gözlerden, bahar mevsimini yeni karşılayan bir dere misali, coşkuyla akan yaşlara sebep olan durumdur.**
ama bu kadar değil bak ne anlatıcam;
bundan birkaç sene önce bir kız ile tanıştım, uzun süre muhabbet ettik, birbirimizden hoşlandığımıza karar verdik ve doğal sürecin yardımıyla da sevgili olduk.
daha doğrusu olacaktık...
ilk buluşma denilen o illet şeyi gerçekleştirmek adına, kıza bir yemek ısmarlamayı teklif ettim ve kabul etti. yemek için kebapçı seçilmişti. ***
saatlerimiz 8 civarı idi ve yaz mevsiminde olduğumuzdan, güneş artık uykusunu çekmek için yola koyulmuştu.
şimdi sana ortamı tarif ediyorum. sayın okuyucu bak, düşün şimdi;
fonda hafif enstrumantal parçalar çalıyor, az sağında içinde ördeklerin olduğu bir süs havuzu, peyzaj konusunda çığır açılmış bir bahçe, gün batımı, hafif serin bir meltem ve karşında senden hoşlanan bir cins-i latif.
hayal ettin değil mi okuyucu?
işte böyle bir ortamda "beyti sarma" denilen o eşsiz kebabı sipariş eden bendeniz, yemeğin gelmesi ile birlikte acı bibere tam anlamıyla saldırdım.
egeli bir insan olmama rağmen, * sanki bir antepli, bir adanalı gibi kebabın üstündeki yoğurt tabakasını kırmızıya çevirdim.
işte burada diyalog çok önemli;
- ...yani aslında bursaya alışamadım desem yeridir 29. anlatabildim mi.
+ anladım, evet. aslında zor. ben de çok küçükken geldim, arkadaş edinmekte zorlanmıştım.
- ya gerek arkadaşlık olsun, gerek doğru dürüst birilerini bulmak olsun. zor işte.
- evet. hmmpss..
+ ağlıyor musun sen?
- yuog yeaa bıbbrdaan.(ağzı öyle bir yanmıştır ki konuşamamaktadır.)
+ tamam. o kadar abartma al şu peçeteyi.
ulan be manyak karı. ağlamıyorum ağzım yandı. hadi söylediklerimi anlamadın, tamam diyelim. e o kadar ağzımı üfürdüm * su içtim, kebabın üstü kıpkırmızı. neyi anlayamadın tam olarak?
sonuç itibariyle benim gözyaşlarım tam 10 dakika boyunca aktı, bir 5 dakika kadar da doğru dürüst konuşamadım. 10 dakikanın içerisinde beni, kebaptan hoşlanan, duygusal, egeli bir erkek olarak tanıyan sözde sevgilimin, gerizekalı olduğuna kanaat getirdim. ilişkimiz 7 gün sürmüştü. mutluydum.
yani neymiş? acı yerken önce bir ayarını biliyormuşuz.
