yemende bahar ayından itibaren savaş başlar ışıd gücünü orada topladı .husiler insanları diri diri yakıyor . cephe orada çok şiddetlenecek Allah mazlumları kadınları çocukları korusun orta doğunun yıllardır canavarının kafes kapısı açıldı koşuya başladı o canavar fitne amerika körfez ülkelerini sopa gibi korkutuyor iran ile .iran ise kolları maşaları husileri besliyor .Allah herşeyi görendir bilendir. bu iran fitnesi inşALLAH BETER OLACAK tıpkı ırak iran savaşı misali şişirdikçe şişiriliyor rusyada abd de ansızın çekilecek kenara ve iran bugün rüzgar ekip fırtına biçtiği günleri özlem ile arayacak..Allah'ın laneti bu bozguncular üzerine olsun..
HDG ile Husiler arasında çıkan çatışmalarda ve koalisyon güçlerinin hava saldırılarında 35 kişi öldüğü yer.
güneyindeki Aden kentinde askeri merkez ve güvenlik noktalarına bomba yüklü araçlarla düzenlenen intihar saldırılarında 22 kişinin hayatını kaybettiği bildirilmiş.
tabiri yerinde ise suudi arabistan-iran savaşının yapıldığı ring.
sözüm ona iki müslüman ülke. coğrafyalarında kendi kardeşlerine reva görülen o kadar kan, zulüm varken kendilerinden çok uzak başka müslüman bir ülkede it dalaşı yapıyorlar. yazıklar olsun yöneticilerine. ne işiniz var orada. amerika kafasına göre istediği ülkeye "özgürlük" getirmek için girince laf oluyor. rusya suriye'yi bombalayınca aaauuuuv oluyor. hadi onlar düşman, pislik. zaten o belli bir şey. peki bu yaptıklarınızla sizin ne farkınız kaldı şimdi amerika'dan ve benzeri ülkelerden. ondan sonra allah kitap şeriat. müslümanlar arasına nifak sokanların, kardeşliği bölüp parçalamaya çalışanların allah belasını versin. amin.
Bu günlerde Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonu ile ülkede fiilen yönetimi elinde bulunduran Ensarullah Hareketi ve 2011 yılında devrilen Ali Abdullah Salih'e bağlı silahlı kuvvetler arasında şiddetli bir savaşın yaşandığı, fakir, gariban, halkının yüzde 90'ı keş ülke.
yine elim değmişken şu ülkedeki savaşın arka planını bir paylaşayım sizinle.
Yemen, batı hint okyanusunun en stratejik bölgesinde yer alması, dünyanın en hareketli deniz yollarından kızıl denizin girişindeki babül mendeb boğaz ve limanına hakim olması, zengin petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynaklarına sahip olması ve daha sayabileceğimiz, birçok nedenden dolayı tarih boyunca büyük devletlerin hep hakim olmaya çalıştığı ama barışçıl olmadığı sürece tam anlamıyla ele geçiremediği bir coğrafya.
neyse başınızı ağrıtmayayım, bu ülkenin yönetimini 33 yıldır ali abdullah salih isimli şahıs elinde bulunduruyordu.
Bu herif yemenin kabileci toplum yapısını çok iyi çözmüş onları etkilemesini bilen ve hepsini idare etmesini becerebilen nadir bir adam.
Bu arada yemenin yarısından çoğunun sünni diğer kısmının zeydi (şii mezheplerden) olduğunu, Salihin kuzey ve güney yemeni birleştiren fiili lider olduğunu ve aslında kuzey yemenli olduğu için de suudi arabistandan çok mısıra yakın olduğunu, ancak özellikle kıral abdullah döneminde Suudi arabistanla ilişkilerinde bir iyileşme olduğunu belirtmekte fayda var.
Evet günümüze gelecek olursak, başta suud olmak üzere körfez ülkeleri, yemenlileri hep aşağı görmüş, onlara köle muamelesi yapmış ve dolayısıyla onların açlık ve tokluk arasında kalıp kendilerine muhtaç olmasını sağlamaya çalışmıştır. Suudi arabistan özellikle doksanların başından itibaren yani kuzey ve güneyin birleşmesinden sonra bu ülkede yeni bir karta oynamaya başlamıştır; selefilik kartı.
Suud, anti sufi ve anti şii, radikal cemaatleri maddi olarak beslemiş büyütmüş ve ilerde kullanmak üzere hazırlamaya çalıştı.
Buna karşın yemenin stratejik önemini kavrayan ve dünayadaki şiilerin merkez devleti konumundaki iran ise yemenin kuzeyindeki Saada kentini merkez edinen zeydi mezhebine mensup fakir bir cemaatin mensuplarını (liderinin adı Bedreddin el-Husi'dir) besleyip büyütmeye başladı doksanlardan itibaren.
iran bu cemaatin yüzlerce gencine burs vererek çeşitli ülkelerde sudan'da, mısır'da, lübnan'da ve iran'da okumalarını ve yetişmelerini sağladı.
iran'ın bu sessiz sedasız ve masumane ! çalışmalarını farkeden suud, cumhurbaşkanı salihi, husilere saldırsın diye sıkıştırmaya başladı.
