlık zamanla alışkanlığa ve bir davranış şekline de dönüşebilir.
29 yaşına dayandım. söylemesi ayıp geçende bir çift spor ayakkabı aldım. yemin ediyorum hala giymedim. küçüklükten kalan bi alışkanlık. pazar günü, etraf sakinken giyip biraz tozlanmasını bekleyeceğim.
kadinlari ilkokulda kirmizi ayakkabi giymis nesildir. halden anlar, yoksullul gormus nesil. bazilari hala durumu yettigi halde, istedigi her seyi almaz; durumu olmayanlar aklina gelir.
genellikle yeni elbiseler bayramdan bayrama alinirdi bayrami beklerdim hep , elbiselerin adi da bayramlikti . arefe gunu babam izinli olurdu , annem , babam , ben pazara giderdik bir elimden annem diger elimden babam tutardi... gule oynaya sevine sevine ben ... pazardan alirdik bayramliklarimizi hic bilmezdik ki marka falan herkes pazara akardi... neyse alinirdi ve hep buyuk olurdu alinanlar seneye de giymek icin... bayram spor ayakkabisiz olmazdi benim icin... o kadar istekle alinan bayramliklarimi giyemezdim bayram gunu... bayram gecer ve ayakkabi uzeri yeni olmadigi belli olacak sekilde özenle kirletilip oyle giyilirdi... Çocuktuk ama gururluyduk.
belki utanarak değil de korkarak giymiştir. çünkü ayakkabısı yeni olanların ayaklarına basılıyordu. "aa yeni bu!" derken şak diye siyah/beyaz ayakkabınızın üzerine pis, tozlu bir ayakkabı izi bırakıyorlardı.