şapkalarıyla ve çiçekleriyle programda yer etmiş tipik fransız sarışındır. herkeste yemiş içmiş ama final günü, menüsündeki yemeklerin hiçbirini keyifle yapmadığından, millete yaptığı "tok gelin" şakasının meğer gerçek olduğunu zorla anlatmış ve nemrut suratıyla programın bitmesine sevindiğini belirterek görevini nihayet tamamlamıştır.
misafirperverlikten ne kadar uzak olduğunu göstermiş kadındır.
çok tipik bir fransız ukalalığına sahip kendisi, her şeyin kendi tekelinde olduğunu zannediyor; iyi yemek yapmanın, damak zevkinin, kültürün, bilginin, bütün güzelliklerin vs. büyük görgüsüzlük ve de görmemişlil etmiştir yemek boyunca sarfettiği şu sözleriyle;
- hayatında hiç karides yemiş mi?
- hayatında hiç somon yemiş mi?
- hayatında hiç enginar kalbi yemiş mi?
- hayatında hiç rezene yemiş mi?
türkiye'de tek karides vs. yiyenin kendisi olduğunu düşünmüş demek ki bu vakte kadar.
ve de bütün avrupa'nın kendi yemek kültürüne sahip olduğunu zannediyor. ancak alessandro da bir avrupa'lı, lakin yemekleri için "inşallah böyle yemeklerle bir daha karşılaşmam" yorumu yapmıştır. neymiş sera hanım? avrupa fransa'dan, fransa da sizin yemeklerinizden ibaret değilmiş.
ve de mutfakta merve için yaptığı, "kıça tekme sallama" hareketi de çok büyük ayıptır. bir de merve için "ulan" kelimesini kullanıp durmuştur arkasından. bu mu hanfendilik? misafirperverlik? meğer bütün hafta boyunca oynamış, sonunda gerçek yüzünü torbadan çıkarmıştır. kendini diğer bütün yarışmacılardan üstün görmüş, onları yer yer küçümsemiştir araya sıkıştırdığı sözleriyle. bir de diğerlerinin çiçek getirmemesi üzerine "bizde çiçek getirilir, onlar öyle görmüş demek ki" diye iğneleyici bir laf etmiştir.
bizde de eve gelen misafirlerimiz baş üstünde tutulur sera hanım, çiçekten önce. siz de böyle görmüşsünüz demek ki. farkımız bu.