Bu sırada Salih ise nüfusu 25 milyon olup, 75 milyon ferdi silaha sahip bu psikopat ülkeyi kabilelerin desteğiyle ve onlara verilen gayrı resmi özerk yaşantılarla idare etmeye çalışıyordu.
Salih'in emrinde 3 ayrı yapıda görev yapan bir ordu vardı; bunlardan biri ülkenin çeşitli bölgelerine dağılmış, kalabalık yapmak için var olan, kabilelere bağlı güçler, Kardeşi Muhsin el-Ahmer komutasındaki kuzey kuvvetleri ve oğlu ahmed komutasındaki cumhuriyet muhafızları/özel kuvvetler.
Hasılı kelamc 2004 yılında Husilerin ya da asıl adıyla Ensarullah hareketinin merkezi konumundaki Saada kentini ziyaret eden Salih burada ABD ve israil karşıtı slogan attığı gerekçesiyle birgünde 600 kişiyi içeriye atınca Husilerin tepesi attı ve yönetimle restleşmeye başladılar.
Salih kuzey ordusunun komutanı ahmer ile beraber suudi arabistanın da desteğiyle saada kentinde husi avı başlattı. Husilerin lideri öldürüldü. Husilerle Salih/ahmer arasında 2011e kadar 6 savaş yaşandı ve bunların bir kısmında Suud doğrudan cephe savaşı yürüttü ancak Husiler yenilmedi.
yıl 2011e geldiğinde ise Kuzey ordusunun komutanı, Salihin kardeşi (üvey) muhsin aynı zamanda Yemen'deki müslüman kardeşler teşkilatının yani ihvanın siyasi kanadı olan Islah partisinin de kurucularındandı. Muhsin salihten sonra yönetim sıranın kendisine geleceğini düşünerek ön plana çıkmaya çalışıyordu.
Ancak sessiz sakin, ilerliyen aynı zamanda birleşik arap emirliklerinde büyükelçilik görevini yürüten oğul ahmedin babasının yerine geçmesi daha muhtemel bir hal almaya başlamıştı.
evet 2011 yani arap baharının en şiddetli günlerinde salih karşıtı gösteriler ihvanın Islah partisinin öncülüğünde artarak onu yönetimi bırakmaya zorluyordu, salih kendisine bağlı bir kısım askeri gücü göstericilere salınca, kardeşi muhsinin güçleri buna engel oldu ve ıslahı yani kurucusu olduğu partinin mensuplarını korudu.
Salih kardeşinin ihanetine! uğramıştı, durum bununla kalmadı salihin evine saldırı düzenlendi, ancak salih yaralı olarak kurtulup suudda tedavi altına alındı.
Sonunda devrim oldu, salih devrildi, onun yerine husilerin de dahil olduğu bütün muhalif gruplar Abdurabbu Mansur Hadinin geçmesi üzerine, yani körfez ülkelerinin önerdiği adamın, üzerine anlaşmaya varıldı.
Her kafadan bir ses çıkarken, ülkenin çalkantılı bu döneminde, en teşkilatlı ve yetişmiş adama sahip muhalif güçlerinden Husiler, fırsat bu fırsat diyip yönetimde söz sahibi olmak istediler.
Husilerin fazla istediğini düşünen devrim mimarı Islah hareketi, husilerin bu isteklerini kabul etmeyince husiler ani bir hareketle Islah'ın kalesi konumundaki Amran kentinde kontrolü ele geçirdi ve gücünün sınırlarını anlatan bir mesaj verdi.
(Bu arada Husilerin savaştıkları yıllarda birçok savaşçısının eritrede iran tarafından kiralanan adalarda eğitildiğini ve çok iyi savaş tecrübesine sahip olduklarını hatırlatmakta fayda var)
Husilerin mesajını anlamayan Islah ve Muhsin el-Ahmer, yer yer Husilerle savaşmaya kalkıştı ama Husilerin güçlü propagandası ve barışçıl(!), silahsız (!), ani örgütlenmeleri yüzünden bir cephe savaşına giremeden başkent sanaya kadarki bölgeyi kaptırdı. Bu kerteden sonra ülkedeki diğer kentler de Husi yanlıları tarafından teker teker ele geçirilince Hadi istifa etti, hükümet istifa etti.
Husiler bir diyalog çağrısı yaparken Hadi, yeni Suud kıralı Selmanın da yönlendirmesi üzerine çaktırmadan güneydeki aden kentine sığındı ve güneyli ayrılıkçılarla birlikte bu enti geçici başkent ilan edip Husileri darbe yapmakla suçladı, istifasının da geçersiz olduğunu ilan etti.
Husiler bırakır mı? bırakmadılar güneye kadar inip adeni de aldılar, tam herşey husilerin eline geçmişken birden Suudi arabistan öncülüğündeki arap koalisyonu, bizim de dışarıdan detseklediğimiz, kararlılık fırtınası adı altında bir askeri harekat başlattı. daha sonra hadi yanlılarını silahlandırdı, adeni geri aldı ve Sudan, BAE, Suud, senegal, Pakistan ve Mısır'dan deniz ve kara birlikleriyle ülkeyi güneyden işgale başladı.
Gerisi bildiğiniz gibi savaş devam ediyor, husiler her tarafta direniyor, aynı zamanda Suudun güneyine de etkili saldırılar düzenliyor.
Suud ve yancıları da güneyde ilrlemeye-gerilemeye devam ediyor.