sonuna kadar katıldığım hede. bana bana zevkle yediğiniz yemekleri ve önünüzden geçen o dar kotlar içindeki güzelleri düşünün. devir squat devri bayanlar siz de biliyorsunuz.
yemek dediğin salçalı kadın dediğin kalçalı olur.
Hele ki yemeği salçalı yapan kalçalı kadın ömre bedeldir.
Kalçasına küçük ısırıklar dokundurup Küçük sapıklıklar yapıp onu Mutlu etmeli.
Hadise şöyle gerçekleşmiştir; çıtı pıtı kızımız evlendikten sonra götü göbeği salmıştır yemekleri de berbattır. kocası bu durumdan çok şikayetçidir. kadında en sonunda ''yemeğin salçalısı kadının kalçalısı'' demiş tespiti koymaya çalışmıştır, lakin pek doğru olmayan bir tespit çıkmıştır ortaya böyle böyle zamanlar geçmiş aynı durumda ki kadınlarımızın savunma mekanizması haline gelmiştir.
aslen insanın tarihinden ortaya çıkmış bir sözdür. ilkel insanlar kendilerine eş olarak geniş kalçalı ve iri göğüslü kadınları tercih ederlerdi. bunun sebebi olarak geniş kalçaların daha sağlıklı doğum yapacağı, iri göğüslerin de süt konusunda daha iyi olacağı düşüncesiydi. o günden bu güne gelmiştir.
kalçasız kadın olur mu dedirtircesine serkeşçe söylenen bir de bayağa kıvamlıymışcasına dilde o lezzet bırakan tadı kalçanın aman salçanın... denen cümledir.
türk kadınlarının kalça standartları göz önüne alındığında yemeğin çok salçalısı kadının koca kalçalısı diye değiştirilebilecek söz öbeği.
evet türk kadınları kalçası kocaman hatunların daha çekici olduğu düşüncesini nereden elde etmiş kimse bilmez, ama orantılı bir vücudun güzelliği ve çekiciliği her zaman incecik bir bel kocaman bir popo kavramını döver.