o an için tepkiler farklı olmakla birlikte,genelde dısarda yemek yeniliyorsa cok buyuk tepkiler soz konusu olurken,evdeyken aaa kıl deyip parmak yardımıyla yemegin içinden cıkarılıp afiyetle yemeye devam edilir...işin ilginç yanı bunu yapan aynı sahıs olunca kötü niyetler anlasılabiliyor.en kötusu kılın sac kılı olmadıgının anlaşılması olayıdır ki bunuda cevrenizde kısa ve kıvırcık saclı biri olmadıgında hemen anlayabilirsiniz!hakkatten ıyk diyesi geliyor insanın! (bkz: poşet alabilir miyim)
yemekten arı çıkmasıyla karşılaştırıldığında hangisinin daha iyi olacağı konusunda karar verilemeyen durumdur. ayrıca bizim açımızdan hoş karşılanmayan bu durumun yemeği yapan kişi tarafından bu ne diye sorunca bişey değil o arı yav gibi cevap vermesinden de anlaşılacağı üzere gayet normal karşılanması da ayrı konudur.
hep benim başıma gelen durumdur. bir sofrada bir tabaktaki yemekten kıl çıkıyorsa o tabağın sahibi benimdir. her ne kadar çoğu zaman o kıl benim dökülen saçım başım olsa da bırakır tabağı kalkarım, yemek falan da yemem.
Tam çatalı ağzına götürürken bakmak istersin yemeğe ve aha dersin gene mi sen kılgarson çağırılır yemek değiştittirilir.ama tadınız tuzunuz hevesiniz her şeyiniz kaçmıştır.
misafirlikteyseniz, malum programdaki gibi "kıl buldum, kıl buldum!" diye bütün sofraya ilan edilmez. tam tersi, saklanır, hiçbir şey olmamış gibi yemeğe devam edilir, en azından ediliyormuş gibi yapılır.*
okul ile gidilen bir balıkesir gezisinde, cunda adası'ndaki küçük bir balıkçıda öğlen yemeği için mola verilir. kızlı erkekli bir sürü garson boy ergen ile uzun bir masaya oturulur. fix menü olarak masaya gelen kalamar tabağının içerisinde kirpik kılından daha kısa bir kıl göze çarpar. masanın en geveze ve hakkını sonuna kadar arayan kızı olan ucagabakarkendusenpenguen hemen lokanta sahibine "bunun içinden kıl çıktı, biz bunu yemeyiz" der. lokanta sahibi masaya gelir, tabağa eğilir, kıla bakar ve gülümseyerek " o kıl değil, kalamarın bıyığı" der ve genç dimağları kısa bir süre için dumura uğratır. kafadan bacaklı kalamarın bıyığının olması nedense hiç kimse tarafından yadırganmaz, kalamarın geri kalanı afiyetle mideye indirilir. "kalamarın bile bıyığı var, bizim hala yok" diye geyiğe vurur ergen erkeklerimiz, vah beni beni. o yemekten kıl çıktığını kaç kişi anlamıştır orası muallaktır.
sevgilinin basindayken o killar, ay canim ne guzel saclarin var diye sevilir, oksanir, koklanir. ayni saclar yemekten cikinca iyykkk ne igrenc! diye yuz burusturulur. ya hu adam demin oksadigin kokladigin, optugun sacta ayni sacti simdi niye yuzunu burusturuyorsun demek gelir insanin icinden, denemez, susarsin, susarsiniz. ****